Qlippoth Hakkında Bilmeniz Gerekenler

[aysegulpolatzl77y]

Bu konuda bir bilinç formunun Qlippoth'a, yani Ölüm Ağacı'na düşmesinin sonuçları üzerine konuşmak istiyorum. Qlippoth'un sadece ızdırap amacıyla inşa edilmiş, eğitim amacı taşımayan bir üst düzey majikal sistem olduğunu daha önce belirtmiştik. Dünya üzerindeki insanların çoğunluğu Qlippoth'a maruz kalıyor. Tree of Life'ta normal ilerleme Malkuth'tan Kether'e doğru, yani dip noktadan zirveye doğru iken, Qlippoth'taki normal ilerleme ise tam tersi, yani zirveden dibe doğrudur. Bilinç formu burada dibe doğru ilerledikçe egosu parçalanır, "gerçek benliği"nden uzaklaşır. Aynı şekilde, Tree of Life'ta zirveden dibe doğru ilerledikçe "gerçek benliği"ne yaklaşılır. Qlippoth'ta en dibe ulaşıldığında bilinç tamamen yok olur, yalnızca o bilincin "artıkları" kalır. Bu artıklar artık "evrenin atıkları" haline gelir. Peki bu artıklar ne olur? Ortada kalarak çevreyi rahatsız mı eder? Elbette hayır. Bildiğimiz gibi gübreler yeni bitkilerin büyümesine katkıda bulunmak için toprağa karışır ve doğaya geri dönüşür. Bu tamamen parçalanmış bilinç artıklarına da uygulanır. Ve bir bebek doğarken annenin vücudundan nasıl çıktıysa, bir bilinç formu Qlippoth'un dibine düştüğünde evren onu kara deliğe çeker ve yok eder. Yani doğumla olan hadise ölümde tam tersi şekilde gerçekleşir. Kara delikler, ezoterizmde "karanlık ana"yı temsil eder. Burada kastettiğim Hekate veya Lilith gibi isimler değil, adı bile kaynaklarda net bir şekilde belirtilmeyen ve gücü Yahweh'e çok yakın evrensel bir varlıktan bahsediyorum. "Karanlık Ana"nın yanı sıra ona "karanlık madde" de diyebiliriz. "Karanlık Ana", karanlık maddenin her şeyin içinde var olması gibidir ve aslında ezoterizmin tüm öğretilerinde yer alır, ancak adından da anlaşılacağı gibi "karanlık" olduğu için gölgelidir. Anlaşılması zaman alır. Bilinçler, karanlık anayla Qlippoth'un dibinde karşılaşabileceği gibi, Tree of Life'ta da yüzleşir. Ancak burada kara delik olarak değil, farklı bir versiyonunu görürler. Ancak bu konunun gizli kalması gerektiği için detaylara girmeyeceğim. Tamamlanan bilinç formlarının ölümü ve yeniden evrene kazandırılması konusunu "Adventure Time" isimli dizinin 1. sezon 1. bölümünde metaforlarla güzel bir şekilde ele almışlardır. Bu dizi birçok alkimik öğretiyi içinde barındırıyor, belki ilerleyen günlerde ayrı bir başlıkta detaylıca ele alabilirim. Şimdi 1. bölümdeki detaylara biraz daha yakından bakalım: Şeker Krallığı'nın prensesi Princess Bubblegum, başkarakter Finn'e yardım ederek dışkıya dönüşmüş ölü şekerlere hayat verme ve Şeker Krallığı'na katkı sağlama amacıyla çeşitli laboratuvar deneyleri yapar. Prenses, "sabitleyici serum" adında bir maddeye umut bağladığını belirtir. Ancak işler planladıkları gibi gitmez ve dönüşen dışkı, bir şeker vampirine dönüşür. Şimdiye kadar olan kısmı analiz edelim: Prenses, bulunduğu krallığın "karanlık ana" rolünü üstlenir. Dizi boyunca birçok prenses karakteriyle karşılaşırız. Kadın bedeni ezoterik öğretilerde "bilgi"yi temsil eder. Prenseslik, henüz keşfedilmemiş bilgiyi simgeler. Tarot kartlarında prenses kartları olmamasının nedeni, ilgili elemente ait ilahi bilginin gizli tutulması gerekliliğidir. Dizi, bu konuya da gönderme yapar, bir bölümde Finn'in zorlu testlerden geçerek gizli bilgiler içeren bir kitap almasını ele alır. Kitap, Bubblegum'u nasıl öpeceğini açıklar. Bu, maskülen ve feminen enerjinin birleşimi ve gizli bilgiye erişme temsilidir. Devam edelim. Sabitleyici serumun amacı "bilinç olma" halini korumaktır. Şeker krallığının şeker olmasının nedeni, hala genç ve taze bilinçler olmalarıdır. Bu nedenle tatlıdırlar. Ancak sabitleyici serum işe yaramadığı için prensesin dönüştürdüğü dışkılar şeker vampirine besin kaynağı olur. Bu kısım oldukça karanlık detayları içerir. Şeker halkı açıkça çocukları temsil eder. Prenses, şekerlerin vampirlerle karşılaşmaması gerektiğini ve korkudan patlayabileceklerini belirtir. Prensesin, şekerleri vampirlerden korumak için çabalaması ve çocukları korumaya çalışması "karanlık ana'nın çocuklarını koruması"na işaret eder. Sonunda prenses, sabitleyici serum hakkında doğru bilgiye ulaşmak için Finn'in çözmesi gereken bir bulmacayla uğraşması ve bu süreçte kurban olması gerektiği bir yöntemle bilgiyi elde eder. Bu durum, "Venüs'ün Güneş'ten ışık çalması" metaforuyla ele alınır. Finn'in çözdüğü bulmacanın ödülü, açtığı negatif karmaya bedeldir ve prenses bu bilgiyi kullanarak parçalanmış bilinçleri kurtarır ve yeni doğmuş taze bilinçlere dönüştürür. Çocuklara yönelik çizgi filmlerde bu tür konuların işlenmemesi gerektiğine inanıyorum. Çocuklar bu tür bilgileri anlamayabilir ancak ruhları bu tür etkileri hisseder ve bilinçaltlarına işler.