Eve gelen misafirin kitap çalması gerçekten hırsızlıktır. Bu durumun ayıp olduğu konusunda şüphe yok. Toplum olarak önce ahlakımızı kaybettik, ardından kalanı da ekmekle sıyırdık. Çalınan şeyin bir kitap olduğunu düşünerek mağdura giydirdiğimiz kimlikli kıyafetler bana çok garip geliyor. Neden mi? Çünkü bu sadece bir kitap değil, memleketin gençlerini ve geleceğini çalmak demektir. Misafir olmuşsun, ev sahibinin ekmeğini yemiş, içmişsin, bir de gelip kitap çalmışsın. Eğer istersen ödünç alabilirdin, ya da olmadı isteyebilirdin. En kötü ihtimalle, yok, denirdi. Çalmak nedir ya!
Okuduklarıma inanamıyorum gerçekten. Kitapların rafa konduğu, bulgurun durduğu yerde durmazmış da, zırt pırt okunmadığından falan bahsediliyor. Başkasının da faydalanabileceğinden, her gün alıntı yapılıp yapılmadığından, kitabı kaça aldığımdan bahsediliyor. Bu kadar detaycı olmana sebep olan şey ne? Benim de birkaç kitabım var, arka kapağında 5.000 TL yazıyor, belki kaç yıllık olduğunu bilmiyorum ama maddi bir değeri yok. Ancak bin liraya da satmam onları. Yazarın kızmakta haklı olduğu bir gerçek, ona kızanların haksız olduğu da bir o kadar açık.
"Altı üstü bir kitap, ne olabilir ki?" gibi düşünüp geçiyorsunuz belki, en azından okumuş olurum diyorsunuz. O kitap her kitapçıda olan basılmış ve çokça bulunan bir kitap değilse ve o kitap sadece sizin için özelse ne yapardınız? Belki onu bulmak için günlerce uğraşılmış, belki artık basılmıyor. Belki de ayrıldığı sevgilisi hediye etmişti onu.
Benim her yurt dışına ya da İstanbul'a gittiğimde sahafları dolaşıp nadir bulunan fotoğraf kitaplarını topluyorum. Mesela, Ara Güler ve Coşkun Aral'ın düzenlediği savaş fotoğrafları sergisine özel basılmış bir albüm edindim. Bulduğumda sanki altın bulmuş gibi sevindim. O kitabı başka yerde bulamazsınız arkadaş, yok amk! Ara Güler'in ve sevdiğim yazarların imzalı kitapları var koleksiyonumda. Bunlar için saatlerce sıra bekledim, Ara'nın kafesinde iki gün sadece onu beklediğim dönemlerim oldu, hatta bir defasında kendisinden azar işittim. İki gün boyunca tuğla gibi ağırlıktaki albümleri sırtımda taşıdım. 40 - 50 yıl öncesine ait yerli yabancı fotoğraf albümlerini aradım ve nihayetinde buldum. Saatlerce sahaf sahaf dolaştım. 4 ay önce kaybettiğim babamın altını çizerek, yanına notlar ekleyerek okuduğu 50 yıllık kitaplarım var!
Ödünç vereceğim dediğim kitapları geri getirirseniz sevinirim. Evime aldığım misafir, gözüm gibi baktığım bu kitapları, babamdan bana miras kalan, kendi el yazısını ve düşüncelerini içeren kitapları çalarsa vay halime. Önce kitapları geri getirmezseniz kitaplığı götünüze sokarım. Son derece ciddiyim. Kimi zaman insanlar mantığını yitirir, konuşurken gaza gelir, sonra neye sinirlendiğini anlamaz bağırmaya başlarlar. Yazarken bile heyecanlandım, sinirlendim aq!
Okuduklarıma inanamıyorum gerçekten. Kitapların rafa konduğu, bulgurun durduğu yerde durmazmış da, zırt pırt okunmadığından falan bahsediliyor. Başkasının da faydalanabileceğinden, her gün alıntı yapılıp yapılmadığından, kitabı kaça aldığımdan bahsediliyor. Bu kadar detaycı olmana sebep olan şey ne? Benim de birkaç kitabım var, arka kapağında 5.000 TL yazıyor, belki kaç yıllık olduğunu bilmiyorum ama maddi bir değeri yok. Ancak bin liraya da satmam onları. Yazarın kızmakta haklı olduğu bir gerçek, ona kızanların haksız olduğu da bir o kadar açık.
"Altı üstü bir kitap, ne olabilir ki?" gibi düşünüp geçiyorsunuz belki, en azından okumuş olurum diyorsunuz. O kitap her kitapçıda olan basılmış ve çokça bulunan bir kitap değilse ve o kitap sadece sizin için özelse ne yapardınız? Belki onu bulmak için günlerce uğraşılmış, belki artık basılmıyor. Belki de ayrıldığı sevgilisi hediye etmişti onu.
Benim her yurt dışına ya da İstanbul'a gittiğimde sahafları dolaşıp nadir bulunan fotoğraf kitaplarını topluyorum. Mesela, Ara Güler ve Coşkun Aral'ın düzenlediği savaş fotoğrafları sergisine özel basılmış bir albüm edindim. Bulduğumda sanki altın bulmuş gibi sevindim. O kitabı başka yerde bulamazsınız arkadaş, yok amk! Ara Güler'in ve sevdiğim yazarların imzalı kitapları var koleksiyonumda. Bunlar için saatlerce sıra bekledim, Ara'nın kafesinde iki gün sadece onu beklediğim dönemlerim oldu, hatta bir defasında kendisinden azar işittim. İki gün boyunca tuğla gibi ağırlıktaki albümleri sırtımda taşıdım. 40 - 50 yıl öncesine ait yerli yabancı fotoğraf albümlerini aradım ve nihayetinde buldum. Saatlerce sahaf sahaf dolaştım. 4 ay önce kaybettiğim babamın altını çizerek, yanına notlar ekleyerek okuduğu 50 yıllık kitaplarım var!
Ödünç vereceğim dediğim kitapları geri getirirseniz sevinirim. Evime aldığım misafir, gözüm gibi baktığım bu kitapları, babamdan bana miras kalan, kendi el yazısını ve düşüncelerini içeren kitapları çalarsa vay halime. Önce kitapları geri getirmezseniz kitaplığı götünüze sokarım. Son derece ciddiyim. Kimi zaman insanlar mantığını yitirir, konuşurken gaza gelir, sonra neye sinirlendiğini anlamaz bağırmaya başlarlar. Yazarken bile heyecanlandım, sinirlendim aq!