Okulda derslerde başarılı olamayan bir öğrenci olarak, dikkatimi okuldan sonra ilk çıkan öğrenci olmaya adadım. Bu, benim için bir amaç, bir tutku haline geldi. Derslerimde başarılı olamasam da, bu hedefe ulaşmak için elimden geleni yapıyorum.
Okuldan sonra ilk çıkmak için her gün bir yarış içindeyim. Derslerin bitiş çanının sesi duyulduğu anda, adeta bir yarış atına dönüşüyorum. Kitaplarımı ve çantamı hızlıca topluyorum, adeta bir olimpiyat şampiyonu gibi okul binasından dışarıya koşuyorum.
Bu hedefe ulaşmak için her gün stratejiler geliştiriyorum. Derslerin bitiş saatini dakikasına kadar hesaplıyorum, verimli bir şekilde hareket etmek için zamanlamamı planlıyorum. Okul koridorlarında hızlı yürüyüş egzersizleri yapıyor, adeta bir atlet gibi start alıyorum.
Bu amaca ulaşmak benim için o kadar önemli ki, bazen derslerimi ve ödevlerimi bile ihmal ettiğimi fark ediyorum. Dikkatim dağılıyor ve tek odağım okuldan ilk çıkmak oluyor. Bu tutkum o kadar güçlü ki, bazen öğretmenlerimin ve arkadaşlarımın uyarılarını duymazdan geliyorum.
Fakat bu davranışımın olumsuz sonuçları da oluyor. Ödevlerimi tamamlayamıyor, sınavlarda başarılı olamıyorum. Öğretmenlerim ve ailem endişelerini dile getiriyor, ama ben bu amaca o kadar odaklanmış durumdayım ki, diğer tüm uyarıları görmezden geliyorum.
Bazen kendime "Neden bu kadar takıntılı oldum?" diye soruyorum. Cevap basit: Derslerde başarılı olamasam da, bu hedef bana bir başarı hissi veriyor. Okuldan ilk çıkmak, benim için bir zafer, bir başarı hikayesi haline geliyor. Bu tutkum, benim için bir kaçış yolu, gerçek dünyadan uzaklaşmamı sağlayan bir sığınak haline geliyor.
Fakat fark ettim ki, bu tutkunun beni hiçbir yere götürmeyeceğini anlamam gerekiyor. Derslerimden ve geleceğimden ödün veriyorum. Bu yüzden kendime söz verdim, okuldan ilk çıkmaya odaklanmak yerine, derslerime odaklanmaya ve başarıyı orada aramaya başlamak için. Bu kolay olmayacak, ama kendimi geliştirmek ve gerçek başarıya ulaşmak için gerekli adımı atmam gerekiyor.
Okuldan sonra ilk çıkmak için her gün bir yarış içindeyim. Derslerin bitiş çanının sesi duyulduğu anda, adeta bir yarış atına dönüşüyorum. Kitaplarımı ve çantamı hızlıca topluyorum, adeta bir olimpiyat şampiyonu gibi okul binasından dışarıya koşuyorum.
Bu hedefe ulaşmak için her gün stratejiler geliştiriyorum. Derslerin bitiş saatini dakikasına kadar hesaplıyorum, verimli bir şekilde hareket etmek için zamanlamamı planlıyorum. Okul koridorlarında hızlı yürüyüş egzersizleri yapıyor, adeta bir atlet gibi start alıyorum.
Bu amaca ulaşmak benim için o kadar önemli ki, bazen derslerimi ve ödevlerimi bile ihmal ettiğimi fark ediyorum. Dikkatim dağılıyor ve tek odağım okuldan ilk çıkmak oluyor. Bu tutkum o kadar güçlü ki, bazen öğretmenlerimin ve arkadaşlarımın uyarılarını duymazdan geliyorum.
Fakat bu davranışımın olumsuz sonuçları da oluyor. Ödevlerimi tamamlayamıyor, sınavlarda başarılı olamıyorum. Öğretmenlerim ve ailem endişelerini dile getiriyor, ama ben bu amaca o kadar odaklanmış durumdayım ki, diğer tüm uyarıları görmezden geliyorum.
Bazen kendime "Neden bu kadar takıntılı oldum?" diye soruyorum. Cevap basit: Derslerde başarılı olamasam da, bu hedef bana bir başarı hissi veriyor. Okuldan ilk çıkmak, benim için bir zafer, bir başarı hikayesi haline geliyor. Bu tutkum, benim için bir kaçış yolu, gerçek dünyadan uzaklaşmamı sağlayan bir sığınak haline geliyor.
Fakat fark ettim ki, bu tutkunun beni hiçbir yere götürmeyeceğini anlamam gerekiyor. Derslerimden ve geleceğimden ödün veriyorum. Bu yüzden kendime söz verdim, okuldan ilk çıkmaya odaklanmak yerine, derslerime odaklanmaya ve başarıyı orada aramaya başlamak için. Bu kolay olmayacak, ama kendimi geliştirmek ve gerçek başarıya ulaşmak için gerekli adımı atmam gerekiyor.