El temasının hissedildiği ilk nokta, kıvrımların fark edildiği yerden önce gelir. Karşınızdaki kişiye karşı ilk heyecanınızı da sağlar. Yanınızda oturan kişinin çıplak koluna dokunduğunuzda, ilk pozitif ya da negatif enerjiyi de bu tene temas ederek alırsınız. Kişinin tenini inceleyerek hakkında yorumda bulunabilirsiniz. Onu çevredeki diğer detaylarla karşılaştırmanız, onun değerini gözlerinizde daha da arttıracaktır. Bazı insanlar vardır ki, teni arkasında batan ay ile aynı renktedir. Ne olduğunun farkına varmaz, varamaz. O uyur, siz izlersiniz. Ay batar, ten kalır. Sanki gümüş ışıkta yıkanmış gibidir. Güzelliği batan ayınkinden orter, kapatır. Ay gider, o kalır. Gece uykunuzu kaçırır. Temas edildiğinde korkutan bu tenin her santimetresinden aynı koku binbir tonla gelir. İzlemekten doyum olmaz. İçindeki bastırılmış her şey bu tenden dışarı vurur, farklı kokular olarak size gelir. Yorgunluktan gözlerinizi kaparsınız, bu koku size hayal gördürmeye başlar. Bir anlık daldıktan sonra gözlerinizi açarsınız ve bu tenle neredeyse burun burunadır. Rüya bir daha başlar, kokular burnunuza değil direkt beyninize gitmeye başlar. Dokunursanız solacak gibi gelir. Altındaki kıvrımları incelersiniz. Kaslarının çıkışını, burnunun şeklini, dudaklarının kırmızı dolgunluğunu. İzledikçe izlersiniz. Ama ışıklar yanıverir, anonslar yapılıverir, telefonun alarmı çalıverir, gece ve yol bitiverir. Kala kala o koku ve onun 35 mm'lik görüntüleri zihninizde kalıverir. Gün gelir de dudaklarınız bu kutsal örtüye dokunduğunda ise, birden daha fazla dokunmak istersiniz, o dudakları bir daha yıkamamak gerekir. Gerçekten de bu ten çok etkileyici bir şeydir. (bkz: Aşkla Dans Et Benimle)