Neo liberal dünya sistemi, bireyi hem yetenek ve kapasite hem de sorumluluk ve dertleriyle bireyselleştirir ve yalnızlaştırır. Bu sistem, farklılıklarımızı öne çıkarmayı vaat ederken aslında bizi ortak kader (hüzün) tünellerine hapsetmeye çalışır.
Bizi çıkış yolunu bulmanın bireysel sorumluluğumuz olduğu telkininde bulunarak, işin içinden sütten çıkma ak kaşık gibi sıyrılma eğiliminde olduğunu, ancak bu durumun böyle olmadığını anlatır.
Aslında, ortaklaştığımız toplumsal dertlerin (kitabın türkçe çevirisinde "sıkıntı" ve "sorun" ayrımındaki sorunlar - kitlesel dertlerimizin) bize sistemin nerelerde sıkıştığını gösterdiği ve değişim ihtiyacının sinyallerini veren potansiyel kişisel güçlenme imkanları anlamına gelebileceğini düşündürür.
Bizi çıkış yolunu bulmanın bireysel sorumluluğumuz olduğu telkininde bulunarak, işin içinden sütten çıkma ak kaşık gibi sıyrılma eğiliminde olduğunu, ancak bu durumun böyle olmadığını anlatır.
Aslında, ortaklaştığımız toplumsal dertlerin (kitabın türkçe çevirisinde "sıkıntı" ve "sorun" ayrımındaki sorunlar - kitlesel dertlerimizin) bize sistemin nerelerde sıkıştığını gösterdiği ve değişim ihtiyacının sinyallerini veren potansiyel kişisel güçlenme imkanları anlamına gelebileceğini düşündürür.