Kendim hakkında hep bu şekilde düşünmekte zorlanıyorum. Evet, güzel bir yüreğe sahip olduğumu biliyorum ancak başka bir değerim olup olmadığını bilmiyorum. Herkes sürekli olarak benim çok başarılı olduğuma, kendime daha fazla güvenmem gerektiğine vurgu yaparak beni motive etmeye çalışıyor. Öğretmenlik mesleğine yöneliyorum, fakat sürekli olarak "Daha iyisine layıksın" diyorlar. Yayınevine gidiyorum, bize çocuk kitabı yazarsanız sizi destekleriz şeklinde bir teklif alıyorum. Başka bir yerde ise benzer muamelelerle karşılaşıyorum. Ama neden kendime inanamıyorum? Onlar mı benim farkında olmadığım yeteneklerimi fark ediyorlar yoksa ben mi kendimde bunları göremiyorum, bilmiyorum. Yüksek lisans sınavına giriyorum ve mülakatta "Neden bizi seçiyorsun?" diye soruyorlar. Gerçekten de inanılır gibi değil. Ne yapmalıyım şimdi? Gerçekten bu durum beni bunalıma sürükleyecek. Belki de bu durumun bir kısmı, benden fazla beklentiye sahip olmalarından kaynaklanıyor. Biraz da bu güzel yorumları içselleştirememekle ilgili gibi görünüyor. Keşke ben de onların bende gördüklerini kendimde fark edebilseydim. Üniversitede adı Tuba olan bir arkadaşım vardı. "Bari benim gözümle baksaydın kendine," derdi şakayla karışık. Benim de böyle demem gerekiyor sanırım. Peki, desem ne olurdu ki zaten? Karşılıksız, duygusuz bir varlık gibi hissediyorum bazen. Eğer gerçekten bu kadar yetenekli ve bilgili biriysen, bunun toplumla bağlarını koparacağını düşünerek bu bilgiyi istemedim. İşte böyle bir düşünceye sahibim. Gerçekten de Martin Eden sendromu yaşamamak için şartlar çok uygun gibi. Ancak bu bilginin manava güvenmemi engellemesi, aşık olmamı önlemesi, aşık olduğumda karşılık bulmamı engellemesi veya anlamlı ilişkiler kurmama engel olması ne işime yarar ki? Anladınız, değil mi? Beni...