Armağan Çağlayan'ı YouTube kanalında izlemiştim, gayet sağlıklı görünüyordu. Y kuşağı erkekleri için metin ağabeyimizin "yoğurtlu klip" dediğimiz dert değil şarkısının yeri ayrıydı. Çok hit denilen parçalar yapan popüler bir şarkıcı değildi, zaten kendisinin de programda dediği gibi şarkıcı değildi ama adını duyunca hepimizin yüzünde biraz da piçlik içeren bir gülümseme olurdu. Şarkılarından ziyade kliplerini bilirdik. Programda çok ilginç anılarından bahsetmişti. Mesela babasının yurt dışı seyahatinden getirdiği 8mm kamera hayatını değiştirmiş. Reis ilk reklam filmini de o zaman çekmiş. Deterjanla temiz bir yeri silmiş, daha sonra sildiği yerin daha boktan, pis bir hale geldiğini çekmiş. Türkiye'deki ilk oksimoron reklam çalışmasını yapmış olabilir. "Saçma sapan ama yaratıcı fikirdi" diye gülerek anlatıyor. Orijinal adamdı. Annesinin vefatı da çok ilginç. Saçında tokayla araçta seyahat ederken şoför aniden hareket edince kafasını çarpıyor, toka başını yaralıyor. Sonra dikiş falan atılmış, eve gelmişler. Bir sabah kadın bir uyanıyor, yatak olduğu gibi kan içinde. Kaşımış mı ne olmuş, dikişler açılmış. O gün de kan sulandırıcı içtiği için kanama durmamış. Öyle bir anlatıyor ki "Yatak kan içindeydi, yatağı bastırınca kan çıkıyordu ama annem iyiydi, nereden geldi bu kan diye bize soruyordu" diyor. Sonra hastaneye götürmüşler, doktorlar ne olur ne olmaz diye bir gün yoğun bakımda kalsın demişler. Sonrasında ablası, "Annemi İzmir'deki hastaneye götürelim" demiş. Ambulansla giderken aniden kadın kalp krizi geçiriyor ve vefat ediyor. Gülümsemeyerek anlatmaya çalışsa da yüz ifadesindeki derin acısı öyle belli oluyor ki, rüyalarında annesini kurtarmaya çalıştığını, annesinin giderek küçüldüğünü, düşmesin diye avucunda taşıdığından bahsediyor. Bayağı bayağı ağır depresyona girmiş. Kimisi toprağa, kimisi yüreklere gömülürmüş be kral. Senin yerin bellidir, ruhun şâd olsun. Hâlâ hayattayken derin acılarını bile gülümseyerek anlatacak kadar naif ve yürekleri nezaket dolu insanlara iyi davranın.