Ekşi Sözlük'te ve genel olarak Türkiye'de makulün ölmediğine inanmak istiyorum. Ortak akıl ile bu soruna makul bir çözüm bulunabileceğine, veya en azından süreçte doğru yerlere işaret edilebileceğine inanıyorum. Bu ülke "ne barınması, ne sahiplenmesi topunu gebertelim" ile "köpekler öleceğine sizin çoluk çocuğunuz ölsün" diyen insanlar arasında sıkışmamalı. Bunların sesi çok çıkıyor ama biz çok daha fazlayız.
Bu sorun çözümünde hangi yolun izlenebileceğine dair bazı sorular sordum. Herkesi bu soruların cevaplarıyla bize yol gösterecek olan bir takım sorular sordum. Herkese de bu soruların cevabını talep etmeye ve başka anlamlı soruları da eklemeye davet ediyorum. Herkesin vicdanına ve mantığına optimum seviyede hitap edebilecek çözümün bu yolla bulunabileceğini düşünüyor ve herkesin de bu sürece katkı yapmasını rica ediyorum.
1-) Tüm Türkiye'de kaç köpek var? (Sonra bölge bölge, şehir şehir sayı)
2-) Kaç köpek kısır, kaçı değil?
3-) Tüm köpekleri kısırlaştırma işi ne kadar iş gücü gerektiriyor, maliyeti ne?
4-) Tüm köpekleri kısırlaştırsak ne kadar sürede popülasyon normale döner? (Çete gibi dolaşıp saldırmalarının önüne geçecek kadar)
5-) Tüm köpekleri direkt uyutmanın iş gücü gereksinimi ve maliyeti ne?
6-) Tüm köpekleri önce barınaklara alıp, 1 ay sahiplendirmeyi bekleyip sonra uyutmanın maliyeti ne?
7-) Tüm köpekleri önce barınaklara alıp, 3 ay ve 6 ay sahiplendirmeyi bekleyip sonra uyutmanın maliyeti ne?
Tüm köpekleri barınaklara almak, kısırlaştırmak ve sahiplenilmese de ölene kadar bakmanın maliyeti ne?
9-) Her şey sona erdikten sonra, sorunun yeniden baş göstermemesi adına ne yapılacak? Sahiplenip sokağa bırakanlara hangi caydırıcı cezalar verilecek? Mesela çip uygulamasına geçildi. Çipi olmadığı tespit edilen hayvanların sahiplerine ceza uygulanıyor mu?
Bunlar temel sorular. Amaç ne, amaç şu; maliyet/vicdan rasyosunda optimum çözümü bulmak. Bu maliyetleri öğrenelim ki Türk halkı hangi tercihin maliyetine katlanmayı kabul ediyor görelim.
Edit: Yazılanlar ve beğenilenler gerçekten topluma dair ümidimi azaltıyor. Mama vermeyin yazılmış, allah aşkına sadece mama vermeyerek neyi, nasıl çözmeyi düşünüyorsunuz? Mama vermeyerek bu hayvanları daha aç ve dolayısıyla daha saldırgan yaparsınız. Konumuz mama verip vermemek değil.
Bu toplumda sivil toplum anlayışı yok. İnsanların hayvanseverlikten, gönüllülükten, sivil toplumdan anladığı sadece bir yerlere mama parası vermek, sosyal medyadan paylaşmak vesaire. Her şeyden önce belki onlarca, yüzlerce farklı hayvansever sivil toplum kuruluşu olmalı. Bunlar belki mahalle bazlı yani lokal STK'lar olmalı. Türk insanı her şeyden elini ayağını o kadar çekmiş ki ne mahallesiyle, ne belediyesiyle hiçbir ilgi alakası yok. Sivil inisiyatifler artmalı.
Belediyelerin hem imkanı kısıtlı, hem de muhtemelen ahbap çavuş ilişkisinden dolayı barınak/veterinerlik birimi çalışanları hayvanseverlikle uzaktan yakından alakası olmayan insanlar. Halbuki bu kadrolar gönüllü hayvanseverlerle doldurulsa çok daha verimli çalışan birimler olurlar. Böylece barınaklarla işkenceler yaşanmaz, kısırlaştırma vb. görevler aksamamaz çünkü bu insanlar bunları yapmaya gönüllü zaten.
