"Tesadüfen Oluştuğuna İnanan İnsan" içeriklerinin yeniden düzenlenmiş hali:
Çoğu zaman yeterince düşünmemek, kör bir inançla hareket etmeye sebep olabilir. Örneğin, bir kuş yuvasını sadece tesadüfen oluşmuş bir yapı olarak görmek, o yuvayı yapan kuş hakkında (zekası ve yetenekleri hakkında) bilgi vermez. Benzer şekilde, bir şiiri sadece sonradan oluşmuş bir sistem olarak görmek, o şiiri yazan kişi hakkında (duyguları, düşünceleri ve yetenekleri hakkında) hiçbir şey anlatmaz.
Tüm sistemlerin öncelikle bir kurucusunun olduğunu kabul etmek önemlidir. Hiçbir sistem, kendi kendine var olmaz. Atomlar, belirli yasalara göre bir araya gelerek oluşturulmuş bir sistemdir. Bu sistemdeki hücreler ise daha karmaşık bir yapıya sahiptir. İnsan vücudu ise trilyonlarca hücrenin bir araya gelmesiyle oluşmuş son derece karmaşık bir sistemdir. Tüm bunlar, bu sistemleri kuran çok zeki bir varlığın varlığını gösterir.
Cansız atomlardan oluşan bir insanın canlı olması, duygular hissetmesi, sevmesi ve üzülmesi; bu sistemi kuran varlığın cansız maddeye can ve duygu katma yeteneğine sahip olduğunu gösterir. Ayrıca, insanda vicdan gibi soyut bir kavramın bulunması, bu sistemi kuran varlığın iyilik ve adalet duygularına sahip olduğunu işaret eder.
Evren, kendine özgü fiziksel yasalarla düzenlenmiş çok karmaşık bir sistemdir. Bu sistem, çok zeki ve güçlü bir varlığın varlığını işaret eder ve bu varlık evrenin tek yaratıcısıdır.
Genel olarak, her şeyin bir yaratıcısı olduğu gerçeğini kabul etmek ve bu yaratıcının varlığının doğal bir sonucu olarak tüm sistemlerin var olduğunu anlamak önemlidir. Bu bağlamda, evrenin ve insanın varlığı, bir yaratıcı gücün varlığını işaret eder ve bu güç zaman ve mekân ötesindedir.
Çoğu zaman yeterince düşünmemek, kör bir inançla hareket etmeye sebep olabilir. Örneğin, bir kuş yuvasını sadece tesadüfen oluşmuş bir yapı olarak görmek, o yuvayı yapan kuş hakkında (zekası ve yetenekleri hakkında) bilgi vermez. Benzer şekilde, bir şiiri sadece sonradan oluşmuş bir sistem olarak görmek, o şiiri yazan kişi hakkında (duyguları, düşünceleri ve yetenekleri hakkında) hiçbir şey anlatmaz.
Tüm sistemlerin öncelikle bir kurucusunun olduğunu kabul etmek önemlidir. Hiçbir sistem, kendi kendine var olmaz. Atomlar, belirli yasalara göre bir araya gelerek oluşturulmuş bir sistemdir. Bu sistemdeki hücreler ise daha karmaşık bir yapıya sahiptir. İnsan vücudu ise trilyonlarca hücrenin bir araya gelmesiyle oluşmuş son derece karmaşık bir sistemdir. Tüm bunlar, bu sistemleri kuran çok zeki bir varlığın varlığını gösterir.
Cansız atomlardan oluşan bir insanın canlı olması, duygular hissetmesi, sevmesi ve üzülmesi; bu sistemi kuran varlığın cansız maddeye can ve duygu katma yeteneğine sahip olduğunu gösterir. Ayrıca, insanda vicdan gibi soyut bir kavramın bulunması, bu sistemi kuran varlığın iyilik ve adalet duygularına sahip olduğunu işaret eder.
Evren, kendine özgü fiziksel yasalarla düzenlenmiş çok karmaşık bir sistemdir. Bu sistem, çok zeki ve güçlü bir varlığın varlığını işaret eder ve bu varlık evrenin tek yaratıcısıdır.
Genel olarak, her şeyin bir yaratıcısı olduğu gerçeğini kabul etmek ve bu yaratıcının varlığının doğal bir sonucu olarak tüm sistemlerin var olduğunu anlamak önemlidir. Bu bağlamda, evrenin ve insanın varlığı, bir yaratıcı gücün varlığını işaret eder ve bu güç zaman ve mekân ötesindedir.