İşine geldiği gibi müslüman olanların gerçekleştirdiği eylem. Bana yabancılar soruyor; ''Türkiye'nin %99'u müslüman, değil mi?'' diye. Ben de tabii ki ''hayır'' diyorum. ''Bu, siyasî bir söylemden ibaret.'' Yahu; sıradan bir günde camilere baksanız boş, bomboş. 5 vakit yok, efendim oruç yok... Günah çok. Ama ne var? ''Perşembe akşamları içmem'' diyen cuma müslümanı var, ''Ramazan'da zina etmem, içmem'' diyen ama ramazan sonrası genelevleri dolduran ramazan müslümanı var, bi' de tabii bayramları kaçırmayan kutlama müslümanı var. Hepsinin bir çatı altında toplasak ortaya ''işine geldiği gibi müslüman'' çıkıyor. Toplum için yaşayan, kendi olamayan müslüman var. Kimlik inşasını bir türlü bitirememiş, yarım yamalak yıkıntı bir toplum var. Bu bayram en azından bunları düşünüyor olmamız ve her şeyden önce inanıp bir dine mensup olmasak da, inanıp bir dine mensup olmasak da kendimize karşı samimi olmamız dileğiyle; önce İslam âlemi ve bütün inananların, sonra tüm insanlığın Ramazan bayramı kutlu olsun. Ekleme: Şahsıma, toplumun gayet kapsamlı sayılabilecek bir fotoğrafını sağlamış bir başlıktır, topluma kısmen de olsa ayna tutmuş bir başlıktır kendisi. Meselâ müslüman olup olmadığım hakkında bir harf bile yazmamış olmama rağmen, sözlük tarafından müslüman ilan edilmemi sağlamış başlıktır. (E ama bayramı kutladığını yazıyorsun, rerörerö diyecek arkadaşlara İngiltere başbakanı David Cameron'ın da bayram kutlama mesajı yayınladığını belirtmek isterim, meselâ. Nezaketten ötürü metne eklenmiş cümleler yani bunlar, kasmaya gerek yok. Ama durun şimdi siz ''İngiliz sin sen!'' falan diye de coşabilirsiniz, sakin olun genşler.) Ya da ''uğruna savaşmadığın Cumhuriyet'in bayramını da kutlayamazsın'' diyenler olmuş, kutlayıp kutlamadığımı bilmeden. Kim olduğum hakkında bu kendini yargıç zanneden gruba yazıyla bilgi vermek ve birtakım şeylerin aksini ya da doğrusunu kanıtlamak zorunda değilim, önyargılarından arınıp tanımak için bir-iki muhabbet etmek isteyen anlar zaten kim olduğumu az çok. Fakat, kendilerini belli edip, yargılayanın ben olduğu hatasına düşerken bunu ifade ederek beni yargıladığınız için teşekkürler. Deneyim deneyimdir. Neyse... Adınakıllı bir iki bi' şeyler karalayanlar olmuş, hani din değil de kültür meselesi filan diye... Başlıktaki eylemin, dinle bağlantısı olduğundan, eylem salt bir kültürel eylem olarak addolunamaz. Bu bir kimlik meselesidir. ''Müslüman kültürü'' diye bir şey var, doğru. Ama adı üstünde müslüman kültürü. Dinin gereklerini yerine getirmeden kişi kendine nasıl müslüman diyebilir, müslüman kültürüne nasıl egemen olabilir ve onu uygulayabilir, içinde bulunabilir? Hem, din de bir bütündür. ''Bunun bir kısmını uygulayayım, geri kalanını uygulamayayım'' diye bir durum hiçbir samimi inanan için mümkün değildir. Uygulamalardaki şekilsel farklılıklar ayrı, dinin bir parçasını alıp gerisini bırakmak ayrı şeylerdir. Bu, ibadet seçebilmek değildir. İki ibadet arasında fark vardır, oruç tutarken insan sınanır, ama bayram kutlarken öyle mi? Zaten, insan sınanmadığı için bayramı kutlamak çoğu nefsin işine gelmiyor mu? Aynı şey, ''ben Allah'a inanmıyorum'' diyen bir ateist için de geçerlidir. İnançlıların çoğunlukta olduğu bir ortama girdiğinde o da sırf çoğunluk içerisinde olduğu için ''ben de aslında inanıyorum yav, çaktırma din kardeşiyiz, ateizmin kültüründe var (!)'' muhabbetine girerse, aynı samimiyetsizliği o da göstermiş olmayacak mıdır? Aynı şey, ''ben Hıristiyanım ama kiliseye gitmiyorum, işte ne bileyim paskalya'yı kutlarım ama'' diyen sözde Hıristiyan için de geçerlidir. Yalnız bir farkla. Bu durumun bir özeleştiriye tabi tutulduğuna gezdirdiğim yüzlerce yabancı tarafından şahit oldum. Ama burada bu çelişkiyi ben yazınca bir linç başladı ki sorma gitsin. Neyse demek ki neymiş? Olayın müslüman olup olmamakla ilgisi yokmuş. Ayrıca, topluma yöneltilmiş, topluma dair tespitler içeren başlıktır bu başlık. Kimsenin dini filan umurumda değil. Küçük beyinliler bireyleri tartışır demişler. Ama içinde yaşadığım toplumu, özelde bu ülke toplumunu genelde de dünya toplumunu ister fiziksel ister psikolojik olumsuz yönde etkileyen olaylar her zaman umurumdadır ve umurumda olmaya devam edecektir. Duyarsılığın bir gereğidir bu. Toplumla bireyi ayırt edemiyorsanız o sizin sorununuzdur genşler. Neyse ne demiştik? Kendimize karşı samimiyet. Yani ''kendi özümüz.'' Ne de olsa samimiyet kelimesinin kökeni öz anlamına geliyor.