"Günaydın" diyen bir adamın, hayatımda yaşadığım travmatik olayı size anlatacağım. Bu içerik detaylı ve sıkıcı olabilir, ama benzer bir durumu yaşamamış bir kadının bile farkındalık kazanmasına yardımcı olabileceğini düşündüm. Sabah 8'de Kadıköy'den eve dönmek üzere çarşı durağına gittim ve otobüse binmek için bekledim. Hızlı adımlarla ilerlerken kafamda şapka vardı ve sadece önümü görebiliyordum. Durağa yaklaşır yaklaşmaz sağdan bir ses duydum, "Günaydın" diyen bir adamın sesiydi. İstemsizce "Günaydın" diyerek cevap verdim, ancak hiç bakmadım ve gülümsemedim. Ardından aklıma şu geldi: İstanbul'da durakta kim kime günaydın der? Göz ucuyla baktığımda, karşımdaki adamın suratında yüz kızartıcı bir gülümsemeyle oturduğunu fark ettim. Çarşı durağında üç yan yana durak olduğu için, bu adamın olduğu 3. durağa gitmektense, yanında bir adamın bulunduğu 2. durağa yürümeye karar verdim. Şans eseri yanımdaki adam otobüse bindi, bu yüzden benim durağıma yürümeye başlayan bu kişiden kurtuldum. Sonunda otobüsüm geldiğinde rahatladım ve biner binmez otobüsün durakta durmasını bekledim. Derken, bu adam koştura koştura benim bindiğim otobüse yetişip bindi. Ben arkam dönük çantamı çıkarırken, onun bir süre boyunca bana anlamsızca bakışlar attığını fark ettim. Yol boyunca yaşadığım stresi anlatamam. Durumun bir tesadüf olabileceğini düşünerek kendimi sakinleştirmeye çalıştım, ancak bu adamın beni takip ettiğine emindim. Neyse ki, eve vardım, ancak bu kişi maalesef evimi biliyor. 8'de kapalı kıyafetler giyinmiş olmama rağmen böyle bir olayla karşılaşmam beni üzdü. Olay sadece bir "Günaydın" ile başladı. Bu ülkede maalesef kimseyle selamlaşmak istemiyorum, çünkü bu tür durumları gerektiren bir ülke haline geldi.