Hiç Bir Her yerde 'deprem dirençli kentlerden' söz ediyorum. Deprem dirençli kentlerin nasıl ve kimler tarafından yapılacağını tüm Türkiye’yi dolaşıp anlatıyorum. Artık dilimizde tüy bitti.. Bingöl, Erzincan, Tunceli ve çevresi de deprem dirençli kentler haline getirilmeli. Başta Tunceli olmak üzere, sözünü ettiğim yerleşim yerlerinde depreme hazırlık çalışmaları vakit kaybetmeksizin başlatılmalı. Artık dilimize tüy bitti, Bingöl, Erzincan, Tunceli ve çevresinde de deprem dirençli kentler haline getirilmeli. Başta Tunceli olmak üzere, sözünü ettiğim yerleşim yerlerinde depreme hazırlık çalışmaları vakit kaybetmeksizin başlatılmalı. Yedisu fayı ebediyen orada duracak. Deprem bugün olmazsa, yarın olacak... O yüzden kentleri depreme dirençli hale getirerek deprem derdinden kurtulmamız gerekiyor. Türkiye’de 500’den fazla canlı fay var. Doğu Anadolu fayının pek çok noktasında depremler oldu. Stres birikiminin Antakya ve Kahramanmaraş'tan kuzeye kayması söz konusu değil. Karlıova, Erzincan arasındaki segmente tarihsel depremsellik periyodundan ötürü dikkat etmek gerektiğini söylüyorum. Şimdiye kadar Türkiye’de hiçbir kent depreme dirençli hale getirmedi. Başta Yedisu fayının geçtiği yerler olmak üzere ülke genelinde mikro bölgeleme çalışması yapılmalı. Bu çalışma büyük ölçüde; fay analizi, deprem dalgalarının o bölgedeki zeminle etkileşimi, zeminin niteliği, deprem dalgalarının hızı, ivmesi,şiddetini kapsayan çevre ortamına adapte etmelerine yönelik olup, bu tür çalışmalar bölgeye verimli ve güvenle ilgili bilgi sağlar. Bu sayede hem kentlerin, hem de nerede ne kadar zorluk ile karşılaşabileceklerini ve bu zorlukları nasıl yönetebileceklerini bilirler. Bu tür bütünleşik planlama sayesinde, deprem sırasında yaşayan insanlar, depremin etkisini daha iyi anlamalarına ve uygun önlemleri alabilme imkanı sağlar. Bu yüzden, Türkiye’nin depreme dirençli kentlerin olması ve bu kentsel makro-mikro düzeyde planlanması ve uygulanması büyük önem taşıyor.