Eğitim sistemimizde yeni bir dönem mi başlıyor? Yoksa sadece öğretmenleri sindirmek mi amaçlanıyor?
Resmi Gazete'de yayımlanan 2017-2023 Öğretmen Strateji Belgesi, eğitim camiasında tartışma yarattı. Bu belge, öğretmenlerin performansını ve gelişimini değerlendirmek için bir dizi önlem getiriyor. Peki bu önlemler neler ve ne anlama geliyor?
Öncelikle, "öğretmen yeterlikleri" temel alınarak oluşturulacak bir performans değerlendirme sistemi kurulması planlanıyor. Bu sistem, öğretmenlerin öz değerlendirme yapmasını, okul müdürlerinin, meslektaşlarının, öğrencilerin ve velilerin geri bildirim vermesini içerecek şekilde tasarlanıyor. Elbette çoklu veri kaynağına dayanan bu yaklaşım, öğretmenlerin gelişim ihtiyaçlarını objektif bir şekilde ortaya koyabilir. Ancak bu geri bildirimlerin nasıl toplanacağı, gizliliğin ve adillik ölçütlerinin nasıl sağlanacağı sorgulanmalıdır.
Bu performans değerlendirme sisteminden elde edilen sonuçlar, kariyer basamakları, görevde yükselme ve yurtdışı görevlendirmeler gibi alanlarda objektif kriterler olarak kullanılacak. Yani bir öğretmenin mesleki hayatı, bu değerlendirmelere göre şekillenecek. Bu durum, öğretmenlerin sürekli baskı altında hissetmesine ve rekabetçi bir ortama sürüklenmesine neden olabilir.
Ancak belgenin en dikkat çekici kısmı, tüm öğretmenlerin 4 yılda bir sınava tabi tutulması önerisidir. Bu sınav, yetersiz bulunan öğretmenler için tedbir alınmasını, kariyer gelişimini ve terfi süreçlerini etkileyecek. Bu durum, öğretmenleri sürekli sınav endişesi altında tutacak ve mesleki motivasyonlarını olumsuz etkileyebilir.
Bu yenilik, eğitim sistemimizin kalitesini artırmaya yönelik bir adım olarak görülebilir. Ancak diğer yandan, öğretmenleri sindirmeye ve baskı altına almaya yönelik bir girişim olarak da yorumlanabilir. Öğretmenlerin performansını değerlendirmek ve geliştirmek elbette önemlidir, ancak bu süreç adil, şeffaf ve öğretmenlerin meslek onuru gözetilerek yürütülmelidir.
Bu yeni sistemin uygulanabilirliği ve etkililiği konusunda da soru işaretleri var. Sınavlar, eğitim camiasında gerçekten beklenen sonuçları doğuracak mı? Yoksa sadece kağıt üzerinde kalan, zaman ve kaynak israfına yol açan bir uygulama mı olacak?
Eğitim sistemimizin gelişimi için yeniliklere açık olmalıyız, ancak bu yeniliklerin tutarlı ve uygulanabilir olması şarttır. Aksi takdirde, "tutmazsa kaldırırız" yaklaşımı, eğitim sistemimizi daha da sarsabilir.
Resmi Gazete'de yayımlanan 2017-2023 Öğretmen Strateji Belgesi, eğitim camiasında tartışma yarattı. Bu belge, öğretmenlerin performansını ve gelişimini değerlendirmek için bir dizi önlem getiriyor. Peki bu önlemler neler ve ne anlama geliyor?
Öncelikle, "öğretmen yeterlikleri" temel alınarak oluşturulacak bir performans değerlendirme sistemi kurulması planlanıyor. Bu sistem, öğretmenlerin öz değerlendirme yapmasını, okul müdürlerinin, meslektaşlarının, öğrencilerin ve velilerin geri bildirim vermesini içerecek şekilde tasarlanıyor. Elbette çoklu veri kaynağına dayanan bu yaklaşım, öğretmenlerin gelişim ihtiyaçlarını objektif bir şekilde ortaya koyabilir. Ancak bu geri bildirimlerin nasıl toplanacağı, gizliliğin ve adillik ölçütlerinin nasıl sağlanacağı sorgulanmalıdır.
Bu performans değerlendirme sisteminden elde edilen sonuçlar, kariyer basamakları, görevde yükselme ve yurtdışı görevlendirmeler gibi alanlarda objektif kriterler olarak kullanılacak. Yani bir öğretmenin mesleki hayatı, bu değerlendirmelere göre şekillenecek. Bu durum, öğretmenlerin sürekli baskı altında hissetmesine ve rekabetçi bir ortama sürüklenmesine neden olabilir.
Ancak belgenin en dikkat çekici kısmı, tüm öğretmenlerin 4 yılda bir sınava tabi tutulması önerisidir. Bu sınav, yetersiz bulunan öğretmenler için tedbir alınmasını, kariyer gelişimini ve terfi süreçlerini etkileyecek. Bu durum, öğretmenleri sürekli sınav endişesi altında tutacak ve mesleki motivasyonlarını olumsuz etkileyebilir.
Bu yenilik, eğitim sistemimizin kalitesini artırmaya yönelik bir adım olarak görülebilir. Ancak diğer yandan, öğretmenleri sindirmeye ve baskı altına almaya yönelik bir girişim olarak da yorumlanabilir. Öğretmenlerin performansını değerlendirmek ve geliştirmek elbette önemlidir, ancak bu süreç adil, şeffaf ve öğretmenlerin meslek onuru gözetilerek yürütülmelidir.
Bu yeni sistemin uygulanabilirliği ve etkililiği konusunda da soru işaretleri var. Sınavlar, eğitim camiasında gerçekten beklenen sonuçları doğuracak mı? Yoksa sadece kağıt üzerinde kalan, zaman ve kaynak israfına yol açan bir uygulama mı olacak?
Eğitim sistemimizin gelişimi için yeniliklere açık olmalıyız, ancak bu yeniliklerin tutarlı ve uygulanabilir olması şarttır. Aksi takdirde, "tutmazsa kaldırırız" yaklaşımı, eğitim sistemimizi daha da sarsabilir.