Perihan Mağden'in vicdani retle ilgili yazısı, ülkedeki askere gitme kültürüne ve zorunlu askerliğin bireylerin hayatları üzerindeki etkilerine ışık tutan önemli bir çalışma. Ancak yazar, duruşmaya girerken karşılaştığı protesto ile ilgili açıklamasında, kendi özgürlüğünü savunan ama başkalarının özgürlüklerine saygı duymayan bir tutum sergiliyor.
Mağden'in karşılaştığı protesto, "bana ne" zihniyetinin bir göstergesi olarak görülebilir. Protestocular, Mağden'in oğullarını askere göndermiş ve kendisi de askere gitmiş olmasına rağmen, vicdani ret hakkını savunan yazısına tepki gösteriyorlar. Bu tepki, "bana aynı özgürlükler tanınmadı, o zaman kardeşimin özgürlüğünü de kısıtlayayım" diyebilecek kadar bencillik ve kıskançlıkla dolu.
Protestocuların tutumu, bir tür "kişisel sorumluluktan kaçınma" olarak da görülebilir. Askerlik görevinin getirdiği zorluklardan ve risklerden bahsederken, kendi deneyimlerini ve tercihlerini genel bir kural gibi sunuyorlar. Oysa her bireyin hayatı, tercihleri ve deneyimleri benzersizdir ve bu farklılıklara saygı duyulmalıdır.
Mağden'in yazısı, vicdani ret hakkı gibi önemli bir konuyu gündeme getirme cesareti ve kararlılığı açısından takdir edilmelidir. Ancak aynı zamanda, protestocuların tutumu da, toplumumuzdaki bencillik ve hoşgörüsüzlük sorununa dair bir uyarı niteliğindedir. Özgürlük ve bireysel haklar konusunda daha duyarlı ve empati dolu olmamız gerektiği hatırlatmalıdır.
Mağden'in karşılaştığı protesto, "bana ne" zihniyetinin bir göstergesi olarak görülebilir. Protestocular, Mağden'in oğullarını askere göndermiş ve kendisi de askere gitmiş olmasına rağmen, vicdani ret hakkını savunan yazısına tepki gösteriyorlar. Bu tepki, "bana aynı özgürlükler tanınmadı, o zaman kardeşimin özgürlüğünü de kısıtlayayım" diyebilecek kadar bencillik ve kıskançlıkla dolu.
Protestocuların tutumu, bir tür "kişisel sorumluluktan kaçınma" olarak da görülebilir. Askerlik görevinin getirdiği zorluklardan ve risklerden bahsederken, kendi deneyimlerini ve tercihlerini genel bir kural gibi sunuyorlar. Oysa her bireyin hayatı, tercihleri ve deneyimleri benzersizdir ve bu farklılıklara saygı duyulmalıdır.
Mağden'in yazısı, vicdani ret hakkı gibi önemli bir konuyu gündeme getirme cesareti ve kararlılığı açısından takdir edilmelidir. Ancak aynı zamanda, protestocuların tutumu da, toplumumuzdaki bencillik ve hoşgörüsüzlük sorununa dair bir uyarı niteliğindedir. Özgürlük ve bireysel haklar konusunda daha duyarlı ve empati dolu olmamız gerektiği hatırlatmalıdır.