Günümüzde tamamen boş bir ABD propagandası olduğu daha iyi anlaşılan bir gerçektir. AB adına Ursula Hanımefendi'nin Çin'den elektrikli araç ve çelik ihracatını gönüllü olarak kısmasını istediği veya başka çarelerin düşünüldüğü ifade ediliyor. Batı terminolojisine göre, kendi şirketlerinin rekabet avantajı olduğunda serbest ticaret varmış gibi görünüyor ancak kendi şirketleri zayıfladığında ve vatandaşları ucuz ve kaliteli ürünleri diğer ülkelerden almak istediğinde serbest ticaretin olmadığı ve rekabetin işlemediği bir durum ortaya çıkıyor. Bir de adil rekabet kavramından bahsediliyor ancak bu durum gülünç geliyor. Sovyetler çöktüğünde, "astığını astık, kestiğinizi kestik" anlayışıyla hareket edildiği ve IMF aracılığıyla ülkelerin ekonomilerinin zarar gördüğü belirtiliyor. Zorla serbest ticarete açılmaya zorlandıkları dönemde, serbest rekabetin gerçekten var olup olmadığı sorgulanıyor. Latin Amerika, Afrika ve Uzak Doğu ülkelerinin küçük sanayilerini batırıp asla sanayileşmelerine izin verildiğinde, adil rekabetin var olup olmadığı sorgulanıyor. Teşvik söz konusu olduğunda, AB ülkelerinde de benzer teşviklerin yapıldığı belirtiliyor. Çin şirketlerinin daha iyi ve daha ucuz ürettiği, batı şirketlerinin zor durumda olduğu vurgulanıyor. Sonuç olarak, serbest ticaretin sadece bir palavradan ibaret olduğu ve özellikle Batı tarzının tamamen mantıksız olduğu ifade ediliyor.