1 Temmuz 2011 tarihinde Rafael Nadal ve Andy Murray arasındaki mücadelenin Wimbledon 2011 yarı finalinde gerçekleştiği gün, kesin başlama saati belirsizdi. Ancak o gün, Novak Djokovic ve Wilfried Tsonga maçının Türkiye saati ile 15:00'te başlamış olması göz önüne alındığında, Nadal ve Murray maçının da 18:00'den önce başlaması sürpriz olmayacaktı.
Nadal'ın son 2 Wimbledon zaferinde yarı finalde Andy Murray'e set vermeden galip geldiği unutulmamalıydı. Seyirciler, Murray'i coşkulu bir şekilde destekleyecekti ve bu durumun maça kimin lehine olacağı belirsizdi. Geçen sene de aynı durum vardı ve Nadal, bu destekten etkilenmemişti. Tam aksine, Murray'in üzerindeki baskı ve stres, özellikle maçın başında işler istediği gibi gitmezse artacaktı.
Açıkça, Nadal maçın favorisiydi. Del Potro maçındaki sakatlığın onu pek etkilemediği görünüyordu. Ayrıca, çimin Nadal için toprak kadar uygun bir zemin olduğu söylenebilirdi. Nadal'ın 2006'dan beri sadece iki Wimbledon finali kaybettiği ve bunların da kariyerindeki en iyi dönemlerinde Roger Federer'e karşı olduğu düşünüldüğünde, bu gerçeğin ortaya çıkacağı aşikardı.
Geçen seneki maçta, Murray, harika servisler atmasına rağmen set alamamıştı. Bu sene Nadal'ın servisi de etkili görünüyordu ve Murray, henüz ciddi bir rakiple karşılaşmamış olmasına rağmen beklenen performansı sergileyememişti. Yine de, backhand'e çapraz dönüş yapmayı seven Nadal için Andy Murray, zorlu bir rakipti. Turnuvanın en çok forehand winner'ı olan oyuncusu, en çok backhand winner'ı olan oyuncuyla karşı karşıya gelecekti. Djokovic'in Nadal'ı yenmesinde en büyük etkenlerden biri, Nadal'ın çapraz forehand'ini karşılamada tercihler yapması ve backhand kalitesiyle winnerlar bulmasıydı. Murray'de bu yeteneklere sahipti. Nadal'ı yenmenin formülü zor değildi, asıl mesele bunu 3-5 set boyunca uygulamaktı.
Nadal'ın son 2 Wimbledon zaferinde yarı finalde Andy Murray'e set vermeden galip geldiği unutulmamalıydı. Seyirciler, Murray'i coşkulu bir şekilde destekleyecekti ve bu durumun maça kimin lehine olacağı belirsizdi. Geçen sene de aynı durum vardı ve Nadal, bu destekten etkilenmemişti. Tam aksine, Murray'in üzerindeki baskı ve stres, özellikle maçın başında işler istediği gibi gitmezse artacaktı.
Açıkça, Nadal maçın favorisiydi. Del Potro maçındaki sakatlığın onu pek etkilemediği görünüyordu. Ayrıca, çimin Nadal için toprak kadar uygun bir zemin olduğu söylenebilirdi. Nadal'ın 2006'dan beri sadece iki Wimbledon finali kaybettiği ve bunların da kariyerindeki en iyi dönemlerinde Roger Federer'e karşı olduğu düşünüldüğünde, bu gerçeğin ortaya çıkacağı aşikardı.
Geçen seneki maçta, Murray, harika servisler atmasına rağmen set alamamıştı. Bu sene Nadal'ın servisi de etkili görünüyordu ve Murray, henüz ciddi bir rakiple karşılaşmamış olmasına rağmen beklenen performansı sergileyememişti. Yine de, backhand'e çapraz dönüş yapmayı seven Nadal için Andy Murray, zorlu bir rakipti. Turnuvanın en çok forehand winner'ı olan oyuncusu, en çok backhand winner'ı olan oyuncuyla karşı karşıya gelecekti. Djokovic'in Nadal'ı yenmesinde en büyük etkenlerden biri, Nadal'ın çapraz forehand'ini karşılamada tercihler yapması ve backhand kalitesiyle winnerlar bulmasıydı. Murray'de bu yeteneklere sahipti. Nadal'ı yenmenin formülü zor değildi, asıl mesele bunu 3-5 set boyunca uygulamaktı.