yok böyle bir şey abi. mgtow değil mstow (men sent their own way) o, efendi efendi kabul edin. "ben kadınlarla ilgilenmiyorum" bilmem ne; o zaman niye sabah akşam kadınlar hakkında kafamızı sikiyorsun, niye beyninin 4/5'ini "kadın doğası" hakkında bilgilerle şişiriyorsun? aslında harddiskteki verileri kalıcı olarak silmek için defalarca üzerine yazma ihtiyacı hissediyorsun, yapmakta olduğun şey bu. bazıları da mgtow'u "kadınlar için çaba harcamayan ama ağa zıplayan sazan sürüsü gibi üstüne kadın zıplayan" bir übermensch olarak hayal ediyor, hayal mastürbasyonu yaptığının farkında değil. olm etrafında böyle biri var mı, bulursan git sor "abi sen mgtow musun" diye. ne bileyim, cihan fatihi cengiz han'ı mgtow falan zannediyor, kadınlara zaman harcamayıp dünyayı fethediyormuş. kendini de o konumda hayal ediyor. veya tesla diyor, newton diyor, kadınsızlığa bir noble cause giysisi giydiriyor. milyar tane adam içinden bir tesla, bir newton çıkmış, kendine onu ölçüt alıyor. bu da bir nevi survivorship bias'tır. hatta bunun sonu paranoid şizofrenidir, uyarayım. kadınları "insan" değil "melek" olarak gören oneitis kutbunda yaşayan bluepill bir erkeğin, redpill'in uyguladığı ilk momentum ile bu aşırı uçtaki konumdan bir başka aşırı uca (kadınlar şeytan) sarkaç gibi savrulması çok kolay, hatta olağandır. önemli olan, her iki aşırı uç arasında sallanırken çok vakit harcamamak (momentumu devam ettirecek ilave güç uygulamamak) ve ortadaki denge bölgesine ulaşabilmek. denge noktası değil denge bölgesi dedim çünkü öyle durağan bir nokta yok zaten; fiilen ölü bir adam değilsen. hayatın ve insan duygularının olağan akışına uygun, salınım şiddeti düşük bir alandan bahsediyorum. o alana girmeyi başarabilene ne mutlu.