Kuş yuvası gibi sonradan oluşmuş bir sistem, kuşun zekası ve kabiliyetleri hakkında bilgi verir. Benzer şekilde, bir şiir de yazan kişinin yetenekleri, duyguları ve düşünceleri hakkında ipuçları sunar. Bu tür sistemlerin her zaman bir kurucusu olduğu gerçeği bize göstermiştir. Atom, atom altı parçacıkların bir araya gelmesiyle oluşan bir sistemdir. Hücrelerin milyarlarca atomun belirli yasalar çerçevesinde bir araya gelmesiyle oluşması ise daha karmaşık bir durumdur. İnsan vücudu ise trilyonlarca hücrenin bir araya gelmesiyle oluşan oldukça karmaşık bir sistemdir ve bu sistem, birinin onu tasarlayan çok zeki bir varlığın varlığını gösterir. Cansız atomlardan oluşan insanın canlı olması, duyguları hissetmesi ve vicdan sahibi olması, sistemi oluşturan kişinin cansız şeye yaşam ve duygu katabilme yeteneğine sahip olduğunu gösterir. Evren ise kendi içinde geçerli fizik kanunlarına sahip büyük ve karmaşık bir sistemdir ve var ettiğini gösterenin son derece zeki ve güçlü olduğunu yansıtır. Soru: Peki, Tanrı'nın varlığını yaratan nedir, O nasıl var oldu? Cevap: Tanrı'yı yaratanın ardındaki zinciri düşünelim: A, B, C... şeklinde uzayıp gider. Ne kadar uzun olursa olsun, bu zincirin bir başlangıcı olmalıdır. İlk halkaya Tanrı dememizin nedeni de bu. Bu nedenle Tanrı'yı kimse yaratmadı, hiçbir şey O'na sebep olmadı, O her zaman vardı. Soru: Peki, bu sonuca nasıl vardınız? Cevap: Her şeyin bir nedeni olduğunu biliyoruz, Tanrı'nın nedeni yoktur çünkü O zamanın dışındadır. Zamanın içinde olan her şeyin bir nedeni vardır, bu nedenle Tanrı zamanın dışındadır. Soru: O zaman, ben de aynı mantıkla evrenin var olmadığını ama var olduğunu iddia edebilirim? Cevap: Hayır, çünkü evren zamanın içindedir ve zamanın bir başlangıcı olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla evren bir başlangıç noktasından var oldu.