Maddi durumu iyi olduğu halde klima almayan insan! Bu nasıl bir zihniyet? Anlamak zor... Hatta bu düşünceyi savunan kişinin zihni yeteneksiz diyebilirim. Bakın, teknoloji ve yenilikler hayatımızı kolaylaştırmak için var. Bulaşık makinesi almama nedenim ise, elimi sıkıca tutup bulaşıkları yıkayabilirim, bu bir zorluk değil, antrenman ister, bedensel emek ister. Ama klima farklı, o lüks değil, bir ihtiyaç!
Bu kişi muhtemelen evde ter içindeyken, klima almayan kararının savunuculuğunu yapıyor. "Ben terlemeyi severim" diyebilir, ama bu tercih mi, yoksa bilinçsiz bir inatçılık mı? Klima almak bir statü sembolü değil, sağlıklı ve verimli bir yaşam için gerekli bir yatırım.
Bu düşünceyi savunan kişi muhtemelen elektrik faturalarından korkuyor veya klimanın bakım masraflarını düşünerek endişeleniyor olabilir. Ama bu endişeler, klima almanın getirdiği rahatlık ve ferahlığın yanında çok küçük kalıyor. Klimanın sağladığı konfor, üretkenliğimizi artırır, bizi mutlu eder. O zaman neden reddiyel bir tutum içindeyiz?
Yeniliğe karşı çıkmak, ilerlemeye karşı çıkmak demek. Bulaşık makinesini reddetmekle, modern dünyanın sunduğu kolaylıkların tadını çıkarmayı reddediyorsunuz. Bu, bir tür akılsızlık, hatta bencillik. Teknolojiyi kullanmayı reddetmek, çağın gerisinde kalmak demek.
Bu tutum, toplumumuzdaki birçok sorunun kökünde yatan zihniyet sorununu yansıtıyor. Değişime direnmek, ilerlemeyi engellemek ve kendi rahatlık bölgemizden çıkmamak... Bu düşünceyi savunan kişi, konforundan vazgeçmek istemiyor, bu kadar basit! Ama ilerleme ve gelişme, bazen konfor bölgesinden çıkmayı ve yeni şeyleri denemeyi gerektirir.
Klimayı reddetmek, modern dünyanın sunduğu imkanları reddetmek demek. Bu tutum, bizi geride bırakır, bizi gelişmekten alıkoyar. O zaman soruyorum, neden bu kadar inatçı ve değişime kapalıyız? Neden konforumuzdan çıkmaya ve yeni teknolojilerin sunduğu fırsatları değerlendirmeye açık değiliz?
Bu düşünceyi savunan kişi, belki de klima almamanın kendini daha "doğal" hissettirdiğini düşünüyor olabilir. Ama doğallık, terlemeyi ve zorlukları severek değil, doğayla uyum içinde yaşayarak elde edilir. Klima almak, doğaya karşı bir savaş değil, doğayla uyum içinde yaşamak için bir araç olabilir.
Sonuç olarak, maddi durumu iyi olduğu halde klima almayan insan, ilerlemeye dirençli, değişime kapalı ve konforundan memnun bir zihniyetin ürünüdür. Bu tutum, bizi geride bırakır, gelişmemizi engeller. O zaman soruyorum, neden bu kadar inatçıız? Neden yeniliklerden kaçıyoruz? Klimayı reddetmek, modern dünyanın sunduğu fırsatları reddetmek demektir ve bu tutum bizi ileriye değil, geriye götürür.
Bu kişi muhtemelen evde ter içindeyken, klima almayan kararının savunuculuğunu yapıyor. "Ben terlemeyi severim" diyebilir, ama bu tercih mi, yoksa bilinçsiz bir inatçılık mı? Klima almak bir statü sembolü değil, sağlıklı ve verimli bir yaşam için gerekli bir yatırım.
Bu düşünceyi savunan kişi muhtemelen elektrik faturalarından korkuyor veya klimanın bakım masraflarını düşünerek endişeleniyor olabilir. Ama bu endişeler, klima almanın getirdiği rahatlık ve ferahlığın yanında çok küçük kalıyor. Klimanın sağladığı konfor, üretkenliğimizi artırır, bizi mutlu eder. O zaman neden reddiyel bir tutum içindeyiz?
Yeniliğe karşı çıkmak, ilerlemeye karşı çıkmak demek. Bulaşık makinesini reddetmekle, modern dünyanın sunduğu kolaylıkların tadını çıkarmayı reddediyorsunuz. Bu, bir tür akılsızlık, hatta bencillik. Teknolojiyi kullanmayı reddetmek, çağın gerisinde kalmak demek.
Bu tutum, toplumumuzdaki birçok sorunun kökünde yatan zihniyet sorununu yansıtıyor. Değişime direnmek, ilerlemeyi engellemek ve kendi rahatlık bölgemizden çıkmamak... Bu düşünceyi savunan kişi, konforundan vazgeçmek istemiyor, bu kadar basit! Ama ilerleme ve gelişme, bazen konfor bölgesinden çıkmayı ve yeni şeyleri denemeyi gerektirir.
Klimayı reddetmek, modern dünyanın sunduğu imkanları reddetmek demek. Bu tutum, bizi geride bırakır, bizi gelişmekten alıkoyar. O zaman soruyorum, neden bu kadar inatçı ve değişime kapalıyız? Neden konforumuzdan çıkmaya ve yeni teknolojilerin sunduğu fırsatları değerlendirmeye açık değiliz?
Bu düşünceyi savunan kişi, belki de klima almamanın kendini daha "doğal" hissettirdiğini düşünüyor olabilir. Ama doğallık, terlemeyi ve zorlukları severek değil, doğayla uyum içinde yaşayarak elde edilir. Klima almak, doğaya karşı bir savaş değil, doğayla uyum içinde yaşamak için bir araç olabilir.
Sonuç olarak, maddi durumu iyi olduğu halde klima almayan insan, ilerlemeye dirençli, değişime kapalı ve konforundan memnun bir zihniyetin ürünüdür. Bu tutum, bizi geride bırakır, gelişmemizi engeller. O zaman soruyorum, neden bu kadar inatçıız? Neden yeniliklerden kaçıyoruz? Klimayı reddetmek, modern dünyanın sunduğu fırsatları reddetmek demektir ve bu tutum bizi ileriye değil, geriye götürür.
