26 Aralık 1989, 8 yaşındaydım. Okula gidiyordum, soğuk bir gün, kar yağıyordu. Kırmızı plastik botlarım vardı, zamanın modası sarı yağmur botu gibi ama daha kalın. Yünlü külotlu çoraplarım, ıslak paltom, berem, buğulanmış gözlüklerim. Anneanneme gidiyordum her zamanki gibi. Oturduk, dedem "hayırlı olsun" dedi, cebinden tadelle'yi çıkardı. "Kardeşin geldi." Kardeşim gelmişti. Seviniyordum. Apar topar hastaneye gidiyorduk, anneannem ekmeğin arasına peynir koyuyordu. Hastanede odaya almıyorlardı bizi, annemi göremiyordum. Üzüntü, karıncalanma gibiydi, en korktuğum şey olmuştu. Annemi merak ediyordum, kesin kötü bir şeyler olmuş diye düşünüyordum. Bahçeden el sallıyorduk anneme. Anneannem anlıyordu suskunluğumu, "Annen iyi, yarın evde." diye fısıldadı.
Aynı gün babamın doğum günüydü. Bir haftadır leblebi tozu yemiyorum, biriktirmişim paramı, bordo bir dolma kalem alıyorum babama. Dolma kalem... Oysa en şahane doğum günü hediyesini almış babam. Kardeşim gelmişti.
Ertesi gün okuldan eve geliyordum. Annem gelmiş, salonun ortasında yatak yapmışlar. Yatıyordu, yanında bir şey, kundak içinde, hiç bebeğe benzemiyordu, fare gibi. Minnacık bir ağzı vardı, yüzü kırmızı, üstelik göbeğinde iğrenç bir şey vardı, çok zayıf. Kardeş istiyorum diye tutturduğum, beklediğim bu muydu?
Anneannem pilav yapmıştı. Yoğurtlu pilav yiyorum. Annem, kucağına almak ister misin diyor. Bilmiyorum, çok küçük. Tutabileceğimden emin değilim. Kucağıma veriyor. "İsmi ne olsun sence diyor annem. "Çiğdem" diyorum. Çiğdem ne demek olduğunu bilmiyorum.
"Ya abla.."
"Sözlüğe kayıtlı okur olim diyorum" - Ol...
"Ya nickim ne olsun?"
"Ne bileyim ben Çiğdem."
"Ya bişey söyle?"
"Susi olmayı reddeden japon balığı olsun anasını sataym."
Aynı gün babamın doğum günüydü. Bir haftadır leblebi tozu yemiyorum, biriktirmişim paramı, bordo bir dolma kalem alıyorum babama. Dolma kalem... Oysa en şahane doğum günü hediyesini almış babam. Kardeşim gelmişti.
Ertesi gün okuldan eve geliyordum. Annem gelmiş, salonun ortasında yatak yapmışlar. Yatıyordu, yanında bir şey, kundak içinde, hiç bebeğe benzemiyordu, fare gibi. Minnacık bir ağzı vardı, yüzü kırmızı, üstelik göbeğinde iğrenç bir şey vardı, çok zayıf. Kardeş istiyorum diye tutturduğum, beklediğim bu muydu?
Anneannem pilav yapmıştı. Yoğurtlu pilav yiyorum. Annem, kucağına almak ister misin diyor. Bilmiyorum, çok küçük. Tutabileceğimden emin değilim. Kucağıma veriyor. "İsmi ne olsun sence diyor annem. "Çiğdem" diyorum. Çiğdem ne demek olduğunu bilmiyorum.
"Ya abla.."
"Sözlüğe kayıtlı okur olim diyorum" - Ol...
"Ya nickim ne olsun?"
"Ne bileyim ben Çiğdem."
"Ya bişey söyle?"
"Susi olmayı reddeden japon balığı olsun anasını sataym."