İnsan, tesadüfen oluştuğuna inanan birisi, kendi zekasının sınırlarını aşamamaktadır. Şöyle ki, kuş yuvası gibi "sonradan oluşmuş" bir sistem, yaratıcısının (kuşun zekası ve becerileri hakkında) bilgi verir. Aynı şekilde, şiir de sonradan oluşmuş bir sistemdir ve bu sistemi kuran kişi (şiiri yazan) hakkında (kişinin yetenekleri, duyguları ve düşünceleri hakkında) bilgi sunar. Sonradan oluşmuş tüm sistemler, öncelikle bir kurucuya işaret eder. Kendi kendine sonradan oluşmuş bir sisteme, kurucusuz bir inanca bugüne kadar hiçbir örnek gösterilememiştir. Atom, atom altı parçacıkların belli yasalara göre bir araya getirilerek oluşturulduğu bir sistemdir. Milyarlarca atomun bir araya getirilmesiyle oluşturulan hücre ise daha karmaşık bir sistemdir. Trilyonlarca hücrenin bir araya gelmesiyle oluşturulan insan vücudu ise oldukça karmaşık bir sistemdir ve bu sistemin varlığını kuranın son derece zeki birinin var olduğunu gösterir. Cansız atomlardan yapılan insanın canlı olması, duygular hissetmesi, sevmesi ve öfkelenmesi ise bu sistemi kuranın cansızı canlı ve hisli hale getirme yeteneğine sahip olduğunu gösterir. Cansız atomlardan oluşan insanın içinde 'vicdan' olması, bu sistemi yaratanın 'iyi' olduğunu gösterir. Evren, kendi içinde geçerli fizik yasalarıyla çok büyük ve karmaşık bir sistemdir ve bu sistemi yaratanın son derece zeki ve güçlü olduğunu gösterir. Ayrıca, bu sistemin devamı, bu yaratıcının tek olduğunu kanıtlar. Peki, Tanrının yaratıcısı kim? Onu kim yarattı ve nasıl var oldu? Diyelim ki tanrıyı 'A' yarattı, 'A'yı 'B', 'B'yi 'C' yarattı şeklinde uzun bir zincire ulaştık. Bu zincir ne kadar uzun olursa olsun, mutlaka bir başlangıcı olmak zorundadır. Yani, bu zincirin ilk halkası mutlaka vardır. İlk halkaya Tanrı denir çünkü Tanrıyı hiçbir şey yaratmadı, hiçbir şey Tanrıya sebep olmadı, o bir tek ve var olan bir varlıktır. Dolayısıyla, Tanrı zamanın dışında olduğundan var olmamıştır, zaten vardır. Tanrı nasıl var oldu diye tekrar soruyorsunuz. Tanrı var olmadı, zaten vardı çünkü Tanrı zamanın dışında, zamansızdır. Sizin mantığınıza göre aynı şekilde evren var olmadı, zaten vardı diyebilirsiniz. Ancak, evren zamanın içindedir ve biliyoruz ki zaman ezeli değil, yani zamanın bir başlangıcı vardır. Evrenin sonradan var olduğunu biliyoruz. Zamanın ezeli olmadığını nereden biliyorsunuz derseniz, eğer zaman ezeli olsaydı, yani günümüzden sonsuz yıl önce de zaman var olsaydı, o zamanın günümüze ulaşması sonsuz yıl alırdı ve zaman hiç bir zaman bize ulaşamazdı. Bu yüzden zamanın bir başlangıcı olduğu ve zamanın yokluktan var olduğu gerçeği ortadadır. Zaman kendi kendine yokluktan var olamaz, bu yüzden bir güç zamanı var etmiştir ve bu güç, zamanın dışında bir yaratıcıdır. Tanrı ise zamanın dışında olduğundan, onun da bir başlangıcı olmaması gereklidir. Tanrı zamanın dışındadır, evren ise zamanın içindedir, bu nedenle evrenin bir başlangıcı olmak zorundadır, Tanrının ise bir başlangıcı olmamak zorundadır çünkü Tanrı zamanın dışında var olan bir varlıktır.