Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Rus-Çerkes Savaşı

bullvar_katip

Administrator
Katılım
21 Mayıs 2024
Mesajlar
532,105
Rus-Çerkes Savaşı (; ), 17 Temmuz 1763'te (E.U.) Rusya'nın Çerkesya'da hak iddia etmesi ve Çerkeslerin bunu reddetmesi ile başlayan, 21 Mayıs 1864'de (E.U.) son Çerkes ordusunun mağlup edilmesiyle sona eren askerî mücadele. Savaş 101 yıl sürmesi sebebiyle hem Rusya hem de Çerkesya tarihindeki en uzun savaştı. Savaş sırasında ve sonrasında Rus İmparatorluğu, sistematik olarak sivilleri katletme stratejisi uyguladı ve bu 1.500.000'e kadar Çerkes'in (toplam nüfusun %85-97'si) ya öldürüldüğü ya da Osmanlı İmparatorluğu'na sürüldüğü Çerkes Soykırımına sebep oldu. Savaş başlangıçta münferit bir çatışma iken, Rusya'nın tüm bölgeye yayılması kısa süre sonra Kafkasya'daki bir dizi başka ulusu çatışmanın içine çekti. Bu nedenle savaş genellikle Kafkas Savaşı'nın batı yakası olarak incelenir. Savaş sırasında Rus İmparatorluğu, Çerkesya'yı bağımsız bir bölge olarak tanımadı. Bölge hiçbir zaman Rus kontrolünde olmamış olmasına rağmen, Çerkesler Rus toprağında isyan çıkaran bir grup asi olarak görüldü ve Rus generaller Çerkesleri milli isimleriyle değil, "dağlılar", "haydutlar" ve "dağ pisliği" olarak adlandırdı. Savaş, Çarlık ve Sovyetler döneminde tarihsel revizyonizme maruz kalmış ve daha sonraki Rus kaynakları tarafından çoğunlukla görmezden gelinmiş veya küçümsenmiştir. Bazı Rus devlet medyası ve yetkilileri, çatışmanın "hiç yaşanmadığını" ve Çerkesya'nın "16. yüzyılda gönüllü olarak Rusya'ya katıldığını" iddia ettiler. Savaştan önce 5. ve 6. yüzyıllar arasında Bizans etkisiyle Hristiyanlaşan Çerkesler, Müslüman komşularından korunmak için Ruslarla iyi ilişkiler sürdürmek istemişlerdir. 1557'de Doğu Çerkesya'dan Temruk Idar, Rus Çarı İvan ile ittifak kurdu ve olası düşmanlara karşı bir savunma kurdu. Çerkesler bu dönemde Hristiyandı ve İslamiyet yayılmaya başlamamıştı. 1561'de İvan, Temruk'un kızı Goşenay ile evlendi ve ona Mariya adını verdi. Temruk, Rusya ile ittifakı nedeniyle daha sonradan bazı Çerkesler tarafından eleştirildi. 1578'de Müslüman komşularla kurulan ilişkiler neticesinde Doğu Çerkesya'da İslam yayılmaya başladı. Ardından Hatukay, Jane, Bolakay ve Besleney Çerkesleri Müslüman oldu. Ancak Batı Çerkesya'da İslam 1700'lere kadar zayıftı. Daha sonra mutasavvıf ve imamların gayretleriyle hızla yayılmaya başladı. Buna rağmen Çerkes halkı arasında hâlâ Paganlar ve Hristiyanlar vardı. Çerkeslerin İslam'ı kabul etmesi ve daha Osmanlı yanlısı bir politika benimsemesiyle Rusya Çerkeslere karşı agresif bir tavır takınmaya başladı. Çerkes-Rus saldırmazlık dönemi, 13 Mayıs 1711'de Çar I. Petro'nun Astrahan Valisi Araksin'e Çerkesya'yı yağmalaması ve "cezalandırması" emrini vermesiyle sona erdi. Araksin 26 Ağustos 1711'de 30.000 adamıyla Çerkeslerin topraklarına girdi ve Kopyl kasabasını (şimdi Slavianski) ele geçirdi. Oradan Karadeniz'e doğru ilerleyerek Kuban'daki limanları ele geçirdi ve onları yağmaladı. Ardından, köyleri yağmalayarak Kuban Nehri boyunca ilerledi. Rusya, 1711'den 1763'e kadar olan süreçte Çerkesya'ya karşı bu tür savaşları sürdürdü, ancak bu tür operasyonlar Çerkesya'yı ilhak etmek için değildi. Amaç, artık bir Osmanlı müttefiki olarak algıladıkları Çerkesya'yı zayıflatmaktı. 1739 Belgrad Antlaşması gereğince Doğu Çerkesya'daki Kabardey bölgesi, Osmanlı ve Rus etki alanları arasında tarafsız bölgeler olarak kabul edildi. 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması sonucu ise Osmanlı İmparatorluğu Kabardey bölgesinin Rus etki alanında olduğunu tanıdı. Savaşın siyasi sebepleri Çerkesya konumu itibarıyla Rusya, İngiltere, Fransa ve Osmanlı İmparatorluğu arasındaki güç mücadelesinin ortasında kilit bir stratejik bölgeydi. Rusya gözünü Karadeniz boyunca genişleyerek sıcak denizlere inmeyi hedefliyordu. İngiltere ise Rusya'yı engellemek istiyordu. Rusya, İran'ın düşüşünü kolaylaştırmak için Karadeniz'de tersanelere ihtiyaç duyacaktı, bu da kıyı şeridiyle Çerkesya'yı hedef haline getirdi. Çerkes toprakları, verimli vadileri nedeniyle Ruslar için özellikle cazipti. Ancak artık Müslüman olan Çerkeslerin Ruslara karşı Osmanlıları tercih etmeleri Rus İmparatorluğu'nu rahatsız ediyordu. Çerkesya'nın stratejik önemi o kadar büyüktü ki, 1853'te Karadeniz Rus ticareti için çok önemli hale geldi ve ihracatının üçte birinden sorumluydu. Savaşın başlangıç tarihi Rus-Çerkes Savaşı'nın başlangıç tarihi tarihçiler arasımda tartışma konusu olmuştur. Genel görüş küçük çaplı çatışmalar 1711'den beri devam etse de organize savaşın Rusya'nın Çerkes topraklarında tahkimatlar kurduğu 1763'ten sonra gerçekleştiğidir. Rus tarihçiler arasında yaygın olan bir diğer görüş ise, gerçek savaşın 1817'de Aleksey Yermolov'un gelişiyle başladığı ve ondan önce sadece çatışmalar olduğu yönündedir. Savaş dönemi İlk dönem: 1763-1817 Mozdok krizi II. Katerina döneminde Rus ordusu Çerkes topraklarına girmeye başladı ve Rusya, Çerkesya'yı hızla ilhak etmek amacıyla tahkimatlar inşa etmeye başladı. 17 Temmuz (O.S.), 1763'te Rus kuvvetleri, Doğu Çerkesya'daki Mezdeug (günümüz Mozdok) kasabasına girerek orayı bir Rus tahkimatına dönüştürdü. Böylece Çerkesler ile Rus İmparatorluğu arasındaki düşmanlıklar başladı. 15 Çerkes soylusu, Osmanlı ve Kırım ile ittifak görüşmeleri yapıp Ruslarla savaşmak isterken, 13 soylu ise Rusya ile barış yapmaya çalışmak istiyordu. Ocak 1764'te, aralarında Mısost Bematıqo'nun da bulunduğu birkaç Çerkes Kabardey soylusu, Rus Kizlyar komutanı N. A. Potapov'un temsilcisi ile bir araya geldi ve Ruslar tarafından inşa edilen Mozdok kalesinin yıkılmasını talep etti. Bu talep kabul edilmedi. 1764’de Keysin Keytiqo ve Kundeyt Şebez-Giray Petersburg’da II. Katerina ile görüştüler. II. Katerina diplomasiyi reddetti ve elçiler geri gönderildi. 21 Ağustos 1765'te Rus General Johann De-Medem Çerkes vatandaşlarına Rus kontrolünü kabul etmeleri veya Rus ordusuyla yüzleşmeleri talimatını verdi. Bunun ardından Kabardey Kabile Meclisi (Xase) toplandı ve savaşın kaçınılmaz olduğu kararını aldı. 1765 yılında Kabardey Çerkesleri Kizlyar kalesini işgal etti. Haziran 1767'de Mısost Bematıqo, Rusya'ya karşı askeri bir sefer başlattı. 18 Ekim 1768'de Rusya'ya savaş ilan eden Osmanlı padişahı, Bematıqo'ya halife olarak Kafkasya'daki tüm Müslüman halkların resmen Rusya ile savaşa katılmalarını emrettiğini belirten bir mektup gönderdi. Ocak 1769'da Kizlyar komutanı Tümgeneral N. A. Potapov, Bematıqo'ya Osmanlı halifesini dinlemeyi bırakıp teslim olması için baskı yapan bir mektup gönderdi. Bematıqo mektubu ciddiye almadı. Kırım Tatar-Çerkes ittifağı Aynı esnada, Batıda Ruslar Kırım ile savaşıyordu. 1769 yılında Kırım Hanı, Azak Kalesini ele geçirdi. Aynı yıl Rus ordusu Kabardey Çerkeslerine karşı savaştı. Kalmık Hanı Ubaşi'nin 20.000 süvarisi onları destekledi ve galip geldi. Haziran 1769'da Nartsane bölgesinde büyük bir Rus ordusu Kabardey'e girip Peştu dağlarının yakınında mevziler aldığında başka bir büyük savaş meydana geldi. Mısost Bematıqo liderliğindeki Çerkes kuvvetleri, her iki taraf da kayıplar verince geri çekildi.bağlantı=https://en.wikipedia.org/wiki/File:Wierusz-Kowalski_Czerkieski_zwiad_1885.jpg|sol|küçükresim|Çerkes devriyesiBu noktada Rus çarlık hükûmeti ile işbirliği yapmayı reddeden Rus karşıtı grubun başında Bematıqo vardı. O ve destekçileri, Kumy nehrinin üst kısımlarına taşındı. Müttefiklere ihtiyaç duyan Bematıqo ve arkadaşları, yardım için Kırım Hanı Devlet Giray ile iletişime geçti. Han, küçük bir müfreze gönderme sözü verdi ancak bu gerçekleşemeden Rus ordusu Kabardey'e girdi. 