Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

the dark lady of the sonnets

aysebeyazqbl

Well-known member
Katılım
9 Mayıs 2024
Mesajlar
967
Shakespeare'in Soneleri iki bölüm halinde incelenebilir: Bir delikanlı için yazılan 126 sone ve bir kadın için yazılan 27 sone. İşte bu 27 soneye konu olan (koyu esmer) kadına eleştirmenlerin verdiği isimdir. Mina Urgan'ın Shakespeare ve Hamlet'inde bu kadına dair yaptığı derleme ve analizi olduğu gibi aktarmak istiyorum.

Shakespeare, sevgilisinin esmerliğini her fırsatta vurgular: "Kötü renkli bir kadındır"; "Cehennem kadar kara, gece kadar karanlıktır"; saçları kara teller gibidir; kaşları bir kuzgunun kanatları kadar karadır; gözleri yas tutarcasına karadır..."

Eleştirel bakış açısına göre, bazıları bu kadını güzel bulmaz. Ona göre, onun güzel olmadığını şair de bilir. Ama gene de yalan yere yemin ederek, sevgilisinin güzel olduğunu söyler: "Çünkü güzel olduğuna yemin ettim; çok yalancıymışım. Gerçeğin karşısında böylesine yalan yere yemin ettiğim için."*

Ya aşkla büyülenen gözleri gerçeği göremiyordur ya da soğukkanlı düşünemiyordur: "Vah bana! Aşk öyle gözler koymuş ki kafama, gerçekle ilişkisi yok gördüklerimin. Eğer varsa, nereye uçup gitti aklım?"*

Tutulduğu kadında binbir kusur vardır, ama gözleriyle hor gördüğüne yüreğiyle tapmaktadır. "Yemin ederim, gözlerimle sevmiyorum seni; çünkü onlar bin kusur görüyor sende. Ama gözlerimin hor gördüğünü yüreğim sevmekte."*

Shakespeare 130'uncu sonesinde, sevgilisinin güzel olmadığını hem açıkça söyler, hem de güzelleri anlatmak için kullanılan o basmakalıp ve klişeleşmiş benzetmelerle alay eder: "Sevgilimin gözleri hiç mi hiç güneşe benzemez. Onun dudaklarından çok daha kırmızıdır mercan. Eğer kar beyazsa, onun memeleri kül rengine çalan kahverengidir. Eğer saç sırma telse, kara teller biter onun başında. Güller gördüm, allı beyazlı; ama öyle güller görmüyorum onun yanaklarında. Ve kimi kokular çok daha fazla haz verir. Sevgilimin soluğundan çıkan kokudan. O konuşurken dinlemesini severim; ama müziğin çok daha hoş olduğunu da çok iyi bilirim. Bir tanrıçanın gelişini görmedim hiç; sevgilim yürürken yere basar. Ama gene de tanrı adına yemin ederim ki, bu sahte benzetmeleri, yalancı çıkaran sevgilimin, bence yoktur bir eşi."*

Bu çirkin esmer kadının yalnız dış görünüşü değil, içi de kusurla doludur. Kibirli, zalim, vefasız, aşifte ve yalancıdır; ama şair bunları bildiği halde, ona gene de inanır: "Sevgilim tepeden tırnağa doğru olduğumu söyleyince. Yalan söylediğini bilirim ama, gene de ona inanırım."*

Şair isyan içindedir. Onu büyüleyen, gerçeği olduğu gibi görmesini engelleyen bu gizemli güç, o çirkin kadına nereden gelmiştir? Onun en kötü yanları, başkalarının en iyi yanlarından niçin daha hoş görünür? Şair soru üstüne soru sorar: "Nasıl olur da çirkin şeyler sana böyle yakışır?... Kim sana öğretti seni daha da çok sevmemi, senden nefret etmek için haklı nedenler duyup gördükçe?"*

Ne ilginçtir ki, aynı özellik Cleopatra'da da görülür. Enobarbus, en kötü şeylerin Mısır kraliçesine yakıştığını, tüm kusurlarını kusursuzluk haline soktuğunu söyler. Zaten Shakespeare'in kadınları arasında, sonelerdeki esmer kadına benzeyen tek kişi Cleopatra'dır.


Aşığına işkence eden böyle bir kadını sevmenin verdiği dayanılmazacı sanki yetmezmiş gibi, şair huzursuzluğunu ve mutsuzluğunu bir kat daha artıran bir durumla karşılaşır: Tutkun olduğu esmer kadın, candan bir hayranlıkla sevdiği sarışın delikanlıyı baştan çıkarır. Böylece, Saintsbury'nin "a rather unholy triangle" diye tanımladığı acayip bir üçlü ilişki meydana gelir. Şimdi şair, birbirinden tümüyle farklı aşklarla sevdiği bu iki insanın ikisinden de yoksun kalır. Arkadaşı hem yaralıdır, hem de şairden uzaklaşmıştır: "Dostuma ve bana verdiğin derin yarayıüreğimi inleten o yüreğe lanet olsun! Yalnız bana işkence etmen yetmez miydi? Tatlılar tatlısı dostum da köleliğe köle mi olacaktı?... Onu yitirdim; sen onu da ele geçirdin beni de."*

Şair kimi kimden kıskanacağını bilemez bir hale düşmüştür artık. Ama 42'nci soneden anlaşıldığı gibi, arkadaşını yitirmenin acısı, kadını yitirmenin acısından daha ağır basar belki. Delikanlıyı hoş görebilmek için, onun sadece arkadaşının duygularını paylaşabilmek amacıyla bu kadına tutulduğuna; esmer kadını hoş görebilmek için de, kendisiyle arkadaşı bir tek kişi olduğuna göre, kadının aslında yalnızca kendisini sevdiğine inanmak ister. 144'üncü sone, bu iki kişiyle ilişkilerini en iyi anlatan şiirlerinden biridir: "İki aşkım var benim; biri avutur, biri acı çektirir; bunlar iki ruh gibi hep esinler beni. İyi meleğim sapsarışın bir erkektir; fena meleğim, kötü renkli bir kadın. Beni bir an önce cehennemlik etmek için, dişi kötülüğüm, iyi meleğimi baştan çıkarıp yanımdan ayırıyor; benim ermişimin bir şeytana dönüşmesini istiyor."*
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri