Karanlıkta kaybolmuştum. Her şey tanıdık ama aynı zamanda garip. Yürüdüğüm yollar bulanık, adımlarım tozlu bir çölde yankılanıyordu. Gözlerimi açtığımda, yukarıda yıldızlar yerine bulanık, kırmızı bir ışık vardı. Hava ağır, boğuk bir koku ile doluydu. Bir rüzgar esiyordu ama soğuk değildi, sanki bedenimi kavuran bir ateş gibiydi.
Bir ses duymaya başladım. Yakınlarda, fakat nereden geldiğini göremiyordum. Bir ağlama sesi, ürkütücü ve tanıdık. Adım attıkça ses daha da yükseliyordu, beni bir şeyin peşinden koşmaya zorluyordu.
Sonunda, bir ışık gördüm. Kırmızı ışık, sanki bir ateşin içindeymiş gibiydi. Işığa doğru yürüdüm, korku ve merak arasında gidip geliyordum. Işığın kaynağına vardığımda, bir çukura baktım. Derin, karanlık ve korkutucu bir çukur.
Çukurun içinde, bir çocuk gördüm. Kendime benzeyen, ama korkunç bir şekilde değişmiş. Gözleri boş, yüzü solgun ve vücudu zayıf düşmüştü. Ağlıyordu, ama ağlamaları sessiz, boğulmuştu.
Çocuğun ağlamasını duydum, ama aynı zamanda bir acı hissettim. Kendi acım, kendi korkum, kendi kaybım.
Çocuk bana baktı, ama gözlerinde hiçbir şey yoktu. Sadece boşluk.
Ve o an, anladım. Bu kabus, kendi içimdeki karanlıktı.
Bir ses duymaya başladım. Yakınlarda, fakat nereden geldiğini göremiyordum. Bir ağlama sesi, ürkütücü ve tanıdık. Adım attıkça ses daha da yükseliyordu, beni bir şeyin peşinden koşmaya zorluyordu.
Sonunda, bir ışık gördüm. Kırmızı ışık, sanki bir ateşin içindeymiş gibiydi. Işığa doğru yürüdüm, korku ve merak arasında gidip geliyordum. Işığın kaynağına vardığımda, bir çukura baktım. Derin, karanlık ve korkutucu bir çukur.
Çukurun içinde, bir çocuk gördüm. Kendime benzeyen, ama korkunç bir şekilde değişmiş. Gözleri boş, yüzü solgun ve vücudu zayıf düşmüştü. Ağlıyordu, ama ağlamaları sessiz, boğulmuştu.
Çocuğun ağlamasını duydum, ama aynı zamanda bir acı hissettim. Kendi acım, kendi korkum, kendi kaybım.
Çocuk bana baktı, ama gözlerinde hiçbir şey yoktu. Sadece boşluk.
Ve o an, anladım. Bu kabus, kendi içimdeki karanlıktı.