1771'de Soqur Qaramirza komutasındaki Çerkesler birçok Kozak ve Rus kışlasını işgal ederek yaktı. 29 Eylül 1771'de Malka Nehri yakınlarında bir savaş çıktı. Savaşı General Yakobi komutasındaki Ruslar kazandı ve Çerkes ordusu ağır hasar gördü. 1772'de Dağıstan'da ciddi bir çarpışma meydana geldi. Her iki taraf da ciddi kayıplar verdi, ve Ruslar kazandı. Aynı yıl Kabardey prensleri Kırım Hanı Devlet-Girey'e başka bir elçi göndererek onu kendilerine yardım etmeye çağırdı. Haziran 1774'te Kırım Hanlığı Çerkesya'ya asker sevk etti ve Rus ordusuna karşı savaştı. Ancak aynı zamanda Çerkes köylerini yağmaladı. Osmanlı Devleti, 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması ile Kırım Hanlığı üzerindeki himayesini kaybetti. Bu olayların ardından bölgedeki Rus varlığı güçlendi ve Çerkesler Osmanlılardan yardım ve ittifak talep etmeye başladı. Doğu Çerkesya'da çatışmalar 1776'da Rus ordusu, Kabardey Çerkeslerini kuzeyden kuşatmak için Terek'te birkaç kale inşa etti. Çerkesler 14.000 kişilik bir ordu toplamayı başardılar ve birkaç kaleyi geri aldılar. Aynı yıl Çerkesler Ruslara karşı Don bölgesine bir sefer düzenledi. 1777'den itibaren Ruslar Mozdok'tan Azak'a kadar bir dizi kale inşa ettiler. 1778'de Albay Kulbakov komutasındaki Rus birlikleri ile Çerkesler arasında bir savaş meydana geldi. 1779'da general Yakobi, Kabardey'de bütün yaz süren bir saldırı düzenledi. Malka Nehri yakınlarındaki Kabardey Çerkes bölgesi 29 Eylül 1779'da saldırıya uğradı ve işgal edildi. Bu çatışmada Rus karşıtı olan Kabardey prensleri bulunuyordu ve 50 tanesi öldü. Çeçenlerin de savaşa dahil olmasıyla Çerkesler ve Çeçenler kurulan tahkimatlara sık sık saldırılar düzenliyorlardı. Azak ve Astrahan arası tamamen Rus ordusunun kışlası haline gelmişti. Rusların amacı Çerkesleri abluka altına alıp, bölgeyle tüm ilişkilerini kopartmaktı. 10 Ekim 1779 tarihinde 3.000 kişilik Kabardey, Hatukuay, Çemguy ve Besleney kuvvetleri 10.000 kişilik Rus ordusu ile savaştı ve Rus ordusuna büyük kayıplar verdirdi. Liderler Misostiqo Bat ve Qownshayiqo Adildjeri idi. Sonuç olarak Rus orduları geçici olarak Çerkesya'dan çekildi. 1781'de Osmanlılar Çerkesya'da, Çerkesya'da Türk nüfuzunu sağlamak için bir üs olarak güçlü bir kale inşa ettiler. 1782'de Ferah Ali Paşa, Osmanlı İmparatorluğu'ndan dai ve diplomat olarak Batı Çerkesya'daki Soğucak Kalesi'ne geldi. Kabardeylerin durumu, Rusya'nın 1781'de Kuban'ı işgal etmesi ve 1783'te Kırım'ı ilhak etmesiyle daha da kötü hale geldi. Çerkesler ve Nogaylar, 1784 yılında Batı Kafkasya'da Ruslara karşı ortak saldırılar düzenlediler ancak başarılı olamadılar. 1783-1785 yılları arasında General Potyomkin komutasındaki Rus kuvvetleri Kabardey bölgesine saldırdı. İmam Mansur ve Anapa Anapa kalesi, günümüzün Krasnodar Kray bölgesinde, Karadeniz kıyısında yer almaktaydı. Yanında Bığurqal adında bir Çerkes yerleşimi vardı. Çerkesler Türklerle ticaret yapmak için Anapa Kalesi'ne geliyorlardı ve bu da bölge ekonomisine katkı sağlıyordu. Anapa yüzyıllar boyunca bu rolü üstlendi. Pek çok Türk, Rum ve Cenevizlinin Çerkesya ve Abhazya'dan mal ve köle satın almak için geldiği canlı bir ticaret merkeziydi. Kalenin başına bir Türk paşası vardı ve kalenin korumasının çoğunu Çerkes askerler oluşturuyordu. sol|küçükresim|235x235pik|İmam Mansur Bu dönemde Çeçen savaşçı ve İslam alimi olan İmam Mansur popülerliğini arttırarak halkı Rus ordusuna karşı savaşmaya çağırıyordu. İmam Mansur kısa sürede bir ordu topladı, bu dönemde diğer Kafkas halklarına mektuplar yazdı. Çerkesler zaten 1763'den beri Rusya'ya karşı savaşıyorlardı ve Mansur'un ordusuna katıldılar. Kısa sürede Mansur'un mucizeler sergilediği, bir avuç toz ile Rus ordusunu yok ettiğine dair söylentiler yayılmaya başladı. Bu söylentileri duyan Antepli Osmanlı din adamı Seyyid Halil Efendi 200 öğrencisiyle beraber Mansur'un ordusuna katıldı. Bu söylentiler İstanbul'a ulaşınca Abhazya prensi Keleş Bey Çaçba olayı araştırması için Osmanlı hükûmeti tarafından görevlendirildi. Çerkesya'da bulunan Ferah Ali Paşa'da Şeyh Mansur ile görüşmesi için bir adamını gönderdi. 1785 İmam Mansur ve ordusu Kizlyar Kuşatması'nı gerçekleştirdi. Mansur daha sonra Çerkesya'ya geldi ve Çerkes ordularının başına geçti. 1787'de Osmanlılar, Ruslardan Kırım'ı boşaltmalarını ve Karadeniz yakınındaki topraklarından vazgeçmelerini talep etti. Rusya bunu bir savaş nedeni olarak gördü ve savaş ilan etti. Böylece 1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı patlak verdi. Bunun ardından İmam Mansur ordusuyla birlikte Anapa kalesine doğru yola çıkarak kaleyi savunmaya hazırlandı. Osmanlı padişahı hediye olarak bir saat ve dürbün göndererek Mansur'u Kafkas halkının lideri olarak tanıdı. Osmanlılar da İmam Mansur'a destek vermek üzere Trabzon Valisi Köse Mustafa Paşa'yı Anapa'ya gönderdi. Mansur, Osmanlı yürüyüşünü öğrendi ve onları karşılamaya gitti. 1786-1790 arasında Rus ordusu Kuban nehrini geçerek birçok Çerkes köyüne saldırdı. Anapa Kuşatması (1787) bunun ardından gerçekleşti: Rus Çariçesi Katerina, Osmanlı kaleleri Tsemez ve Anapa'yı fethetmek için bir ordu gönderdi ve General Potemkin liderliğindeki 8.000 asker ve 35 toptan oluşan bir Rus kuvveti Anapa'ya doğru yürüdü. Laba ile Urup nehri arasında bir yer olan Obun'da İmam Mansur Rus ordusuyla karşılaştı. Mansur 20-22 Eylül tarihleri arasında Ruslarla savaştı. İmam Mansur'un kuvvetleri Ruslarla rekabet edemedikleri için geri çekildiler. Bu savaşın hemen ardından Potemkin Anapa'ya yürüdü ve 25 Eylül'de oraya ulaştı. Ruslar Anapa'nın terk edildiğini düşünüyordu; Ancak İmam, 300 kişilik bir müfrezeyle karanlığın altında Rus birliklerinin artçı birliklerine saldırdı. Mansur başta avantajı eline alsa da, iki saatlik bir savaşın ardından geri çekildi. Ruslar büyük kayıplar verdi. Aynı gün General Radiyev ve birlikleri Kuban'ın ötesine çekilme emri aldı. Sefer ve kuşatma başarı ile sonuçlanmadı. Rus tarafında 200'e yakın kişi öldü, çok sayıda da yaralandı. Daha sonra 25 Eylül'de Potemkin, birliklere Kuban kıyılarına dönme emri verdi. Jilehoy Muharebesi gerçekleşti ve Ruslar Abaza, Besleney, Çemguy ve Hatukay bölgelerine baskın düzenledi ve yüze yakın köyü yaktı. Bunun ardından Ruslar tekrar Anapa'yı almaya çalıştı. Anapa'ya doğru yola çıkan 12.000 kişilik yeni Rus ordusunun başında General Yuri Bibikov vardı. Bibikov, civardaki Çerkes ve Nogay boylarına saldırmaya başladı ve onları mağlup etti. Bibikov, civardaki Kafkasyalı boylarına karşı zaferinin ardından 24 Mart'ta Anapa kalesine saldırdı ve Anapa Kuşatması (1790) gerçekleşti. Rus birliklerinin tırmanma merdivenleri, atları ve yiyecekleri yoktu ve çevredeki Çerkes nüfusu, Rus kamplarına saldırmaya başladı. Güçlü topçu savunması ve Mansur kuvvetlerinin sürekli olarak yanlardan saldırıları nedeniyle Rus ordusu birçok askerini kaybederek geri çekilmek zorunda kaldı. Bibikov en az 5.000 adamını kaybetti ve 1.000 hasta ve yaralı daha 40 gün sonra öldü. Rus Çariçesi Katerina, Bibikov'u görevden aldı ve daha sonra duruşmaya çıkardı. Aynı yıl Rus orduları Bjeduğ bölgesine girdi ve birkaç köyü yaktı. Bu sırada İmam Mansur, İstanbul'a çok sayıda mektup göndererek padişahın ordusunun desteğini istedi. 