Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde "adamı kazandıran" sözüyle, parti içi eski önderler tarafından desteklenen aday, "bu adam çok seviliyor", "parti genel başkanı olacak", "CB adayı yap kurtar" gibi ifadelerle ülkenin kilometretaşı sayılacak seçimlerinde teslimiyetini seçen bir adayla ülkenin tüm bürokrasisinin kurucusu, her şeyini, sahibinin lanetlenmesini ön açan son teslimiyet "adam kazandı" diyerek yapan sözde muhalif ve solcu gözüken ancak özünde en iyi yandaş destekçi ve ülkenin en muhafazakar, en sağcı siyasetçisi parti kurma haberi günümü renklendirmiştir. Bu adam 100 sene önce Atatürk'ün yanında değil. “İngiliz kazandı” diyerek manda ve himayeyi kabul edecek politikacıdır. Ama bakın o politikacı 100 sene önce hezimet yaşarken, bugün kazanıyor. İtibar görüyor. Neden? Çünkü bu ülkeden Mustafa Kemal'in artık çıkmayacağını söylemek bir öngörü değil. "Hepimiz Mustafa Kemaliz" ya da "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" diyen grupları şunu unutmayın. Hiçbirimiz Mustafa Kemal değiliz. Askeri falan da değiliz. Mustafa Kemal olmayacak ve bu ülkenin tüm değerleri lanetlenirken, hakarete uğrarken ve sövülürken, hepimiz sadece hüzünlü bir şekilde seyredeceğiz. Çünkü "adam kazandı".