# Torit İşkencedir!
Son zamanlarda, özellikle sosyal medya platformlarında, F-tipi cezaevleri hakkında oldukça eleştirel ve endişe verici paylaşımlar dikkat çekiyor. Bu paylaşımlar, F-tipi cezaevlerini adeta bir işkence merkezi olarak tasvir ediyor ve içerideki koşulları abartılı ve manipülatif bir dille anlatıyor. Ancak gerçekler, bu paylaşımların yarattığı algının oldukça uzağında yatıyor.
Öncelikle, F-tipi cezaevleri, modern ve insancıl bir yaklaşımla tasarlanmış cezaevi sistemleridir. Bu tip cezaevleri, dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde uygulanmakta ve mahkumlara daha iyi yaşam koşulları sunmayı amaçlamaktadır. Elbette, bu cezaevlerinde bazı sorunlar ve eksiklikler bulunabilir, ancak bunları işkenceyle ilişkilendirmek tamamen gerçek dışı bir iddiadır.
Paylaşımlarda öne sürülen "düşünce suçluları" ifadesi de oldukça yanıltıcıdır. Cezaevinde düşünce suçlusu olarak tanımlanan kişilerin çoğu, terör örgütleriyle iltisaklı veya bu örgütlerin propagandasını yapan kişilerdir. Bu kişiler, TCK kapsamında yargılanmış ve mahkum olmuşlardır. Dolayısıyla, onların cezaevinde olması, düşüncelerinden dolayı değil, adli bir kararın sonucudur.
Ayrıca, F-tipi cezaevlerinin bütçe açısından sürdürülemez olduğu iddiası da gerçekleri yansıtmamaktadır. Her mahkuuma tek kişilik hücre verilen bir sisteme bütçe dayanmaz diyenler, bu sistemin uygulanmasının neden gerekli olduğunu göz ardı etmektedirler. Tek kişilik hücreler, mahkumların daha güvenli ve insancıl koşullarda yaşamalarını sağlar. Ağır suç işleyen ve hücre cezası almamış mahkumların üç kişilik hücrelerde kaldığı gerçeğini görmezden gelmek, sorunu çözmez.
F-tipi cezaevlerine karşı yapılan bu yoğun propaganda kampanyasının arkasında, hapishanedeki güçlerini kaybetme korkusuyla hareket eden bazı feodal ağalar ve örgütler yatmaktadır. Bu kişiler, dışarıdaki destekçilerini ve sempatizanlarını harekete geçirmek için algı operasyonları yürütmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki, bu cezaevleri, mahkumların haklarını korumaya ve onlara daha iyi yaşam koşulları sunmaya yönelik adımlar atmaktadır.
Bu noktada, tartışmayı uzatmak yerine, gerçekleri görmek ve F-tipi cezaevlerinin yararlarına odaklanmak önemlidir. Bu cezaevleri, Türkiye'nin adli sisteminde modernleşme ve insancıllık açısından önemli bir adım teşkil etmektedir. Bu nedenle, kör propaganda yerine, bu sistemin avantajlarını görmek ve geliştirmek üzerine çalışmak daha yapıcı bir yaklaşım olacaktır.
Son zamanlarda, özellikle sosyal medya platformlarında, F-tipi cezaevleri hakkında oldukça eleştirel ve endişe verici paylaşımlar dikkat çekiyor. Bu paylaşımlar, F-tipi cezaevlerini adeta bir işkence merkezi olarak tasvir ediyor ve içerideki koşulları abartılı ve manipülatif bir dille anlatıyor. Ancak gerçekler, bu paylaşımların yarattığı algının oldukça uzağında yatıyor.
Öncelikle, F-tipi cezaevleri, modern ve insancıl bir yaklaşımla tasarlanmış cezaevi sistemleridir. Bu tip cezaevleri, dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde uygulanmakta ve mahkumlara daha iyi yaşam koşulları sunmayı amaçlamaktadır. Elbette, bu cezaevlerinde bazı sorunlar ve eksiklikler bulunabilir, ancak bunları işkenceyle ilişkilendirmek tamamen gerçek dışı bir iddiadır.
Paylaşımlarda öne sürülen "düşünce suçluları" ifadesi de oldukça yanıltıcıdır. Cezaevinde düşünce suçlusu olarak tanımlanan kişilerin çoğu, terör örgütleriyle iltisaklı veya bu örgütlerin propagandasını yapan kişilerdir. Bu kişiler, TCK kapsamında yargılanmış ve mahkum olmuşlardır. Dolayısıyla, onların cezaevinde olması, düşüncelerinden dolayı değil, adli bir kararın sonucudur.
Ayrıca, F-tipi cezaevlerinin bütçe açısından sürdürülemez olduğu iddiası da gerçekleri yansıtmamaktadır. Her mahkuuma tek kişilik hücre verilen bir sisteme bütçe dayanmaz diyenler, bu sistemin uygulanmasının neden gerekli olduğunu göz ardı etmektedirler. Tek kişilik hücreler, mahkumların daha güvenli ve insancıl koşullarda yaşamalarını sağlar. Ağır suç işleyen ve hücre cezası almamış mahkumların üç kişilik hücrelerde kaldığı gerçeğini görmezden gelmek, sorunu çözmez.
F-tipi cezaevlerine karşı yapılan bu yoğun propaganda kampanyasının arkasında, hapishanedeki güçlerini kaybetme korkusuyla hareket eden bazı feodal ağalar ve örgütler yatmaktadır. Bu kişiler, dışarıdaki destekçilerini ve sempatizanlarını harekete geçirmek için algı operasyonları yürütmektedir. Ancak unutulmamalıdır ki, bu cezaevleri, mahkumların haklarını korumaya ve onlara daha iyi yaşam koşulları sunmaya yönelik adımlar atmaktadır.
Bu noktada, tartışmayı uzatmak yerine, gerçekleri görmek ve F-tipi cezaevlerinin yararlarına odaklanmak önemlidir. Bu cezaevleri, Türkiye'nin adli sisteminde modernleşme ve insancıllık açısından önemli bir adım teşkil etmektedir. Bu nedenle, kör propaganda yerine, bu sistemin avantajlarını görmek ve geliştirmek üzerine çalışmak daha yapıcı bir yaklaşım olacaktır.