26 Kasım 1788'de Osmanlı idaresi tarafından bu konuda Serasker olan Battal Hüseyin Paşa görevlendirildi. Ruslar daha sonra General Radiyev, General Palakin ve General Rabinder komutasındaki üç hatta bölünmüş 10.000 ek birlik ile takviye edildi. Kuşatmayı yeniden başlattılar. Çatışmalar ilkbahar ve yaz boyunca devam etti ve Rus tarafının büyük kayıplar vermesine rağmen kimse zafer ilan edemedi. 22 Eylül 1788'de Rus kuvvetleri neredeyse Anapa'yı ele geçirdi, ancak başarısız oldular. Osmanlı Devleti bu dönemde Çerkeslerin Ruslara verdirdiği ağır kayıplardan yararlanmış ve bu durum nedeniyle hem karada hem de denizde savunmadan saldırıya geçmiştir. Ancak 9 Ağustos 1789'da Osmanlı deniz kuvvetlerinin saldırısı başarısızlıkla sonuçlandı ve Ruslara mağlup oldular. Aynı gün Battal Hüseyin Paşa Kabardey'e (Doğu Çerkesya) yürüyüş emrini verdi. Kabardey ve Dağıstan liderleri de bu orduya katıldı. Mansur'un da bu çabaya katılmasıyla Battal Paşa'nın ordusunun asker sayısı 30.000'e ulaştı. Kuban civarında Battal Hüseyin Paşa ve kuvvetleri Rus ordusuyla karşı karşıya geldi ve Ruslar galip geldi. Bazı kaynaklara göre, Battal Hüseyin Paşa rehin alındı, diğerlerine göre ise ihanet etti. Battal Hüseyin Paşa'nın teslim olması üzerine Rus kuvvetleri Anapa'ya yeni saldırılar düzenledi. Yeni Anapa valisi, Serasker Sarı Abdullah Paşa, Anapa'ya gelerek görevinin başına geçmedi. Bunu fırsat bilen Ruslar Anapa'ya tekrar saldırdılar ve Anapa Kuşatması (1791) gerçekleşti ve Ruslar bu sefer kaleyi ele geçirebildiler. İvan Gudoviç liderliğindeki Rus ordusu kaleye girdiğinde, kale yerle bir edildi, kuyular zehirlendi ve evler yakıldı. 10 Temmuz'da Rus birlikleri Anapa'dan ayrıldı. İmam Mansur, kalede yakalanarak Sankt Petersburg'a getirildi ve ağır koşullarda ömür boyu hapsedildi. Anapa'nın kaybı, Türk hükümetinin Çerkesya'yı terk etmesine ve Rusya ile barış yapmasına neden oldu: Yaş Antlaşması imzalandı.küçükresim|Çerkes savaşçıRusya, Çerkesya'nın tamamını Rus toprağı olarak görüyordu ve Çerkesya'yı bağımsız bir devlet olarak tanımıyordu. Bu nedenle, ana taktikleri, hızla bir dizi kale inşa etmek ve bunları araziyi "yönetmek" için kullanarak otoriteyi empoze etmekti. Ancak Çerkesler tahkimatları ele geçirip ellerinde tuttuklarında bu strateji geri tepti. 1799'da Rus general Fyodor Bursak, Batı Çerkeslerine karşı birkaç baskın düzenledi ve adamlarına, Rus İmparatorluğu'na sadık olanlar da dahil olmak üzere Çerkes köylerini yakma emri verdi. 1799 yılında Gürcistan'ın Rusya’ya ilhak olmasının ardından savaş yayıldı ve cephe genişledi. Artık Gürcistan sıkıntı oluşturmadığından oradaki tüm ordular Çerkesya'ya yönlendirildi. Rus orduları, Mart 1814'te Kuban Nehri'ni tekrar başarıyla geçtiler. Batı Çerkesleri Osmanlı İmparatorluğu'na Rus eylemlerinden şikayet eden bir heyet gönderdiler. General Bursak 1800-1811 arasında Bjeduğ, Natuhay, Şapsığ ve Abzeh köylerine saldırarak birçok esir aldı. 22 Şubat 1802'de Karakuban yakınlarında Batı Çerkesleri Karadeniz'de bir Rus gemisini ele geçirdiler ve yaktılar. Çatışma sırasında 2 Rus amiral ve 14 Kozak askeri öldürüldü, geri kalanı teslim oldu, Çerkesler tarafından affedildi ve ayrıldı. 1803'de Çerkesler Rus başkentini ele geçirmeye çalıştılar. Çerkesler ve Çeçenler ortak seferde Don Nehri'ne kadar ulaştı ancak geri dönmek zorunda kaldılar. 1807'de Anapa kalesi Ruslar tarafından yeniden ele geçirildi ve Seferbiy Zaneqo esir alındı. 1808'de bir Rus komisyonu, Rus İmparatorluğu'na karşı Çerkes direnişini sona erdirmek için Çerkeslerin anavatanlarından çıkarılması gerektiğine karar verdi. Ocak 1810'da Çerkesler, Ivanovskaya ve Stebliyevkaya'daki Kozak yerleşimlerine baskın düzenlediler ve yağmaladılar. Olginsk Kalesi'nde, kale komutanı Albay Tikhovski de dahil olmak üzere 146 Kozağı öldürdüler. Bu operasyonlar sırasında Çerkes ordusu yaklaşık 500 kayıp verdi. İkinci dönem: 1817-1856 Doğu Çerkesya'nın düşüşü 1804'te Kabardey Çerkesleri ve komşu Abazinler, Osetler ve Çeçenler askeri bir harekette birleştiler. Kislovodsk kalesini yok etmeyi amaçladılar. General Tsitsianov'un tehditlerine rağmen, güçler Kislovodsk kalesini tehdit etmeye başladı. General Glazenap komutasındaki Rus kuvvetleri Georgievsk'e geri püskürtüldü ve ardından kuşatma altına alındı, ancak saldıran Kabardey güçleri sonunda geri püskürtüldü ve misilleme olarak Kabardey köyleri yakıldı. 1805-1807 yıllarında Bulgakov’un ordusu 280’den fazla köyü yaktı. Küçük Kabardey’de 1810 yılında 300 aile kalmıştı. 1763 yılında 350.000 olan Kabardey nüfusu 1817’de 37.000 kadardı. 1817'de Rus kıdemli general Aleksey Yermolov Kafkasya'ya geldi ve Çerkeslerin teslim olmayacağına karar vererek, "korkutma"nın etkili olacağı sonucuna vardı. Rusya, Çerkes nüfusunu korkutma ve yok etme stratejilerini resmî strateji olarak onlayladı. Mayıs 1818'de, Yermolov'dan emir alan General Ivan Petrovich Delpotso komutasındaki Rus kuvvetleri tarafından Tram köyü kuşatıldı, yakıldı ve sakinleri öldürüldü:Eski tahkimat inşa etme stratejisi başarısız olduğu için Yermolov, tahkimat inşasını yavaşlattı ve öncelikle "korkutma stratejisine" odaklandı. Rus ordusu, baskınlar için orantısız bir misilleme stratejisi uygulamaya başladı: bir Çerkes'in bir Rus kalesine saldırması sonucu 10'dan fazla Çerkes köyü yakılabilirdi. Rus birlikleri, köyleri veya direniş savaşçılarının saklandığı düşünülen herhangi bir yeri yok ederek misilleme yaptı. Bu yeni "korkutma stratejisi" Çerkesleri daha da kızdırdı. Çerkes direnişinin köyler tarafından beslenmeye bağlı olduğunu anlayan Rus ordusu, aynı zamanda sistematik olarak ekinleri ve hayvanları da yok etti. Ruslar, hem çevre hem de demografik olarak araziyi değiştirermeye başladı. Ormanları temizlediler, yerli köyleri yok ettiler ve genellikle Ruslardan veya Rus yanlısı Ortodoks halklardan oluşan halkları Çerkesya'ya yerleştirmeye başladılar. Köylerin, içindeki herkes ve her şeyle birlikte tamamen yok edilmesi, Rus ordusu ve Kozak birlikleri tarafından standart bir eylem haline geldi. Bunun bir sonucu olarak, daha önce Rus yönetimini kabul eden köyler bile Ruslarla savaşmaya başladı. Eylül 1820'de Rus kuvvetleri, Doğu Çerkesya sakinlerini zorla yeniden yerleştirmeye başladı. Çatışma boyunca Rusya Karaçay-Balkarlar gibi komşu halkları Çerkeslere karşı kışkırtmaya başladı. 1822'de Kabardey'in tamamı (Doğu Çerkesya) Rus Çarının mülkü ilan edildi. Kabardeyler bir süre daha direndi, ancak gücün kırılması sonucu bir kısmı Batı Çerkeslerine yardım etmeye gitti, bir kısmı ise doğuya Kafkas İmamlığı ordusuna katıldı. Batı Çerkesya'nın işgali Gerilimin yükselmesi = Doğu Çerkesya'nın düşüşüyle beraber Rusya Batı Çerkesya'ya odaklanmaya başladı. Batı Çerkesya'da bir dizi boy hakimdi; Besleney, Abzeh, Ubıh, Şapsığ, Hatukay ve Natuhay. Rus ve Çerkes kuvvetleri, özellikle her iki taraftan süvarilerin serbestçe manevra yapabildikleri Kuban ovalarında defalarca çatıştı. Rusya Çerkesleri uluslararası toplumdan soyutlamak istiyordu, ancak Çerkesya ile ticaret engellenemedi ve hem Türkler hem de İngilizler, Çerkeslere Ruslarla savaşmak için ateşli silahlar ve cephane sağladı. İngiltere ayrıca birkaç danışman sağlarken, Osmanlılar Çerkesleri diğer ulusların desteğini çekecek bir Kutsal Savaş (Cihat) başlatmaya ikna etmeye çalışıyordu. 