Çocukken okuduğumda varoş olduğumuz için beni çok etkilemişti. Zeze gibiydim, o kitabı bir kere okudum ve bir daha okumak istemedim. Öyle hüzünlüydü benim için. Okuduğum zaman ben de bahçemize şeftali fidanı dikmiştim. Mersin Tarsus'ta yaşıyorduk o zamanlar. Peder geceleri alkolden, kumardan geç dönerdi. Evde büyük huzursuzluk çıkarıp annemi ve beni dövdükten sonra rahatlardı; en güzel rahatlığını da sağlamak için işemeye giderdi. Tuvalet bahçenin köşesindeydi, bu işeme gecelerinde oraya gitmeye üşenir, benim şeftali fidanıma işerdi. Öyle öyle büyümüştü. Biz oradan taşındığımızda fidan büyük bir ağaç olmuştu. Benim de gidip konuştuğum, dertleştiğim şeker portakalım oydu. Yıllar sonra o evi görmeye gittim, ağaç kesilmişti, yerine garaj yapılmıştı. Şeker portakalı kalbimde bir yaradır, çoluğa çocuğa okutulmamalıdır.