Galatasaray taraftarı değilim ve uzun zamandır Türk futbolunu takip etmiyorum. Ancak hocanın Türk futbol tarihinin en büyük figürü ve en başarılı teknik adamı olduğunu inkar etmek için ancak kompleksli biri ya da holigan olmak gerekir. Hem yerelde hem yurtdışında hem de uluslararası rekabetlerde onlarca başarısı olan birisinin hikayesi beni belgeselin dedikodusu çıktığı andan beri heyecanlandırıyor. Umarım The Last Dance şeklinde birkaç bölümden oluşan detaylı ve samimi bir iş olur. Yayınlandığında belgeselle alakalı görüşlerimi buraya editleyeceğim. Kararsız kişiler için beğendiğim ve beğenmediğim noktaları yazacağım. İlk iki bölümü izledim. Kalan iki bölümü geceye bıraktım ama değerlendirmek için bu kadarı yeterli diye düşünüyorum. Öncelikle kesinlikle Netflix standartlarında bir iş olmuş. O yüzden izleyenin pişman olacağını düşünmüyorum eğer konudan aşırı bağımsız biri değilse. Ben en çok lineer bir anlatı olmamasını beğendim. Hikayeleri daha vurucu hale getirmeyi başarmışlar geçmişe git geller yaparak. Bunun dışında arşivden benim daha önce görmediğim bir sürü görüntüyü toplamayı başarmışlar ki en büyük beklentim buydu. Belki bunları daha önce görenler vardır ama ben bazılarını ilk defa gördüm. Dolayısıyla seyir keyfi yüksek iki bölüm oldu benim açımdan. Ancak maalesef Netflix kalitesine yakışmayan bir hadise var. H*kan Şükür'ü ve diğer fetöcüleri göstermemek için harcadıkları efor maalesef bazı geri dönüşlerin heyecanının aktarılmasına ket vurmuş. Eğer başka bir yerden baskı yoksa bu otosansür gerçekten önemli ölçüde tadını kaçırmış belgeselin. Bunun dışında futbolculuk hayatında daha derinlere inilebilirdi diye düşünüyorum ancak muhtemelen Fatih Terim bu kadarının anlatılmasını istedi. Son iki bölümde ekstra bir şey olması halinde editlerim yine ancak bence gayet izlenebilir ve başarılı bir içerik olmuş.