1808 yılında Abhazya prensi Aslan Bey Çaçba Rusya'ya karşı savaşmaya başladı. Ancak 1810'da Rus birliklerinin birkaç kesin askerî zaferinden sonra Türkiye'ye gitti. Aynı yıl 1810'da Şapsığ Çerkes soylusu olan Tığujıqo Qızbeç Rus tahkimatlarına saldırılar düzenlemeye başladı. 1821'de Şapsığ topraklarında bir Rus seferini bozguna uğrattı. 1818'de Fransız şövalye ve seyyah Edouard Taitbout de Marigny Çerkesya'ya geldi ve Ruslar ile Çerkesler arasında arabuluculuk yaparak savaşı bitirmeye çalıştı. De Marigny, Çerkeslerin ve Rusların birlikte barış içinde yaşamayı kabullenmesi gerektiğini düşünüyordu. 2 Ekim 1821'de 3.000 kişilik bir Çerkes grubu komutanlarından bağımsız olarak Rusya'nın Karadeniz hattındaki garnizonlarına saldırdılar ve Kalaus Muharebesi yaşandı. Ruslar ve Kozaklar Çerkeslere top atışı başlattı, Çerkesler tüfek ile Ruslara karşılık vermeye çalışsalar da Rus top atışına cevap veremediler. Muharebe yaşanmadan Çerkes ordusu top atışıyla öldürüldü. Kozak komutanı Ataman ve general Maksim Vlasov 1822 yılında Kuban’ı geçip 17 köyü yaktı. Bu sırada Çerkes komutan Canbolat Boletoqo, süvari kuvvetlerini Rus topraklarına götürüyordu. Nisan 1823'te Boletoqo ve kuvvetleri Rus hattına saldırdı. Ruslar geri çekildi ve 20'den fazla esiri Çerkeslere bıraktı. Aynı yılın Mayıs ayında Çerkesler, Kruglolesskoe'da büyük bir Rus kalesini yaktı. [[Dosya:Banner of the Boletoko clan which ruled the Chemguy tribe.png|sol|küçükresim|Boletoqo'nun tamgası]] 1823'te Boletoqo önderliğinde Çerkes süvarileri Rus kamplarına yöneldi. Müfrezenin yarısı, savaşmaya devam etmek için gelen Kabardeylerden oluşuyordu. Birden fazla Kozak ordusu bu müfreze tarafından mağlup edildi. Daha sonra 1823'te 30 Çerkes bölge lideri Belaya Nehri'nin arkasındaki Boletoqo köyünde toplandı. Kabardey'i Ruslardan geri almak için bir plan yapıldı. 1832'de Boletoqo bu planı uygulamaya çalıştı ama başarısız oldu. 1825 yazında Rus kuvvetleri birkaç askeri operasyon gerçekleştirdi. 18 Ağustos'ta General Velyaminov komutasındaki bir grup Rus subayı, Abzeh bölgesindeki Çerkes direnişinin yaşlı destekçilerinden Hacı Tlam'ın evini yaktı ve tüm ailesini öldürdü. 31 Ocak'ta Canbolat, Hacı Tlam'ın intikamını almak için Marevskoye kalesini yaktı. 4 Haziran 1828'de Canbolat Boletoqo, 2.000 süvarisiyle Rus topraklarına seferine başladı. Halifeye duyulan saygının bir sembolü olarak bir de Türk bayrağı taşıdılar. Ruslar, onun Kabardey'e gidip Terek ve Sunja nehirlerinde ikinci bir cephe açmayı planladığı sonucuna vardılar. Earl Paskevich, Rusya-İran savaşından dönen 2. Ulan tümenine Çerkeslerin Kabardey'e giden yolunu kesmesini emretti. Ancak Canbolat aniden yön değiştirerek Rusya'nın Kafkasya'daki yönetim merkezi olan Georgievsk kasabasına yöneldi. Bu bir intihar operasyonu gibi görünüyordu ancak Çerkesler, Marinskaya kalesinden uzakta yüksek bir tepeye yerleti ve Volzhskiy alayının sol kanadını tüm kuvvetleriyle yok ederek savaşı kazandı. Siyasi analist Sultan Hangeriy'e göre, mareşal Paskevich'in bölgeden ayrılmasının ardından Canbolat için durum değişti. Yeni başkomutan Baron Rosen, yerli Çerkeslerin Ruslara kıyasla herhangi bir hakka sahip olduğuna inanmıyordu. [[Dosya:Ubykh_banner.png|sol|küçükresim|160x160pik|İsmail Berzeg ve Gerandıqo Berzeg'in mensup olduğu Berzeg ailesinin tamgası]] 1827'den başlayarak İsmail Berzeg, Karadeniz kıyısında yaşayan Çerkeslerden oluşan bir askeri konfederasyon örgütlemeye girişti. 1839'un sonunda, Tuapse ve Gagra arasındaki nüfusu bir birlik içinde birleştirmişti. Bu bölgenin dışındaki diğer Çerkesler de, çok daha özerk olmalarına rağmen, onun otoritesini kabul ettiler. Mayıs 1828'de Rus General Emmanuel, Çerkesya'nın iç bölgelerine kadar baskın düzenleyerek birçok köyü yağmaladı. Bunun ardından Karaçay-Balkarlar General Emmanuel'e teslim oldu. Edirne antlaşması = 14 Eylül 1829’da Edirne Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmaya göre, Osmanlı İmparatorluğu Çerkesya dahil olmak üzere Kafkasya'yı Rus toprağı olarak tanıyordu. Çerkesler bu antlaşmanın Ruslar tarafından Osmanlı'yı kötülemek için uydurulduğunu düşünüyorlardı ve gerçekliğine inanmadılar. Çerkes Kabile Meclisi bir acil durum görüşmesi yaptı ve bizzat padişah ile durumu görüşmek için 200 kişilik bir delegasyon oluşturuldu. Delegasyonun başında Seferbiy Zaneqo da bulunuyordu. Delegasyonun görevi, halife ile durumu görüşmek ve desteğini almaktı. Fakat delegeler İstanbul'a vardıklarında Rus sefiri tutuklanmalarını talep etti ve delegeler Çerkesya'ya dönmek zorunda kaldı, sadece Seferbiy Zaneqo kalabildi, çünkü onun Osmanlı vatandaşlığı vardı. Antlaşmanın gerçek olduğu doğrulandıktan sonra Çerkes elçileri İngiltere, Fransa ve Osmanlı topraklarına gönderilerek antlaşmanın Çerkesler için geçersiz hükmünde olduğu bildirildi. Çerkesler padişahın otoritesini dini anlamda tanıyordu, idari anlamda tanımıyordu. Şapsığ liderlerinden birinin General N. N. Raevsky'ye verdiği yanıt şuydu: 1830'dan önce Batı Çerkesya'da her iki taraftan da sürekli saldırılar oldu ama sınırlarda bir değişiklik olmadı. Rusya Çerkeslerin bölge ile bağlantısını kesip ablukaya almıştı. 1831’de general Bergman karadan ve denizden kuşatarak Gelincik, Gagra, Ptsinda ve Bambari’yi aldı. Ancak Hawdıqo Mansur, Qerzeç Şırıhuqo ve Tığujıqo Qızbeç liderliğindeki Çerkes güçleri bu toprakları geri almayı başardılar. Bu dönemde Hırtsıjıqo Ale, kısa sürede askerî başarılarıyla ünlendi. Ğış Nuh, onu şu şekilde tarif etmişti: Natuhay boyunun yok edilişi = 1831'de Rus hükûmeti, Natuhay kabilesinin yok edilmesi planını ilk defa ortaya koydu. 1831'in sonlarında, Rus General Frolov birkaç köyü yok etti. 20 Kasım'da bir "korku harekatı" başladı. Köyler toplarla kuşatıldı ve kurşuna dizildi. Hedefler yerel evlerin yanı sıra camilerdi. Operasyon bir raporda açıklandı:Başka bir raporda General Rosen, Aralık 1831'de 381 Çerkes'i esir aldığını ayrıntılı olarak anlatıyor ve köylere ateş ederek 100 erkek ve 50 kadını öldürmekle övünüyor. Ayrıca raporunda, Midvideiv adlı bir Rus askerinin, camiyi yakmasına engel olmaya çalışan bir Çerkes'i öldürdüğünü övgü ile anlatıyor. Grigori Zass'ın operasyonları = sol|küçükresim|216x216pik|Albay Grigori Zass1833'te Albay Grigori Zass, merkezi Batalpashinsk kalesinde bulunan Kuban Askeri Hattının bir kısmının komutanlığına atandı. Çerkesleri Ruslardan ve diğer Avrupalılardan daha aşağı bir ırk olarak görüyordu. Ona göre Çerkeslerle baş etmenin tek yolu onları "vahşi hayvanlar gibi" korkutmaktı. Zass, insanları yakmak, kafa kesip kazığa geçirmek, kalabalık köyleri yerle bir etmek, kasıtlı olarak salgın hastalıklar yaymak ve toplu tecavüz dahil olmak üzere bu düşünceye dayanan yöntemler kullandı. Kopmuş Çerkes vücut parçalarından oluşan bir koleksiyona sahipti. Ağustos 1833'te Zass, Çerkes topraklarına ilk seferini yönetti. Köylerin yanı sıra birden fazla kasaba da yok edildi. Kasım ve Aralık ayları arasında Besleney bölgesine saldırdı ve Besleney'in başkenti Qanoqo köyü de dahil olmak üzere Besleney bölgesindeki çoğu