Son olarak görüldüğü üzere sorularımın cevapları yok. Yani bu toplumda data ile, realist bir şekilde çalışma anlayışı yok. Ben size bir şey söyleyeyim mi, allah bilir devlette bile bu soruların cevapları yoktur şu an. İşte bu yüzden böyle hat hut iş halletmeye çalışıyoruz her yerde.
Bu sorun çözümünde hangi yolun izlenebileceğine dair bazı sorular sordum. Herkesi bu soruların cevaplarıyla bize yol gösterecek olan bir takım sorular sordum. Herkese de bu soruların cevabını talep etmeye ve başka anlamlı soruları da eklemeye davet ediyorum. Herkesin vicdanına ve mantığına optimum seviyede hitap edebilecek çözümün bu yolla bulunabileceğini düşünüyor ve herkesin de bu sürece katkı yapmasını rica ediyorum.
1-) Tüm Türkiye'de kaç köpek var? (Sonra bölge bölge, şehir şehir sayı)
2-) Kaç köpek kısır, kaçı değil?
3-) Tüm köpekleri kısırlaştırma işi ne kadar iş gücü gerektiriyor, maliyeti ne?
4-) Tüm köpekleri kısırlaştırsak ne kadar sürede popülasyon normale döner? (Çete gibi dolaşıp saldırmalarının önüne geçecek kadar)
5-) Tüm köpekleri direkt uyutmanın iş gücü gereksinimi ve maliyeti ne?
6-) Tüm köpekleri önce barınaklara alıp, 1 ay sahiplendirmeyi bekleyip sonra uyutmanın maliyeti ne?
7-) Tüm köpekleri önce barınaklara alıp, 3 ay ve 6 ay sahiplendirmeyi bekleyip sonra uyutmanın maliyeti ne?
Tüm köpekleri barınaklara almak, kısırlaştırmak ve sahiplenilmese de ölene kadar bakmanın maliyeti ne?
9-) Her şey sona erdikten sonra, sorunun yeniden baş göstermemesi adına ne yapılacak? Sahiplenip sokağa bırakanlara hangi caydırıcı cezalar verilecek? Mesela çip uygulamasına geçildi. Çipi olmadığı tespit edilen hayvanların sahiplerine ceza uygulanıyor mu?
Bunlar temel sorular. Amaç ne, amaç şu; maliyet/vicdan rasyosunda optimum çözümü bulmak. Bu maliyetleri öğrenelim ki Türk halkı hangi tercihin maliyetine katlanmayı kabul ediyor görelim.
Edit: Yazılanlar ve beğenilenler gerçekten topluma dair ümidimi azaltıyor. Mama vermeyin yazılmış, allah aşkına sadece mama vermeyerek neyi, nasıl çözmeyi düşünüyorsunuz? Mama vermeyerek bu hayvanları daha aç ve dolayısıyla daha saldırgan yaparsınız. Konumuz mama verip vermemek değil.
Bu toplumda sivil toplum anlayışı yok. İnsanların hayvanseverlikten, gönüllülükten, sivil toplumdan anladığı sadece bir yerlere mama parası vermek, sosyal medyadan paylaşmak vesaire. Her şeyden önce belki onlarca, yüzlerce farklı hayvansever sivil toplum kuruluşu olmalı. Bunlar belki mahalle bazlı yani lokal STK'lar olmalı. Türk insanı her şeyden elini ayağını o kadar çekmiş ki ne mahallesiyle, ne belediyesiyle hiçbir ilgi alakası yok. Sivil inisiyatifler artmalı.
Belediyelerin hem imkanı kısıtlı, hem de muhtemelen ahbap çavuş ilişkisinden dolayı barınak/veterinerlik birimi çalışanları hayvanseverlikle uzaktan yakından alakası olmayan insanlar. Halbuki bu kadrolar gönüllü hayvanseverlerle doldurulsa çok daha verimli çalışan birimler olurlar. Böylece barınaklarla işkenceler yaşanmaz, kısırlaştırma vb. görevler aksamamaz çünkü bu insanlar bunları yapmaya gönüllü zaten.
Son olarak görüldüğü üzere sorularımın cevapları yok. Yani bu toplumda data ile, realist bir şekilde çalışma anlayışı yok. Ben size bir şey söyleyeyim mi, allah bilir devlette bile bu soruların cevapları yoktur şu an. İşte bu yüzden böyle hat hut iş halletmeye çalışıyoruz her yerde.