Çaresizliğin dile gelmiş haliydi. Üniversite ikinci sınıfında verilen "Diferansiyel Denklemler" dersini yıllar sonra alttan alıyordum. Dersin ihmal edilmişliği ve önemsizliği, dönem öğrencilerinin hoca ile olan diyaloglarından anlaşılıyordu: "Amca, kalemin var mı?" dercesine hitap ediyorlardı. Bu durum, derse bir kez bile girmemizemin ve tanıdık kimse olmadığının da etkisiyle, ders notlarını temin etmemi zorlaştırdı. Eski notlarımdan çalışmayı denedim ama hoca da değişmişti ve bu, işleri daha da zorlaştırdı.
İlk sınavda durumun ciddiyetini anladım ve diğer sınavlarda, soruları görmeden, kağıda şu notu yazmaya başladım: "Sayın Hoca, bildiğiniz gibi bu ders bölüm dersi değil ve alttan aldığım için zorlanıyorum. Mezun olabilmem için ... puana ihtiyacım var. Saygılar." Boşluğa ise her sınavda, o sınavdan geçebilmem için ihtiyacım olan puanı yazıyordum. Hoca inat etmişti ve ekstra puan vermiyordu; ben de inatla o boşlukları doldurmaya kararlıydım. Altı sınavın hepsinde bu notu yazdım ve ekstra puan almadan, kendi emek ve azmimle o dersi geçtim.
İlk sınavda durumun ciddiyetini anladım ve diğer sınavlarda, soruları görmeden, kağıda şu notu yazmaya başladım: "Sayın Hoca, bildiğiniz gibi bu ders bölüm dersi değil ve alttan aldığım için zorlanıyorum. Mezun olabilmem için ... puana ihtiyacım var. Saygılar." Boşluğa ise her sınavda, o sınavdan geçebilmem için ihtiyacım olan puanı yazıyordum. Hoca inat etmişti ve ekstra puan vermiyordu; ben de inatla o boşlukları doldurmaya kararlıydım. Altı sınavın hepsinde bu notu yazdım ve ekstra puan almadan, kendi emek ve azmimle o dersi geçtim.