yerleşim yerini yok etti. 1834-1835 yılları arasında özellikle Abzeh, Besleney ve Şapsığ bölgelerinde Çerkes nüfusunu yok etmeye devam etti. 1834'te Albay Zass, General Rosen'e Çerkesya seferini detaylandıran bir rapor gönderdi:Daha sonra bir mahalleyi nasıl yok ettiğini anlatıyor: Zass'ın ana stratejisi inisiyatifi elinde tutmak, Çerkesler arasında korku yaymak ve Çerkes nüfusunu azaltmaktı. Zass liderliğindeki alayların askeri başarıları, yüksek komuta tarafından büyük beğeni topladı. Ödül olarak altın bir silah aldı. Ekim 1836'da General Zass, Canbolat Boletoqo'ya barış yapmak istediğini bildirdi. Boletoqo, Zass'ın ikametgâhına geldi. General orada değildi ve Zass ona başka bir tarihte gelmesini söyledi. Boletoqo şartları kabul etti ve kararlaştırılan tarihte, Zass'ın Prochnyi Okop kalesindeki karargahına giderken, Kuban Nehri'nin kıyısındaki ormanda saklanan bir Rus keskin nişancı tarafından öldürüldü. [[Dosya:Zass impaling.png|küçükresim|"Rus askerleri Çerkes kafalarını kazığa geçiriyor, Grigory Zass keyifle izliyor", Nikolay İvanoviç Lorer]] Boletoqo'nun intikamını almak ve Zass'a darbe vurmak isteyen Hırtsıjıqo Ale, Zass'ın üssüne saldırarak kızını kaçırdı. 3 yıl sonra Zass'a kızını iade edeceklerini bildiren bir mektup göndererek teslim yeri ve şartları konusunda anlaştılar. Zass'ın kızının iade edilmesi için belirlenen üç yıl dolduğunda, kız Çerkes kıyafetleri giymiş ve Çerkesçeyi akıcı konuşabilir durumda babasına iade edildi. Kız, babasını Çerkeslere karşı savaşmaması için ikna etmeye çalıştı ama başarısız oldu. İki taraf da üslerine döndü. 1842'de Zass, aralarında Pavel Grabbe'nin de bulunduğu üstleriyle bir tartışma yaşadı, Kafkasya'yı sonsuza dek terk etmek zorunda kaldı ve sonunda 1848'de istifa etmek zorunda kaldı.küçükresim|272x272pik|Bell'in Çerkesya haritası Vixen krizi ve diplomatik görüşmeler = 1835 ve 1836'da İsmail Berzeg liderliğindeki Çerkes orduları, Rusya garnizonlarını zayıflatmak için çeşitli operasyonlar düzenledi. Tam bu dönemde İngiliz maceracı James Stanislaus Bell, 1836'da Çerkesya'ya geldi. Kasım 1836'da Rus askeri tugayı "Ajax", Bell'in gemisini alıkoydu. Bell'in kendisini diplomat olarak tanıttı ve canını kurtardı, ancak gemiye ve kargoya el konuldu ve Rus Karadeniz filosuna dahil edildi. sol|küçükresim|Çerkes Süvarileri, O. Barnard tarafından Bell'in 1840 yılında Bell's Journal of a Residence in Circassia'da 1837, 1838 ve 1839 yıllarında yayınlanan bir çiziminden gravür. Gemisiz kalan Bell, Çerkesya'da kaldı. Zaman kaybetmedi ve Çerkeslere askeri işlerde yardım etti. Kendisini İngiliz diplomat olarak tanıtan birisinin Çerkeslere yardım ettiği ortaya çıkınca Rusya ve İngiltere arasında bir kriz ortaya çıktı, iki ülke savaşın eşiğine geldi. 1837'de bir Çerkes delegasyonu "Rusya'ya teslim olup Çerkesya'yı terk etmeleri ve kan dökmeyi kesmeleri" için bir şans verdiklerini iletti. Buna cevap olarak General Yermolov 36 Çerkes köyünü ateşe verdi. Bunun ardından Tığujıqo Qızbeç Kuban kenarındaki Rus tahkimatlarına saldırdı. 1840'a gelindiğinde, Bell tarafından eğitilen Polonyalı asker kaçaklarının desteğiyle, Karadeniz ve Gelendzhik kordon hatlarındaki Rus tahkimatlarına birkaç saldırı düzenlendi. Çerkesler top kullanmak gibi Bell tarafından kendilerine öğretilen askeri taktikleri daha sonraki savaşlarda kullandılar. Temmuz 1838'de Rus General Rayevski'nin karargahı, "tüm yasadışı askeri tahkimat inşaatlarına son verilmesini ve Çerkes topraklarına Rus tecavüzünün durdurulmasını talep eden" bir Çerkes delegasyonu tarafından ziyaret edildi. Bu heyetin başkanı İsmail Berzeg'di. Rus general, İngiliz maceraperestlerin ve danışmanların Çerkesya'daki varlığından rahatsız olduğunu belirtti ve şunu söyledi:Olay yerine tanık olan bir Rus subayı olan Lorer, daha sonra anılarında İsmail Berzeg'in şu cevabı verdiğini yazar:1838 yazında Çerkesya'nın tüm bölgelerinden 1250 kişi bir dilekçe imzaladı ve İngiltere Kraliçesi ile İngiliz hükûmetine bir dilekçe gönderdi. 1841'de Soçi'de Çerkesler ve Ruslar arasında yine diplomatik görüşmeler gerçekleşti, ancak sonuç alınamadı. Deniz ve kıyı savaşları = Ruslar uzun süredir Çerkesya'nın Karadeniz kıyısına çıkarma yapıp tahkimatlar inşa ediyorlardı. Mayıs 1834'te Çerkesler cevap olarak Rus kalesi Bombory yakınlarına sürpriz bir deniz çıkarması başlattılar ve böylece savaş denize taşındı. Deniz savaşı ancak bu çıkarmadan sonra savaşın büyük bir parçası oldu; bu çıkarmadan önce, Çerkes ve Rus devriyeleri denizde karşılaştıklarında küçük deniz çatışmaları meydana geliyordu. Ekim 1836'da Rus savaş gemisi "Nartsiss" 7 Çerkes kadırgası tarafından saldırıya uğradı. Bu karşılaşmanın ayrıntılarının çoğu, raporunda "Çerkesler organize bir şekilde savaştı, şiddetli çarpışma sonucu son anda kurtulduk" diye yazan geminin kaptanı Varnitskiy'den gelmekte. küçükresim|273x273pik|Tığujıqo Qızbeç Ruslar Karadeniz kıyısına daha fazla çıkarma yaparak tahkimatlarını güçlendirmeye başladılar ve kontrol elde ederek büyük bir ordu topladılar. 1834 yılında Tığujıqo Qızbeç 700 askeriyle (bazı kaynaklara göre 1.700) 14.000 kişilik Rus ordusunu tuzağa düşürerek yok etti. Aynı yılda 1.200 askeriyle 6.000 kişilik bir Rus ordusunu daha tuzağa düşürerek yok etti. Ardından Maryanskaya, Georgie, Afepskaya ve Apenskaya dahil olmak üzere birçok Rus garnizonunu yok etti. 1837 yılında Nikolayev kalesini ele geçirdi. Şubat 1838'de 4 Çerkes kadırgası ile bir Rus gemisi arasında şiddetli bir çarpışma oldu. 13 Nisan 1838'de Soçi Nehri'nin ağzında bir savaş gerçekleşti ve 12 Mayıs 1838'de Ruslar bir deniz istilasıyla Tuapse'ye çıkarma yaptı. Tuapse'de Rus çıkarması sabah 10:00'da başladı ve savaş Rusların ağır kayıplar vermesiyle öğleden sonra 5:00'e kadar sürdü.bağlantı=https://en.wikipedia.org/wiki/File:Subashi_desant.jpg|sol|küçükresim|Rus gemilerinin Subashi'ye çıkışı1839'da Rus kuvvetleri Subashi'ye çıktı ve bir kale inşa etmeye başladı. Çerkesler onları yok etmeye çalıştı ama Rus donanmasının top ateşiyle geri püskürtüldüler. 1000 kadar Çerkes askeri Rus mevzilerine taarruz etti, ancak Rusların askeri yığınak yapmasını engelleyemediler. Ardından Hacı İsmail Berzeg ve Copua İsmail ordularını birleştirip benzer saldırılar yaptılar. Bu saldırı modeli birkaç yıl boyunca devam etti. Qerzeç Şırıhuqo, bu dönemde Çerkes ordularının reformunda ve liderliğinde büyük rol oynadı. 1839'da Çerkesler, Anapa kalesi yakınlarındaki Çerkes yerleşimi Bığurqal'ı yeni başkentleri olarak ilan ettiler. Hawdıqo Mansur, Çerkes Konfederasyonunun yeni lideri ilan edildi. 1840 yılında Hawdıqo Mansur bir konuşma yaptı. Aynı yıl İsmail Berzeg, Hawdıqo Mansur, Ayteç Boletoqo ve Jambolet Hatoşoqo kıyıdaki Rus tahkimatlarına saldırdılar ve Rusların iç bölgelere girmelerini önlediler. 1840'da Tığujıqo Qızbeç; Waya, Tuapse ve Şaps garnizonlarını ele geçirdi. Çerkesler Karadeniz'deki Rus tahkimatlarına Hawdıqo Mansur, Qerzeç Şırıhuqo, Tığujıqo Qızbeç ve İsmail Berzeg liderliğinde saldırmaya başladılar. Lazarevski Kuşatması 7 Şubat 1840 gecesi gerçekleşti. 