Modern toplumun en büyük problemi olan "kalabalık", bizi hasta ve mutsuz kılmaya devam ediyor. Günümüzde bireyler, yalnızken kalabalıklar arasında yaşamak zorunda kalıyor. Herkesin hayatıyla ilgili bilgiler, tercihleri, ailesi, arkadaşları, hatta geçmişteki hareketleri bile artık biliniyor. Kalabalık olma zorunluluğu, adeta bize dayatılan bir durum haline geldi. Artık, insanlar arasına karışmadan yaşamak neredeyse imkansız hale geldi. Yeni ekonomik düzen, kendi anlayışını kabul ettirmiş durumda ve karşısında durmak ise oldukça zor hale gelmiştir.
Başarı hikayeleri ve renkli örnekler, bizlere sadece içi boş umutlar sunmaktadır. Son otuz yılda, tüm başarı hikayeleri yeni ekonomik sistemin bir parçası olmuş ve sürekli aynı kişilerin eline geçmiştir. Tek başına bir birey olmanın, toplumlar ve kurumlar için artık bir önemi kalmamıştır. Daha fazla kalabalığa ihtiyaç duyulmaktadır. Yalnızlık, artık içsel bir durum olarak görülmekte ve bireylere kalabalık yaşamaya zorunluluk tanınmaktadır.
Dünya her geçen gün insan çöplüğüne dönüşmekte, her yerde aynı mağazalar ve benzer tatlarla karşılaşılmaktadır. Bu durum, toplumları ve bireyleri hastalıklı bir hale getirmektedir. İnsanlar, kalabalıklaştıkça yalnızlaşmakta ve kendilerini kaybolmuş hissetmektedir. Eskiden olduğu gibi farklı yerler keşfedilemez olmuştur. Don Kişotlar artık yok olmuş, çünkü kalabalık yaşamak artık bir gereklilik haline gelmiştir. İnsanlığın iç dünyasının kalabalık olması gerektiği unutulmuş, her yer artık gürültü, kalabalık ve benzerliklerle dolmuştur. Bu durum, insanın kendini kaybedeceği bir noktaya doğru hızla ilerlemektedir.
Başarı hikayeleri ve renkli örnekler, bizlere sadece içi boş umutlar sunmaktadır. Son otuz yılda, tüm başarı hikayeleri yeni ekonomik sistemin bir parçası olmuş ve sürekli aynı kişilerin eline geçmiştir. Tek başına bir birey olmanın, toplumlar ve kurumlar için artık bir önemi kalmamıştır. Daha fazla kalabalığa ihtiyaç duyulmaktadır. Yalnızlık, artık içsel bir durum olarak görülmekte ve bireylere kalabalık yaşamaya zorunluluk tanınmaktadır.
Dünya her geçen gün insan çöplüğüne dönüşmekte, her yerde aynı mağazalar ve benzer tatlarla karşılaşılmaktadır. Bu durum, toplumları ve bireyleri hastalıklı bir hale getirmektedir. İnsanlar, kalabalıklaştıkça yalnızlaşmakta ve kendilerini kaybolmuş hissetmektedir. Eskiden olduğu gibi farklı yerler keşfedilemez olmuştur. Don Kişotlar artık yok olmuş, çünkü kalabalık yaşamak artık bir gereklilik haline gelmiştir. İnsanlığın iç dünyasının kalabalık olması gerektiği unutulmuş, her yer artık gürültü, kalabalık ve benzerliklerle dolmuştur. Bu durum, insanın kendini kaybedeceği bir noktaya doğru hızla ilerlemektedir.