Modern insan kendini bulamama çabasıyla her gün daha da kayboluyor. Dünya hızlandıkça insan geride kalıyor. Teknoloji geliştikçe insanın ruhu daralıyor. Herkes bir şeylerin peşinde ama neyin peşinde olduğunu bilen yok. Sürekli bir gösteriş hali, sosyal medyanın o parıltılı dünyasında sahte gülümsemeler. Sanal bir huzur arayışı ama gerçeklikten uzak. Yalnızca tıklamalar ve beğenilerle beslenen boş bir kimlik inşası. Hayat dediğimiz şey, instagram filtresinden daha fazlası olmalı. Modern insan, kendi yalnızlığını bile fark edemiyor artık. Her şey var ama hiçbir şey yok. Köklerinden kopmuş, varoluşunu anlamlandırmakta zorlanan bir topluluğun sessiz ve amorf delirişi. Sürekli bir yere yetişme çabasının ve bu hızın gizlediği tek bir şey var. Müthiş bir hızla kendimizden kaçıyoruz. En çok yabancılaştığımız ise yine kendimiziz. Günün sonunda fark edebiliyoruz ne halde olduğumuzu. Zayıflıyoruz, farkında değiliz. İltifatlar, okul ya da kariyer odaklı maddi başarılar, spor, ilaç ya da uyuşturucular ekseninde geçen avutucu bir köleliğin ardında müthiş bir kayboluşun hikayesi yazılıyor. Modern dünyanın devasa labirentinde kaybolduk. Farkında değiliz ama asıl kayboluş içimizde. Burada, kendimiz gibi kaybolmuşlarla rastlaşmanın tesellisi içinde gidiyoruz. Bir başımıza olsak ne oluyor diyeceğiz belki. Ama zaten uyuşmuş olanın müdahalesi, uyuşmuş ve uyuşmakta olanın "böyle devam" demesi için yeterli bir teyitleyici. Gong sesi çalmak üzere. Oyun bittikten sonra uyanmanın ise faydası yok.