3 saatlik bir savaşın ardından kale Çerkesler tarafından alındı. Çerkesler daha sonra 11.000 kişilik bir orduyla iki küçük kaleyi daha ele geçirdiler. Şubat-Mart aylarında Mihaylovski Kuşatması ve Velyaminovski Kuşatması gerçekleşti. Çerkesler Adler, Golovinskoe ve Navaginskoe tahkimatlarını da işgal etmek için girişimlerde bulundu. Doğu Kafkasya'daki Çeçen ve Dağıstan isyancıları da bu dönemde Çerkes zaferlerinden ilham aldılar ve İmam Şamil'in faaliyetleri çıtayı daha yüksek bir seviyeye çıkardı. Tığujıqo Qızbeç ise, 29 Şubat 1840'ta aldığı yaralardan öldü. O sırada altı farklı ölümcül yarası vardı. 1840'da Gerandıqo Berzeg 2000 kişilik süvari ordusuyla, Abhazya’daki Rus ordusuna karşı savaştı ve Athara ve Gagra tahkimatlarını Ruslardan geri aldı. Ardından 1841'de Sadz bölgesini geri aldı. Ekim 1842'de Hamış'da 18.000 kişilik Rus süvarisi, 5.000 kişilik Çerkes ordusu tarafından saldırıya uğradı. Şaşkın ve hazırlıksız yakalanan Rus süvarileri cevap veremedi ve 3.500 Rus askeri öldürüldü. Kalan Rus kuvvetleri, kıyıdaki Rus gemilerine ve Scotcha kalesine çekildi. Naibler döneminin başlangıcı = Çeçenya ve Dağıstan'ın lideri İmam Şamil, Çerkesya'yı İslam çatısı altında birleştirmek istiyordu ve bu görev için üç Sufi naibi gönderdi. İlk Naib, Mayıs 1842'de Çerkesya'ya ulaşan Hacı-Muhammed'di (1842–1844). Ekim ayına kadar Şapsığlar ve bazı Natuhaylar tarafından lider olarak kabul edildi. Sonraki Şubat ayında güneye Ubıh ülkesine taşındı ama sonunda bir iç savaş başlattı ve geri çekildi. 1844 baharında Ruslara yenildi, dağlara çekildi ve Mayıs ayında orada öldü. İkinci naib, Şubat 1845'te Abzehler arasına gelen Süleyman Efendi'ydi (1845). Süleyman Çerkesya'yı umursamıyordu, amacı bir Çerkes kuvveti toplamak ve onu Çeçenya'ya geri götürmekti. Asker toplamakta iki kez başarısız olduktan sonra, Rusya'ya teslim oldu ve para karşılığında önemli bilgiler verdi. Üçüncü Naib Muhammed Emin = sol|küçükresim|199x199px|Muhammed Emin hükümeti tarafından kullanılan "Çerkes İslam bayrağı" 1848'de Rus-Çerkes Savaşı'nın genel gidişatını önemli ölçüde etkileyen bir olay gerçekleşti. Abzeh bölgesinden Çerkesler, İmam Şamil ile temasa geçtiler ve önceki ikisinden farklı olarak uygun bir Naib'in kendilerine katılmasını istediler. İmam Şamil, en iyi adamlardından olan Muhammed Emin'i göndermeyi kabul etti. Diğer iki naibin aksine, Muhammed Emin liderlik yeteneğine ve derin dini eğitime sahipti. Savaşçı bir alimin geldiğini öğrenen binlerce aile, onun yönetimini kabul etmek için Abzeh bölgesine taşındı. Naib'in mutlak yönetimi neredeyse tüm Çerkesler tarafından kabul edildi. 1849 baharında Abzeh, Mahoş, Yecerıkuay ve Çemguylar Naib'e bağlılıklarını ilan ettiler; Ubın Nehri kıyısındaki Şapsığlar da ona bir ittifakla destek sözü verdiler. Kalan küçük aşiretler ona direnecek güce sahip değildi ve onun emirlerine uymak zorundaydılar. Muhammed Emin, mutlak otoritenin bir gereklilik olduğuna inanıyordu. Kutsal değerlere dayalı yeni bir düzen olan "Nizam"ı yarattı. Bölgedeki 15 ile 60 yaşları arasındaki her Çerkes'i topladı ve gerçekten Müslüman olduklarını doğrulamak için şehadetlerini tekrar etmelerini istedi. Daha sonra mahkemeler kurdu, camiler, okullar inşa etti, kanunlar koydu ve sürekli bir ordu kurdu. Naib'in yönetimi demir yumruğa dayanıyordu ve yasaları çiğneyenlere acımasız cezalar vermekten çekinmedi. küçükresim|Naib Muhammed Emin Naib, kısa sürede Çerkesya'da devrimler gerçekleştirmeyi başardı. Daha önce Dağıstan'da kullanılan Murtaziq birliklerini Çerkesya'ya getirdi. Ele geçirilen düşman askerleri uzun süre hapsedilip ikna edildikten sonra şehadet getirerek Muhammed Emin'in ordusuna alınıyordu. Muhammed Emin liderliğinde Çerkesler, 1849 yılı boyunca Rus mevzilerine 101 saldırı düzenledi. Ruslar da Çerkeslere karşı daha sert misillemede bulundular. Muhammed Emin'in sert yönetiminin sonucunda muhalefet oluşmaya başladı. Nüfusun önemli bir kısmı, özellikle de son zamanlarda boyun eğenler, Naib'in emirlerini görmezden gelmeye başlayarak, Çerkesya'nın idari sisteminin çökmesine neden oldu. Naib, kendisine itaat etmeyenlere idam ve taşlama gibi sert cezalar vermeye başladı ve bu gerilimi daha da artırdı. Muhalefet liderlerinin önderliğindeki halk, hükûmet binalarını ateşe verdi ve Naib'in kişisel ordusunu bölgeden kovdu. Emin, Unbi (Umpa) Dağlarında Ruslara yenilince eski gücünü ve prestijini tamamen kaybetti. 16 Temmuz 1851'de Şapsığ bölgesi, Emin yanlısı olan tüm din adamlarını yönetimden uzaklaştırma kararı aldı. Kırım Savaşı başladıktan ve Osmanlılar Ruslara karşı savaşa katıldıktan sonra, Muhammed Emin bundan yararlanarak egemenliğini yeniden kurdu. 9 Ekim 1853'te Osmanlı padişahı, İmam Şamil'e bir mektup göndererek Rusya'ya kutsal savaş ilan etmesini önerdi. Muhammed Emin, bu kutsal savaşın Çerkes kısmına önderlik etmeyi görev edindi ve Rusya'ya karşı seferberliğe başladı. Daha fazla asker almaya başladı. 1857'de muhalefet liderleri, Emin'i iktidardan indirmeyi başardı. Kargaşadan yararlanan Rus ordusu Abzeh bölgesine girerek Abzeh köylerini dağıttı. Paris antlaşması = küçükresim|188x188pik|Edward Villiers 1856 Paris Antlaşması'nda İngiliz temsilcisi Clarendon Kontu Edward Villiers Çerkesya'nın bağımsız bir devlet olarak kalması konusunda ısrar ettiyse de Fransız ve Rus temsilciler Çerkes topraklarını Rusya'ya vermek istediler. Villiers daha sonra anlaşmaya Rusya'nın Çerkesya'da tahkimatlar inşa edemeyeceğini eklemeye çalıştı. Ancak bu, Fransız temsilcisi tarafından yine engellendi. Nihai antlaşma ile Çerkesler, Rusya'nın Çerkeslere başka yerlerdeki Rus vatandaşlarıyla aynı hakları verme zorunluluğu olmaksızın antlaşma ile de jure Rus egemenliği altına alındı. Çerkesler bu anlaşmaya şiddetle karşı çıktılar. Üçüncü dönem: 1856-1864 Son direnişler sol|küçükresim|159x159pik|Çerkesya için savaşan Polonyalı gönüllülerin lideri Teofil Lapinski 1854 yılında Gerandıqo Berzeg komutasındaki Çerkes kuvvetleri, Rus ordusunun ele geçirdiği bölgeleri ve tahkimatları geri almak için yola çıktı ve kısmen başarılı oldu. 1857'de Abın'da toplanan Çerkes meclisinde "teslim olup ölmektense Ruslara karşı savaşa devam edip ölmek" kararlaştırıldı. 1857’de Gerandıqo Berzeg komutasındaki Ubıhlar ve İsmail Zayuş komutasındaki Çerkes-Abhazlar deniz kıyısındaki Rus ordularını yenilgiye uğrattılar. Şubat 1857'de Teofil Lapinski komutasındaki Polonyalı gönüllüler Çerkesya için savaşmak üzere Kafkasya'ya geldi.küçükresim|241x241pik|Dimitri Milyutin Aynı yıl 1857'de, Dimitri Milyutin Çerkes halkının yok edilmesi gerektiğini savunduğu belgeyi yayınladı. Milyutin'e göre, mesele Çerkes topraklarını boşaltmak değil, Çerkeslere son vermek olmalıydı. Çar II. Aleksandr öneriyi kabul etti ve Milyutin savaş bakanı olarak terfi edildi. Buna ek olarak Rostislav Fadeyev öneriyi destekleyerek, "Çerkesleri evcilleştirmek mümkün değil, yarısını tamamen yok edersek, diğer yarısı silahlarını bırakacaktır." fikrini ortaya koydu. 1858’de Şeyh Şamil ele geçirildikten sonra, Petersburg’da yeni bir savaş stratejisi geliştirildi. 1859 Ocak ayında general Loris-Melikov komutasındaki Rus ordusu Abhazya’ya girdi. 1859 yılında, Ruslar Osmanlı hükûmeti ile detayları görüşmeye başladılar. Ruslar Kafkasya'da Çerkes varlığını yok etmek istiyordu, Osmanlılar ise Balkanlardaki isyanlara karşı bir güç olarak Müslüman nüfusa ihtiyaç duyuyorlardı. Böylece 1860 yılında iki taraf 50.000 Çerkesin sürgün edilmesinde karar kıldı, ancak Ruslar bu rakama sadık kalmayacaklardı. 1860'a gelindiğinde Rusların Çerkesya'da yetmiş bin askeri vardı. 