Bugünkü mitinginde, Recep Tayyip Erdoğan, rakiplerine yönelik sert bir üslup kullanarak, "sanki sosyalistmiş gibi görünüyorlar, ama aslında Bodrum'da lüks yatlarıyla dolaşıyorlar. Karşılarında Boğaz'ın manzarasına karşı viskilerini yudumlayıp keyif yapmaktan geri durmuyorlar. Bunlara bakmayın" şeklinde açıklamalarda bulundu. Bu sözleri duyduğumda etrafımdaki dindar arkadaşlarımdan oluşan çevremi düşündüm ve Erdoğan'ın laik kesime neden bu kadar tepki gösterdiğini kendi çapımda anlamaya çalıştım. Türkiye, son derece çeşitli bir yapıya sahip bir ülke. Özellikle dindar ve laik kesimler birbirine çok yakın yaşıyor. Özellikle gençlik yıllarında, bu iki kesimin etkileşimi oldukça yoğun. Dindar kesim, laik kesimin yaşam tarzının farkında ve yaşanan çelişkileri gözlemliyor. Laik kesim, arkadaşlarıyla gezerken, eğlenirken, rakı sofralarında keyif yaparken, kız arkadaşıyla el ele dolaşıp öpüşürken; diğer kesim maalesef mahalle baskısı nedeniyle bunları yapamıyor. Bu durum aslında oldukça üzücü bir tabloyu ifade edebilir. İşte bu noktada akla "senden nefret ediyorlar çünkü seni kıskanıyorlar" sözü geliyor. Her ne kadar dindar kesim, bunu reddetse de Türkiye'deki dindar-laik çatışmasının temel sebebi bu olabilir. Erdoğan'ın içinde bulunduğu nefret atmosferinin arkasında yatan temel sebep de bu olabilir.