Birçok garip, varlığını Türk nefreti üzerine inşa etmiş. Bir röportajında Türkç şarkı okuyan Kürt müzisyenlerine hakaretler ediyor. Kendine ne anlatsan boş. Nefes aldığı müddetçe karşısına çıkan her şeyi kendi dar, köhne, ırkçı anlayışına göre yorumluyor. Tepkilerini politik bulmuyorum, psikolojik buluyorum. Bu apaçık nefret dilini özgürlükçülük, hak arayışı, statüko karşı çıkma cesareti ve erdem gibi kelimelerle tanımlayıp, kendilerini gerçekliklerinden uzaklaştırıyorlar, kitleleri de bunlara ikna edip yaşayıp gidiyorlar. Aynur Doğan'ın Keçe Kurdan'ına müdahalesine hiç şaşırmadım; böyle bir psikoloji zaten bu denli kırılgan bir ego, bu şiddetli taraftarlık duygusu ile ortaya çıkar. Bir videosunda Türkleri hedef alarak 'ırkçılar, sizin ülkenizi bile biz kurduk. ırkçılar. ırkçılar.' diye haykırmıştı histerik bir edayla. Ömrüm boyunca gördüklerim ve bildiklerimden net bir şekilde söyleyebileceğim bir konu var ki: bu kadar rahatlıkla ve ısrarla, bu kadar histerik güdülerle, bu kadar ayrıştırmacı ve saldırgan bir dilin üstüne insanları ırkçılıkla itham edenlerin -kendilerinin ırkçılıktan başka bir şeyi bilmediğidir. İnsanların kendilerini bu kadar mutlak bir ırkçılık suçlamasına karşı koymaması, kendilerine bu denli yabancılaşmaları çok üzücü. İnsanların bu kadar kolay manipüle edilebilmesi ve kendi içindeki ırkçılığı görmezden gelmesi endişe verici. Umarım bu ruhlar nasıl bir yanılgı içinde sürüklendiğini, kendi kendine ettiği zulmu görür. İyileşir bir gün. iyiliği, dengeyi, şefkati görmeyi tercih eder.