zamanında çok yaptım. ilgilendiğim kızlara niyetimi belli ederdim. adım atar beklerdim. hareket yoksa da içinde yangın yok diye düşünürdüm. sonradan anladım ki bir kısmı gerçekten kovalanmayı düşlemiş. eh bendeki de düz erkek aklı olduğundan biraz da bi tarafımızın ağırlığından kestirip atıyordum. niyeti varsa bana gelir; karşılık verir, yoksa da kendi bilir, zaten ilk atılıma sırtını dönmüşse, ilgilenmemişse, bende gönlü yok diye düşündüm hep. galiba fazla ciddiye alıyordum. aslında sevmek ciddi iştir. kadınlardaki ciddiyetin oyun kısmını idrak edememiştim. yani sevilmek duygusunun onlar evet demeden sadece kendilerine akmasını istiyorlardı. bir süre erkeği deneme niyeti de baskın olup değişik bir haz duygusu hedefleniyordu. ben de bu ilgisizliğe bozulurdum hep. ne yani adam akıllı sevdiğimi söyledim böyle nazlara ne gerek var ki? hala değişen bir şey yok çünkü sevilmeyi onlar kadar ben de hak ettiğimi düşünüyorum. oysa ben hiç naz yapmam. seven insana şartlar ne olursa olsun bi hoş geldin derim. gönlüm yoksa da arkadaşlığa evrilmesi için elimden geleni yaparım.