Ağrı dağı gerek ülkemizin en yüksek noktası olması, gerekse mitolojik bir anlama sahip olması nedeniyle dağcılık sporunda oldukça önemli bir yere sahip. Her yıl binlerce dağcı bu dağa tırmanış gerçekleştiriyor. Özellikle yaz aylarında teknik bir tırmanış gerektirmemesi sebebiyle de gözde bir rota haline gelmiş durumda. Fakat bu durum Ağrı dağı'nın tehlikesiz olmadığı anlamına gelmiyor. Bugün de buna bir kez daha şahit olduk. Dilek Göçbulak ve Muhammed Halim Dalgın isimli dağcılar zirve tırmanışının ardından iniş sırasında tipiye yakalanarak, gruptan ayrı düştüler. Yoğun tipi de yollarını kaybeden dağcılar ne yazık ki 4900 metredeki buzul da donarak hayatını kaybetti. Ağrı dağına tırmanmış biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki Ağrı dağı, yaz aylarında teknik gerektirmeyen fakat yine de sınırları zorlayan bir parkur. Hava, her yüksek dağda olduğu gibi anlık olarak değişim gösteriyor. Kendi tırmanışım sırasında ağustos ayında dört mevsimi bir arada yaşamıştım. 4200 kamp alanına çıkarken çakıl taşı büyüklüğünde dolu yağmuruna maruz kalmış, ardından yakıcı bir güneş gelmiş, hemen arkasından da göz gözü görmeyecek şekilde sis bastırmıştı. Ağrı dağına yaz aylarına tırmananlar için üç büyük tehlike bulunuyor. Bunlar yoğun sis, yoğun tipi ve yoğun kibir. İlk ikisi tırmanışı iptal ettirir, üçüncüsü hayatını kaybetmenize sebep olur. Tırmanışa başlamadan bu iki hava koşuluyla karşılaşırsanız o tırmanışı iptal edersiniz. Bir gece daha çadırda kalır, ertesi gün havanın düzelmesi için dua edersiniz. Nihayetinde Ağrı dağı binlerce yıldır oradadır ve bu sene olmazsa seneye şansınızı denersiniz. Eğer bu iki hava olayı iniş sırasında patlak verdiyse, o noktadan sonra artık sakin kalıp bilinçli hareket etmelisiniz. Endişe etmeden, fevri hareket etmeden hareket etmelisiniz. Tabii bunları burada böyle söylemek çok kolay. Ya da yapması kolay gibi geliyor olabilir. Lakin şunu belirtmekte fayda var. Aslında uykusuz bir gecenin ardından 6-7 saatlik bir tırmanış ile inişe geçiyorsunuz. Bütün bir gece, zirve tırmanışı yapmışsınız ve artık son gücünüzü iniş için kullanıyorsunuz. Çok yorgunsunuz ve üşüyorsunuz. Ve kayboldum düşüncesiyle hareket ediyorsunuz. Bu şartlarda bilinçli hareket etmek gerçekten çok zor. Mental açıdan güçlü olmak gerekiyor. Diğer taraftan iyi ekipmanlara sahip olmak gerekiyor. Ağrı dağının yaz aylarında teknik dağcılık gerektirmemesinden ötürü içine içlik giyen insanlar kaz tüyü montuyla dağa çıkabileceğini sanıyor. Halbuki dağ ani hava olaylarının yaşandığı bir yer. Dolayısıyla ekipmanın da buna uygun olmalı ve aynı zamanda kaliteli olmalı. Ve kibir... Dağcıyı hayatından eden şey kibirdir. Dağ kazalarını genellikle tecrübeli dağcılar yaşar. Tecrübe bir noktaya kadar iyidir lakin bir noktadan sonra dağcıya zarar verir. Hayatını kaybeden her iki dağcı da tecrübeli dağcılardı. Uzun yıllardır Ağrı dağı'nda bu kadar ölümlü kazaya şahit olunmuyordu. Sadece bu sene biri Ukraynalı, biri İranlı, ikisi Türk dağcı tırmanış sırasında hayatını kaybetti.