Lüks arabaların içerikleri agresif bir şekilde eleştirilerek yeniden yazıldı:
"Eğer fakirler umrunuzda değilse, alabileceğiniz bir araç. Ancak, bunu engelleyebilecek tek şey vicdanınızdır. Lüks araba almanız yasalara aykırı değil, fakat etik veya ahlaklı değil. Yani, 2 tür ahlak var dediğim gibi. Yakınlarımıza uyguladığımız bir ahlak ve bizden olmayanlara uyguladığımız bir ahlak. Anneniz, babanız, kardeşiniz asgari ücretle çalışırken milyon dolarlık bir araba almanız ahlaklı mı? Eğer ailenizle aranızda bir sorun yoksa, çoğunluk hayır der. Peki, Türkiye'de acı acı insan varken kendisine en lüks şeyleri hak görenler peki? O haklıysa alsın, canım denir. Haklıysa ne demek? Yani, bu devirde kim zengin olabilir? En iyi ihtimalle devletten bir destek almıştır da yolu bulmuştur. Bir şeyi üretenin elinden ucuz alıp başkasına pahalıya satmıştır. Kim bir şey icat edip çok zengin oluyor? Veya kim vergisini kurusu kurusuna tam vererek tüm kurallara uyarak zengin oluyor? Son olarak, kapitalizmin beyin yıkaması altındasınız. Pahalı bir araba almanın normal olduğuna bir şekilde inandırılmış durumdasınız. Ben desem ki, 'Su sesini çok seviyorum. Evde musluklar hep açıktır. Ben çok zenginim, su faturası ne gelirse öderim, sorun değil. Bazı durumlarda evde nem artsın diyorum, sıcak su açıyorum.' Zenginlik böyle bir şey diyip hava alsam, 'Hayvan herif, senin yüzünden doğa mahvoluyor!' diyip nerdeyse tüm dünyadaki kirliliği bana bağlarsınız. Çünkü televizyonda bunun normal olduğuna dair bir şey görmediniz, aksine ne kadar kötü bir şey olduğuna dair eğitildiniz. Oysa ki, o aldığınız lüks aracı üretmek için kaç litre su tüketildi, ne kadar enerji harcandı hatta harcanıyor. Üstelik toprak üzerinde bir yerde kaplıyor bu araçlar. Kimse umursamıyor bunları."
"Eğer fakirler umrunuzda değilse, alabileceğiniz bir araç. Ancak, bunu engelleyebilecek tek şey vicdanınızdır. Lüks araba almanız yasalara aykırı değil, fakat etik veya ahlaklı değil. Yani, 2 tür ahlak var dediğim gibi. Yakınlarımıza uyguladığımız bir ahlak ve bizden olmayanlara uyguladığımız bir ahlak. Anneniz, babanız, kardeşiniz asgari ücretle çalışırken milyon dolarlık bir araba almanız ahlaklı mı? Eğer ailenizle aranızda bir sorun yoksa, çoğunluk hayır der. Peki, Türkiye'de acı acı insan varken kendisine en lüks şeyleri hak görenler peki? O haklıysa alsın, canım denir. Haklıysa ne demek? Yani, bu devirde kim zengin olabilir? En iyi ihtimalle devletten bir destek almıştır da yolu bulmuştur. Bir şeyi üretenin elinden ucuz alıp başkasına pahalıya satmıştır. Kim bir şey icat edip çok zengin oluyor? Veya kim vergisini kurusu kurusuna tam vererek tüm kurallara uyarak zengin oluyor? Son olarak, kapitalizmin beyin yıkaması altındasınız. Pahalı bir araba almanın normal olduğuna bir şekilde inandırılmış durumdasınız. Ben desem ki, 'Su sesini çok seviyorum. Evde musluklar hep açıktır. Ben çok zenginim, su faturası ne gelirse öderim, sorun değil. Bazı durumlarda evde nem artsın diyorum, sıcak su açıyorum.' Zenginlik böyle bir şey diyip hava alsam, 'Hayvan herif, senin yüzünden doğa mahvoluyor!' diyip nerdeyse tüm dünyadaki kirliliği bana bağlarsınız. Çünkü televizyonda bunun normal olduğuna dair bir şey görmediniz, aksine ne kadar kötü bir şey olduğuna dair eğitildiniz. Oysa ki, o aldığınız lüks aracı üretmek için kaç litre su tüketildi, ne kadar enerji harcandı hatta harcanıyor. Üstelik toprak üzerinde bir yerde kaplıyor bu araçlar. Kimse umursamıyor bunları."