1860 yılında Psıhu kıyısında general Garganov komutasında büyük bir Kozak ve Rus ordusu Ubıh-Abhaz ordusu ile savaşmaya başladı. Ubıh ve Abhazlar büyük bir direnişle karşılık verdiler ama buna rağmen sayıca üstün olan Rus ordusu savaşı kazandı. Bu dönemde Rus siyasetçi Viktor Koçubey, bölgeyi ziyaret eden Amerikanlara şöyle demişti: Çerkes meclisi küçükresim|245x245pik|Meclis Başkanı Gerandıqo Berzeg Çerkes ileri gelenleri ve askerî liderleri arasındaki bir toplantıda geleneksel meclis toplantılarını terk edip tam anlamıyla modern bir meclis kurulması gerektiği kararı alındı ve 13 Haziran 1861 tarihinde Çerkes Meclisi kuruldu. Meclisin merkezi olarak günümüzde Soçi olarak bilinen Şaçe bölgesi seçildi. Meclis başkanı ve Çerkesya başkanı olarak Gerandıqo Berzeg seçildi. Tüm Çerkesya'nın ortak hükûmeti bu meclis idi. Uluslararası camiada farkındalığı arttırma çabasıyla, meclis resmi olarak bağımsız Çerkesya devletini dünyaya ilan etti ve derhal Çerkes ulusunun tanınmasının yanı sıra savunma operasyonlarını finanse etmek için silah ve malzeme desteği sağlama çabalarını iki katına çıkarmaya çalıştı. Komutanlar taktikleri tartıştılar, ittifaklar planladılar ve son direnişe hazırlanmak için çaba sarf ettiler. Meclis, Ağustos 1861'de İngiltere'nin Sohum'daki (Abhazya) konsolosluğuna Çerkeslerin politik durumunu ve isteklerini açıklayan bir deklerasyon sundu. Meclis hükûmeti, Eylül 1861'de Rus Çarı II. Aleksandr ile barışı tesis etmek için görüştü. Ancak Çarlık hükûmeti mutlak kontrol sağlamak için Çerkesleri anavatanlarından çıkarmaya çalıştığından, Çerkesya'nın ilhakı Rusya'nın emelleri için yeterli değildi. Çar, babası I. Nikolay'ın politikasını tutarlı bir şekilde sürdürdü ve Çerkes barış önerilerini reddetti. Rus Çarı, Çerkeslerin ya Osmanlı topraklarına ya da Sibirya'ya sürgün edileceğini ilan etti. Ayrılmayı reddedenlerin kaderi ise Rus generallerin insafına bırakılmıştı, ki çoğu durumda generaller nüfusu katletmeyi tercih ediyordu. Çerkes temsilcilere karar vermeleri için bir ay süre verdi. sol|küçükresim|Mecliste alınan karara göre Çerkesya'nın vilayetleri Meclis bir toplantı yaptı ve Rus taleplerinin reddine karar verdi. Meclis, katledilmekte olduklarını ve yakında sürgüne gönderileceklerini ileri sürerek her iki ülkeden de destek almak için hızla Osmanlı İmparatorluğu ve Birleşik Krallık'a heyetler gönderdi. İngiliz delegeleri, bağımsız bir Çerkesya'nın tanınmasının yanı sıra, tutarlı bir devlette birleşirlerse Paris'ten olası tanınma sözü verdiler. Osmanlı'da ise Çerkes işleriyle ilgili özel bir komite oluşturuldu ve yerel Müslüman halktan bağışlar alındı. Meclis binası Temmuz 1862'de bir çıkartma birliği tarafından yakıldı. Bundan sonra Meclis toplantıları, Meclis Başkanı Gerandıqo Berzeg'in memleketi olan Mutıxwa (şimdiki ‘Plastunki’) bölgesinde yapılmaya başlandı. "Çerkesleri Çerkesya'dan uzaklaştırma" fikri resmi olarak 10 Mayıs 1862 tarihinde çar tarafından onaylandı. Çar II. Aleksandr'ın verdiği emir Çerkesleri katletmek yerine sürgün etmek olmasına rağmen, Rus komutanlar bunun yerine Çerkes nüfusunun büyük bir kısmının katledilmesi fikrini tercih ettiler. Rus askeri Ivan Drozdov'un anılarına göre, Rus ordusu çoğunlukla Çerkeslerin yaşadığı bölgeleri ayrım gözetmeksizin yok etmeyi tercih etti. Eylül 1862'de bir Çerkes köyüne saldırdıktan ve bazı sakinlerinin ormana kaçtığını gördükten sonra General Yevdokimov ormanı altı saat boyunca bombaladı, ardından hayatta kalan kimsenin kalmadığından emin olmak için ormanı ateşe verdi. Drozdov, Çerkeslerin ailelerinin ve köylerinin geri kalanının kaçmasına izin vermek için kendilerini toplara feda etmeye yemin ettiklerine kulak misafiri olduğunu bildirdi. Lev Tolstoy'un bildirdiğine göre Rus askerleri gece Çerkes köylerine dalıyorlardı. 1862'de Çerkesler, davalarını savunmak için Britanya'daki büyük şehirlere bir liderler heyeti göndererek Londra, Manchester, Edinburgh ve Dundee gibi büyük İngiliz ve İskoç şehirlerini ziyaret ettiler. Ziyaretler başta İskoçlar olmak üzere Britanyalılar tarafından destekle karşılandı. Politikacılar ve gazeteler "Çerkes davasını" ele almaya ve "Çerkesya'yı katliamdan kurtarmak için" müdahale çağrısında bulunmaya başladılar ve bir noktada Parlamento, Rusya ile savaşmaya ve mücadele eden Çerkesya üzerinde bir manda kurmaya girişmeye yaklaştı.Ancak sonunda, bu tür girişimler İngiliz hükûmet politikasını değiştirmede başarısız oldu. Londra'nın eylemsizliğine kızan birçok kişi tarafından organize edilen Çerkes Yardım Komitesi, Çerkes yetimler için şilte, battaniye, yastık, yün ve giysi temini için 2.067 £ toplamayı başardı. Ancak Komite daha sonra Rus düşmanlığı ile suçlandı ve kapatıldı. 1863 sonbaharından itibaren başlatılan operasyonla Çerkes köyleri ve erzakları yakılıyor ve bu süreç General Yevdokimov'un bölge sakinlerinin tamamının öldüğüne ikna olana kadar devam ediyordu. Güneydoğuda Çerkesler, Rus askeri ilerlemelerine karşı son direnişlerini sürdürmeye hazırlandılar. Teslim olmayı reddetmesiyle, Çerkes aşiretleri Rus ordusu tarafından birer birer hedef alındı. Dilekçe = 9 Nisan 1864'te Çerkesler tarafından "Çerkes Liderlerden Majesteleri Kraliçe Victoria'ya Dilekçe" imzalandı: Qbaade muharebesi 21 Mayıs 1864'de 20.000 kişilik Çerkes ordusu ile 100.000 kişilik bir Rus ordusu arasında Qbaade Muharebesi gerçekleşti. Rus kuvvetleri dört taraftan ilerledi. Çerkes güçleri hattı kırmaya çalıştı, ancak birçoğu cepheye ulaşmayı başaramadan Rus topçuları ve piyadeleri tarafından vuruldu. Kalan savaşçılar militan olarak savaşmaya devam ettiler ve kısa sürede yenildiler. Rus ordusu zaferi kutlamaya başladı ve bir askeri-dini geçit töreni düzenlendi, 100 Çerkes savaşçı otorite kurmak için halka açık bir infazda kolları ve bacakları kesilerek idam edildi. Muharebenin yaşandığı yerin günümüzdeki ismi "Krasnaya Polyana", yani kızıl çayır, adını tepeden nehre akan Çerkes kanından alır. Qbaade muharebesinin ardından Çerkes sürgünü hız kazanmış oldu. [[Dosya:Рубо. Конец Кавказской войны.jpg|küçükresim|Savaşın sonunun Mihail Nikolayeviç tarafından duyurulması]] 1864'teki yenilginin ardından, Berzeg savaşı bitirmek ile direnmeye devam etmek arasında kaldı. Konuyu tartışmak için İslam alimlerine danıştı ve hatta Abhazya prensi Mihail Çaçba ile görüştü. O yokken 3 bin kişilik ordusu Rus ordusunun saldırısına uğradı ve tamamen yok edildi. Bundan sonra başta direnmeye devam etme kararı alsa da, yeterince asker toplayamayan Berzeg 24 Mart 1864'te Berzeg, Çerkeslerin askeri faaliyetlerini durduracağını ilan etti ve Osmanlı topraklarına sürgüne gönderildi. Sürgüne gitmeden önce son bir konuşma yaptı: Berzeg, Osmanlı topraklarına geldikten sonra Osmanlı Padişahı Abdülaziz tarafından bizzat davet edildi ve ödüllendirildi. Kendisine İstanbul'da bir asilzade evi teklif edildi, fakat o bu teklifi reddederek Manyas'ta küçük bir köye taşındı. Dağlarda yaşayan bazı Çerkes aşiretleri, özellikle de Hak'uçlar, direnişlerini 1870'li yıllara kadar sürdürdüler. Mihail Nikolayeviç ise askerlerini böyle tebrik etmişti: Bölgede bulunan Britanyalı diplomat Sir Pelgrave durumu "yok olmalarını izlemek üzücü, tek suçları Rus olmamaktı" şeklinde yorumlamıştı. Savaştan sonra Sürgün 1861'den 1864'e kadar sürgünleri gerçekleştirme