Şarkıların çoğunlukla acımasızlara yazıldığını fark etmek can sıkıcı bir gerçekliktir. Türkçe veya yabancı dildeki birçok şarkının terk edenlere, aşık olana sırtını dönenlere, mağarada yalnız bırakanlara hitap ettiğini görebilirsiniz. Bu gerçeği bir süre düşününce belki de "evet, öyle işte" diyebilirsiniz. İnsanlar dışarıda, insanları seveni, onlara değer vereni sevdiğini söyler ama gerçek asla bu kadar pembe değildir. Şarkılar her yerde. Arabeskten popa, rock'tan blues'a, hepsi ayrılanlara, sevmeyenlere yazılmıştır. Müzikte olduğu gibi edebiyatta da durum farklı değil. Nadir de olsa bir şarkının ya da bir şiirin "sen beni sevdikçe ben de seni seviyorum" şeklinde yazıldığını görmek pek mümkün değil. Sevmenin genellikle eziklik olarak algılandığı da ortadadır. Son zamanlarda ilişkilerle ilgili olmayan, sevgiyi konu etmeyen grupları dinlemeyi tercih ediyorum. Eğer mümkünse, hiç anlamadığım dillerdeki şarkıları daha çok tercih ediyorum. "Sen de mi?" dememek için çevirisine bile bakmıyorum. Bu düzen değişmeyecek gibi görünüyor. İnsanların genelde sevgi anlayışı, zorlayandan, terk edenden ibarettir. Ne yazık ki kardeşim, kavuşmadınız ve aşka dönüşmedi, işte böyle.