Seher, Selahattin Demirtaş'ın yazdığı öykü kitabıdır. Dipnot Yayınları tarafından 16 Eylül 2017 tarihinde basılan ve 144 sayfadan oluşan kitapta 12 öykü bulunmaktadır. Eserde temizlikçi bir kadın, bir delikanlı, bir otobüs şoförü, beyaz yakalı bir kadın gibi kahramanların hikâyeleri yer almaktadır. Üç günde baskısı tükenen ve ikinci baskısı yapılan kitabın iç kapağının her baskıda farklı bir renk olması planlandı. İlk baskıda bordo renkle yayınlanan iç kapak için ikinci baskıda mor renk tercih edildi. Kitap kapağı ve iç resimleri Demirtaş'ın kızkardeşi Bahar Demirtaş ve Siya Gürbüz tarafından hazırlandı. Tutuklandığı 4 Kasım 2016’dan itibaren Edirne F Tipi Cezaevi'nde bulunan ve hakkında açıldığı bilinen toplam 21 dava olan Demirtaş'ın ilk kitabı olan Seher, cezaevinde yazdığı öykülerden oluşmaktadır. Yazar kitabını 'Katledilen ve şiddet mağduru bütün kadınlara...' ithaf etmektedir. Kitap 20 günde 8 baskı yaparak 100.000 adede ulaşmıştır. Kitap 4 ay gibi kısa bir sürede yaklaşık 200.000 baskı adedine ulaşmıştı. 4 dile çevrilmiştir, aynı zamanda 6 dile çevrilmektedir. Eser, ABD’de ülkenin en büyük yayınevlerinden biri olan Hogart Press; Almanya ve İngiltere için ise dünyanın en büyük yayıncılarından biri olan Penguin Books; İtalya’da Feltrinelli; Yunanistan’da Patakis ve Hollanda’da AW Bruna gibi prestijli yayınevleri tarafından yayımlanmıştır. İçerik İçimizdeki Erkek (13) Seher (21) Temizlikçi Nazo (35) Bildiğiniz Gibi Değil (49) Kara Gözlere Selam Olsun (61) Cezaevi Mektup Okuma Komisyonuna Mektup (69) Denizkızı (77) Halep Ezmesi (83) Ah, Asuman! (93) Annemle Hesaplaşmalar (105) Tarih Kadar Yalnız (113) Sonu Muhteşem Olacak (135) Hakkında Oya Baydar: "Seher’deki hikâyeler heveskâr işi değil, insana ve yaşama duyulan derin sevginin ince bir mizahla harmanladığı has yazar işi metinler. Karşımızda, tutsaklık günlerinde vakit doldurmak için yazan biri değil, bugüne kadar ortaya çıkmamış, okura ulaşmamış bir edebiyatçı var. Demirtaş’ın hikâyelerini okuyunca, keşke halkına, ülkesine, dünyaya karşı duyduğu sorumluluk ağır basmasaydı da yazar olsaydı diye hayıflandım. Sonra, edebiyat-sanat damarımın bencilliğinden utandım: o zaman, edebiyat bir yazar kazanacak ama Türkiye Demirtaş kalibresinde bir siyasetçiden, geleceğin önemli bir liderinden, barış ve özgürlük umudundan yoksun kalacaktı." Zülfü Livaneli: "Siyaset ve sanat disiplinleri birbirine benzemez. Siyaset; doğru zamanda siyasi açıdan doğru olanı söylemek ve gerçek düşünceleri saklamak ilkesine sahipken, sanatçı deyim yerindeyse yüreğini kazıyarak en gizli duygularını, en büyük kitleyle paylaşmaya koşullanmıştır. Bu açıdan Selahattin Demirtaş’ın değerli öykülerini özel bir yere koymamız gerekir diye düşünüyorum. Acılar karşısında duyarlı bir yüreğin çığlığını yansıtan bu öyküler, siyasetten çok daha derin bir insani damara dokunuyor. Kitabın özenli ve akıcı bir Türkçeyle yazılmış olması, hem estetik hem de toplumsal açıdan ayrıca övgüye değer. Bu ülkedeki herkesi birleştirecek olan ortak payda sanatın büyülü yaratıcılığında gizli. Çünkü sanat, vicdanın dilidir. Selahattin Demirtaş da bu dili konuşuyor." Kitaptan "Kemendi boynuma geçirip hiç tereddüt etmeden tabureye vurdum tekmeyi. Tabure yerde taklalar atarken, gözlerimi tavana dikip tekrar tekrar düşündüm. Bütün hayatım bir film şeridi gibi gözlerimin önünden aksın diye bekledim ama öyle olmadı. Bu şekilde neredeyse on dakika geçti. Şeritlerin her bir karesinde onun gülen yüzü vardı. Sadece ondan ve aynı karelerden ibaret hayatım burada son bulacaktı, eğer yerde sırtüstü vaziyette uzanıyor olmasaydım... İnsan kendini yatay şekilde asamıyormuş. Bunu keşfetmiş olmak içimde yeniden bir yaşama isteği uyandırdı. Kalktım, kemendi çıkardım boynumdan. Günlük intihar girişimimi tamamlamış olmanın verdiği iç huzurla mutfağa gittim. Üç yumurta kırıp kahvaltı yaptım. Tıraş oldum, giyinip dışarı çıktım." (sayfa 49) "Emeğin ve alınterinin kutsal temelleri üzerinde yükselsin istersen sevdamız, eylemden eyleme koşarken birbirine karışsın ter kokularımız." (sayfa 54) "Her günümüz yeni bir tabuyu yıkmakla geçsin.Yıktıkça varalım çıkarsız aşkın tadına.Ne hesabını tutalım geçen günlerin, ne de hayalini kuralım geleceğin." (sayfa 55) "Aklım gider gelir bazen, bazen de gider hiç gelmez. Her güzel gülüş Semra'ya götürür beni. Bir gülüş uğruna harcanmış hayatların muhasebesini tutmaya mecalim kalmadı artık. Bakmayın öyle, bildiğiniz gibi değil hiçbir şey..." (sayfa 58) Kaynakça Kategori:2017 kitapları Kategori:2010'larda Türkçe kitaplar