Yılda ortalama 1 ya da 2 film izleyen ben son 3 aydır tüm kült filmleri bitirmeye çalışıyorum. Tarantinolar, Kubrickler, Scorseseler, Demirkubuzlar, NBC'ler (dizilere de giriş yaptım, GoT bitmek üzere). Şimdi saydım 29 film, 2 dizilik bir seçkiden bahsediyoruz yani. Bunların içinden aşamadığım tek bir film oldu. Aradan 3 ay geçmiş izleyeli hala soundtrack'ini açıp dinliyorum bazı geceler. Hikayesi, karakterleri, sahneleri, karakterin bazı sahnelerde yaptığı mimikler bile bazı günler müstakil olarak aklıma geliyor. Manchester by the Sea'den bahsediyorum. Bazen yangın sahnesini, bazen finaldeki gemi sahnesini, bazen karakol sahnesini, bazen karşılaşma sahnesini, bazen bar sahnesini, bazen tuvalet tamiri sahnesini, bazen kar küreme sahnesini, bazen yeğenle yolda yürüme sahnesini, bazen morg sahnesini açıp sadece o sahneyi izleyip kapatıyorum. Bu sahneleri izleme isteği spesifik olarak bana geliyor. Dur şu sahneyi açıp izleyeyim, oradan diğerlerine geçerim gibi bir düşünce değil. O sahnedeki o anı görmeliyim şeklinde adresi belli, muayyen bir düşünce. Hepsi de farklı yere gidiyor bende, zihnimde yani. Farklı duygudurumlara dokunuyor. Hatta spesifik olarak yapılmış editlerini bile izliyorum. Örneğin, sondaki gemi sahnesi ile Çok Yorgunum şarkısı muazzam bir eşleşme. Karakol sahnesine çok edit yapılmıştır ama Kara Bahtım ile olan beni daha çok etkiliyor.