öldürdüm onu. Gözlerinde o ukala bakış vardı: "acımadı ki" diyordu en son. Acıttığı kadar acımalıydı oysa ki. İşte o noktada; ardıma aldım caresizliğimi, kırdığı kalbimi, gururumu, engel olduğu hayallerimi, beni ben yapan herseye olan olumsuz katkısını sırtlanıp; öyle düpedüz, sakin, öldürdüm onu. Hayatına narin, naif, sakin bakışımı, mutluluklarımın, samimi gülüşlerimizin hiçbir yargılanmayan katiliydi. Özür dilemedi hiç, hüküm giymedi... İş başa düştü o vakit, öldürdüm onu. Kimse sormayacak belki ama söylemek istedim; pişman değilim. O zaten intihar ediyordu.