sorumluluğu Yevdokimov'a verildi. Yevdokimov'un birlikleri, Çerkes köylerini yok ettikten sonra, kalan Çerkesleri kıyıya kaçmaya zorladı. Kıyıya sürülen Çerkesler burada Osmanlı İmparatorluğu'na gönderilmeyi beklediler. Yevdokimov'un tehcir operasyonları sırasında ölen Çerkeslerin sayısı kesin olarak bilinmemekle birlikte modern tahminler en az 625.000 ile başlamaktadır. Bazıları, ayrılmayı beklerken kalabalıklar arasında salgın hastalıklardan öldü. Diğerleri, yoldaki gemiler fırtınalar sırasında battığında veya kâr odaklı nakliyecilerin kârı en üst düzeye çıkarmak için gemilerini aşırı yüklediği durumlar nedeniyle öldü. Olaylara şahit olan Rus tarihçi Adolf Berge durumu böyle açıklamıştı:Ivan Drozdov şunları kaydeti: Başlangıçta, 17 Mayıs 1863'te Çar II. Aleksandr, göç etmeyi "seçenlerin" kendi yollarının bedelini ödemesi gerektiğine karar verdi. Yolculuk masraflarını karşılamak için Çerkesler bazen sığırlarını, eşyalarını ve hatta kendilerini köle olarak satmaya zorlandılar. Çerkesler tipik olarak, kiralanmamış gemileri kullanarak ayrılmaya zorlandılar, böylece kendilerini bu tür gemilerin kaptanları tarafından suiistimallere maruz bıraktılar. Bazı durumlarda 1.800 kadar Çerkes hayvan ve ev eşyalarıyla birlikte tek bir gemiye tıkıştırıldı. Çoğu durumda, bu tür gemiler battı. Eğer gemiler batmadıysa, bu tür kalabalık ortamlar hastalıkların yayılmasına ve susuzluğa müsait hale geliyor ve gidecekleri yere vardıklarında sadece yolcularının cesetlerini barındırıyordu. Bu tür gemiler, gözlemciler tarafından "yüzen mezarlıklar" olarak anılıyordu. Kötü niyetli kaptanların elindeki suistimaller de bildirildi. Bir vakada, Kıbrıs'a giden bir gemi, parçalanmış ve başları kesilmiş cesetlerle bulundu ve mültecilerin hala canlıyken bağlanıp denize atılmalarına ilişkin dedikoduları doğruladı. Bu gemide yolcuların sadece üçte biri hayatta kalabilmişti. Başka bir Rus gözlemci olan Olshevsky, durumdan en çok Yevdokimov komutasındaki Rus komutanlığını sorumlu tuttu: Şartlara rağmen Yevdokimov komutasındaki Rus kuvvetleri Çerkesleri kıyıya sürmeye devam etti. Ocak ayında Yevdokimov Ubıh köylerini yok etti ve Ubıhlara kıyıya gitmekten veya kışın donmaktan başka çare bırakmadı. Mart ayında Çerkeslerin Tuapse limanındaki mülteci kalabalığı yirmi bine yaklaştı. Çerkes kıyılarını terk edenlerin sadece bir kısmı Osmanlı limanlarına ulaşabildi. Osmanlı kıyılarına ulaşmayı başaran kesimden çok daha fazlası kısa süre sonra orada hastalıklardan öldü. Bir İngiliz görgü tanığı olan Laurence Oliphant şunları yazdı:1864'te Bâb-ı Âli, kıyılarında meydana gelen insani felaket nedeniyle Rus hükûmetinden tehcirleri durdurmasını defalarca istedi. Osmanlı talepleri defalarca reddedildi. Rusya, tehcir edilenlerin hayatta kalmasının öncelik olmadığını açıkça ortaya koyduğunda, Osmanlı ve İngiliz gemileri Çerkesleri taşımak için geldi. 25 Haziran 1861'de Çar II. Aleksandr, "Kuzey Kafkasya Yerleşimi" başlıklı bir imparatorluk fermanı imzaladı: Osmanlı'ya gönderilen Çerkesler, Balkanlar, Anadolu ve Arabistan başta olmak üzere imparatorluğun her bölgesine yerleştirildi. Notlar Kaynakça Ek kaynaklar Goble, Paul. 2005. Circassians demand Russian apology for 19th century genocide. Radio Free Europe / Radio Liberty, 15 July 2005, 8(23). Karpat, Kemal H. 1985. Ottoman Population, 1830-1914: Demographic and Social Characteristics. Madison, Wis.: University of Wisconsin Press. Levene, Mark. 2005. Genocide in the Age of the Nation State. London; New York: I. B. Tauris. King, Charles. 2008. The Ghost of Freedom: A History of the Caucasus. Oxford Univ. Press. Mackie, J[ohn] Milton. 1856. Life of Schamyl: and narrative of the Circassian War of independence against Russia. McCarthy, Justin. 1995. Death and Exile: The Ethnic Cleansing of Ottoman Muslims, 1821-1922. Princeton, NJ: Darwin. Chapter 2: Eastern Anatolia and the Caucasus. Neumann, Karl Friedrich. 1840. Russland und die Tscherkessen. Stuttgart und Tübingen: J. G. Cotta. In PDF through Google Books Shenfield, Stephen D. 1999. The Circassians: a forgotten genocide?. In Levene, Mark and Penny Roberts, eds., The massacre in history. Oxford and New York: Berghahn Books. Series: War and Genocide; 1. 149-162. Unrepresented Nations and People Organisation (UNPO). 2004. The Circassian Genocide, 2004-12-14. Ibid. 2006. Circassia: Adygs Ask European Parliament to Recognize Genocide, 2006-10-16. Journal of a residence in Circassia during the years 1837, 1838, and 1839 – Bell, James Stanislaus (English) The Annual Register. 1836. United Kingdom Butkov, P. G. 1869. Materials for New History of the Caucasus 1722-1803. Jaimoukha, A., The Circassians: A Handbook, London: RoutledgeCurzon; New York; Routledge and Palgrave, 2001. Khodarkovsky, Michael. 2002. Russia's Steppe Frontier: The Making of a Colonial Empire, 1500-1800. Bloomington: Indiana University Press. Series: Indiana-Michigan series in Russian and East European studies. Leitzinger, Antero. 2000. The Circassian Genocide. In The Eurasian Politician, 2000 October 2000, Issue 2. Richmond, Walter. The Circassian Genocide, Rutgers University Press, 2013. Shapi Kaziev. Kaziev, Shapi. Imam Shamil. "Molodaya Gvardiya" publishers. Moscow, 2001, 2003, 2006, 2010 Анапа // [Алжирские экспедиции — Аракчеев, граф, Алексей Андреевич]. — СПб. ; [М.] : Tip. т-va И. Д. Сытина, 1911. — С. 417—419. - (Военная энциклопедия: [в 18 т.] / под ред. В.Ф. Новицкого ... [и др.] ; 1911—1915, t. 2). Бантыш-Каменский Д. Hayır. 39-й генерал-фельдмаршал граф Иван Васильевич Гудович // Биографии российских генералиссимусов и генерал-фельдмаршал ов. В 4 hafta. 1840 yılında yeniden yazıldı. — Пушкино: Культура, 1991. Викторов А. «Анапа-Тахтамыш-Анапа» // Независимое военное обозрение, No 24, 2001. Дубровин N. F. История войны ve владычества русских на Kavkazе: 6 saatte. — СПб.: Tip. İ. Hayır. Скороходова, 1886. — T. 2. — 318 с. Лубченков Ю. Иван Васильевич Гудович / Кавалеры ордена Святого Георгия. — M., 1993. Веселовский N. İ. Çok iyi. 1791 // Военно-исторический очерк Анапы. - Пг., 1914. Bu Потто В. A. Граф Гудович (Падение Анапы) // Кавказская война в отдельных очерках, эпизодах, легендах и биографиях: в 5 томах. — 2-e tarih. — СПб.: Tip. E. Евдокимова, 1887. — T. 1: Ермолова'ya doğru yola çıktım. — 738 с. Энциклопедия военных ve морских наук: в 8 томах / Под ред. Г. A. Leera. — СПб.: Tip. В. Безобразова ve К°, 1883. — Т. 1: Аахенский конгресс — Бюрней. — Ç. 151. Henze, Paul B. 1992. "Circassian resistance to Russia." In Marie Bennigsen Broxup, ed., The North Caucasus Barrier: The Russian Advance Towards The Muslim World. London: C Hurst & Co, 266 pp. (Also New York: St. Martin's Press, 252 pp.) Part of it can be found here. Retrieved 11 March 2007. Tsutsiev, Arthur, Atlas of the Ethno-Political History of the Caucasus, 2014 Sergei R. Grinevetsky، Igor S. Zonn، Sergei S. Zhiltsov، Aleksey N. Kosarev، Andrey G. Kostianoy (2014), The Black Sea Encyclopedia. M. Sadık Bilge (2005), Osmanlı Devleti ve Kafkasya: Osmanlı varlığı döneminde Kafkasya'nın siyasî-askerî tarihi ve idarî taksimâtı, 1454-1829. Kategori:18. yüzyılda çatışmalar Kategori:19. yüzyılda çatışmalar Kategori:Kafkas Savaşı Kategori:Rusya'nın savaşları
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri