Kocaeli Gebze'deki Alaettin Kurt Anadolu Lisesinde yaşanan olay, bir kez daha eğitim sistemimizdeki gericiliğin ve ayrımcılığın bir yansıması olarak karşımızda duruyor. Mezuniyet töreni, öğrencilerin ve velilerin mutlu ve gururlu bir gün yaşaması için düzenlenen bir etkinliktir. Ancak bazı kız öğrencilerin "açık giyinmeleri" gerekçesiyle bu törene alınmamaları ve velilerinin bile okula girmesine izin verilmemesi kabul edilebilir bir durum değildir.
Bu olay, 28 Şubat dönemini hatırlatmakta ve ülkemizin laik değerlerine yönelik tehditlerin ne kadar devam ettiğini göstermektedir. Devletin kolluk güçleri, bir mezuniyet töreninde bile "şeriatın bekçiliğini" yapmaya soyunmuş durumdadır. Bu durum, dinin yaşam tarzlarımız üzerinde yarattığı baskı ve özgürlüklerimizin elinden alınması anlamına gelmektedir.
İstanbul Üniversitesindeki alternatif mezuniyet töreni de bu noktada önemli bir hatırlatma yapmaktadır. Sünnilerin alternatif tören düzenleyebildiğini görmek, diğer inanç gruplarının da kendi ritüellerine göre törenler düzenlemek istemesi doğaldır. Bu örnekte de görüldüğü gibi, laiklik ilkesinin ülkemizde ne kadar gerekli olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Ancak bazı yorumcular, "kılık-kıyafet yönetmeliği" gibi gereksiz ve uydurma gerekçeler üretmekte ve bu olayı savunmaktadırlar. Bu kişiler, kamuda türban ve sakal serbestisinin sağlanması için kılık-kıyafet yönetmeliğinin değiştirilmesini savunurken, aynı zamanda 16-17 yaşındaki kız öğrencilerin etek boyları ve dekolteleri üzerinde durmakta ve utanmadan bunu bir marifetmiş gibi sunmaktadırlar.
Bu olay, eğitim sistemimizdeki gericiliğin ve ayrımcılığın bir kez daha ortaya konması olarak görülmeli ve laiklik ilkesinin önemini hatırlatmalıdır. Özgürlüklerimizi ve haklarımızı savunmak için laiklik ekmek-su kadar gereklidir. Aksi takdirde, ülkemiz "ortadoğulaşma" yolunda ilerlemeye devam edecek ve gericilik her alanda kendini göstermeye devam edecektir.
Bu olay, 28 Şubat dönemini hatırlatmakta ve ülkemizin laik değerlerine yönelik tehditlerin ne kadar devam ettiğini göstermektedir. Devletin kolluk güçleri, bir mezuniyet töreninde bile "şeriatın bekçiliğini" yapmaya soyunmuş durumdadır. Bu durum, dinin yaşam tarzlarımız üzerinde yarattığı baskı ve özgürlüklerimizin elinden alınması anlamına gelmektedir.
İstanbul Üniversitesindeki alternatif mezuniyet töreni de bu noktada önemli bir hatırlatma yapmaktadır. Sünnilerin alternatif tören düzenleyebildiğini görmek, diğer inanç gruplarının da kendi ritüellerine göre törenler düzenlemek istemesi doğaldır. Bu örnekte de görüldüğü gibi, laiklik ilkesinin ülkemizde ne kadar gerekli olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Ancak bazı yorumcular, "kılık-kıyafet yönetmeliği" gibi gereksiz ve uydurma gerekçeler üretmekte ve bu olayı savunmaktadırlar. Bu kişiler, kamuda türban ve sakal serbestisinin sağlanması için kılık-kıyafet yönetmeliğinin değiştirilmesini savunurken, aynı zamanda 16-17 yaşındaki kız öğrencilerin etek boyları ve dekolteleri üzerinde durmakta ve utanmadan bunu bir marifetmiş gibi sunmaktadırlar.
Bu olay, eğitim sistemimizdeki gericiliğin ve ayrımcılığın bir kez daha ortaya konması olarak görülmeli ve laiklik ilkesinin önemini hatırlatmalıdır. Özgürlüklerimizi ve haklarımızı savunmak için laiklik ekmek-su kadar gereklidir. Aksi takdirde, ülkemiz "ortadoğulaşma" yolunda ilerlemeye devam edecek ve gericilik her alanda kendini göstermeye devam edecektir.