Karanlıkta kayboldum. Yalnızım. Her adımım boğuk bir sessizliğin içinde kayboluyordu. Yüzüm, soğuk ve kuru bir rüzgar tarafından yıkanan, tanıdık olmayan bir labirentin içindeydi.
Göremiyordum. Sadece hissedebiliyordum. Derin, karanlık bir tüpte kaybolmuş gibi hissettim. Her şey ürperticiydi. Sanki etrafımdaki her şey bir hayalete benziyordu. Yere basarım, ayaklarım toprağa değil, bir hayalet gibi ince bir örtüye değiyordu.
Birden, kulaklarımda bir uğultu duyuldu. Gök gürültüsü gibi, ama daha korkutucu. Bu uğultu, tüm varlığımı sarmaladı.
Ve sonra, bir ses. Soluk, titrek bir ses. "Yardım et."
Sese doğru ilerledim, korkumla ayakta kalmak için. Sese ne kadar yaklaşsam ses daha da güçsüz oluyordu. Yüzümde bir terleme oluştu. Bu ses, bana tanıdık geliyordu.
Ses, bir ağacın arkasından geldi. Ağacın altına eğildim. Bir çocuk gördüm. Yüzü karanlığa gömülüydü, ancak gözleri parlıyordu. Gözleri korkuyla doluydu.
"Kimsin?" diye sordum, sesi titrek.
Çocuk bana baktı. Gözleri daha da parlak parladı.
"Seni bulmak için geldim." dedi. "Beni kurtar."
Bir anda, çocuk yok olmuştu. Sadece ses kalmıştı, hala kulaklarımda yankılanıyordu. "Beni kurtar."
Yükselen bir korku hissettim. Şimdi anlıyordum. Bu labirentte kaybolmuştum. Ve bu karanlıkta beni bekleyen şey, beni kurtarmak değil, beni yok etmekti.
Göremiyordum. Sadece hissedebiliyordum. Derin, karanlık bir tüpte kaybolmuş gibi hissettim. Her şey ürperticiydi. Sanki etrafımdaki her şey bir hayalete benziyordu. Yere basarım, ayaklarım toprağa değil, bir hayalet gibi ince bir örtüye değiyordu.
Birden, kulaklarımda bir uğultu duyuldu. Gök gürültüsü gibi, ama daha korkutucu. Bu uğultu, tüm varlığımı sarmaladı.
Ve sonra, bir ses. Soluk, titrek bir ses. "Yardım et."
Sese doğru ilerledim, korkumla ayakta kalmak için. Sese ne kadar yaklaşsam ses daha da güçsüz oluyordu. Yüzümde bir terleme oluştu. Bu ses, bana tanıdık geliyordu.
Ses, bir ağacın arkasından geldi. Ağacın altına eğildim. Bir çocuk gördüm. Yüzü karanlığa gömülüydü, ancak gözleri parlıyordu. Gözleri korkuyla doluydu.
"Kimsin?" diye sordum, sesi titrek.
Çocuk bana baktı. Gözleri daha da parlak parladı.
"Seni bulmak için geldim." dedi. "Beni kurtar."
Bir anda, çocuk yok olmuştu. Sadece ses kalmıştı, hala kulaklarımda yankılanıyordu. "Beni kurtar."
Yükselen bir korku hissettim. Şimdi anlıyordum. Bu labirentte kaybolmuştum. Ve bu karanlıkta beni bekleyen şey, beni kurtarmak değil, beni yok etmekti.