Dün gece sonunda Witcher 3'ü bitirdim. Oyunu sonuna kadar görebilmek için gece 3'e kadar ayakta kaldım ve şimdi nihayet bu inceleme girişini yazabiliyorum. Öncelikle belirtmeliyim ki bu oyun gerçekten harikaydı. Hayatımda bu kadar çeşitli seçimler yapabildiğim bir oyun hatırlamıyorum. Belki biraz duygusal bir şekilde söylüyorum ama gerçekten böyle hissediyorum. Oynayana kadar pişmanlık duymadığım başka bir oyun hatırlamıyorum. Oyunun başlarında pek sarmamıştı beni. Büyüler, iksirler vs. algılamam zor oldu ve dövüş mekanikleri alıştığımın dışındaydı, bu yüzden biraz zorlandım. Hele ki ilk karşılaştığım o berbatçık canavar beni cidden zorladı. O noktada oyunu bırakmayı düşündüm, ama şükürler olsun ki devam ettim. İyi ki etmişim. Oyunun hikayesi muhteşem arkadaşlar, gerçekten mükemmel bir iş çıkarmışlar. Ayrıca uzun zamandır oynadığım en kaliteli yan görevleri hatırlamıyorum. Ana hikayede bir karakterle karşılaşıyorsunuz ve aslında ana hikaye o karakterle sınırlı gibi görünse de, o karakterden ek görevler alıyorsunuz. İşte tam da burada Witcher 3 farkını ortaya koyuyor. Yan görevlere girişmek için seviye atlamaya çalıştım ve sonra bakıyorum ki Cirilla'yı unutmuşum ve onun peşinden koşturmaya başlıyorum. Eğer hala oynamamış birkaç kişi varsa ve bu incelemeyi okuyorsa kesinlikle tavsiye ederim.
Şimdi biraz keyifsizim, çünkü tahmin edebileceğiniz gibi oyun kötü bir sonla bitti. Aslında, bu kötü sona ben sebep oldum diyebilirim. Oyundaki kararlarımdan pişman oldum gerçekten. Doğru yaptığım şeyler olmasına rağmen kötü bir sonla karşılaşmak üzücüydü. Oyunun sonucunu etkileyen her seçim önemliydi. Aslında oyun gayet iyi gidiyordu ama sonra internette bazı kritik hatalarımı fark ettim. Mesela Skjall karakteriyle Yennefer konuştuğumda ona kötü davrandım ve sonrasında Ciri'yi bulmaya çalışırken acele etmem gerektiğini öğrendim. Bunun dışında, sahireden Ciri hakkında bilgi aldığımda odaya girmemem gerektiğini bilmiyordum ve Ciri'nin özgüvenini sarsmamış olmalıydım. Triss'e veda öpücüğü vermediğim için de pişmanım, Yennefer bana bir türlü ısınmadı, Triss ise çok daha tatlıydı. Dijkstra ve Roche'a Radovid'e karşı savaşta katılmadım ve Dijkstra'nın ayağını kırdım. En üzücü seçimim ise kurtadamı öldürmek oldu, zira sonradan bize katılabilecek bir karaktermiş ve yavruları vardı. Sonunda Cirilla'nın (aslında Vesemir'in) madalyonunu elime aldığımda etrafımı saran yaratıklarla karşı karşıya kaldığımda gerçekten ne yaptığımı sorguladım. Her şeyi yapmama rağmen yeterli olmadı. Ciri öldü, Geralt öldü, Yennefer ortada yok, Radovid kazandı ve herkesi yok etti. Hayat bitti...
Şimdi biraz keyifsizim, çünkü tahmin edebileceğiniz gibi oyun kötü bir sonla bitti. Aslında, bu kötü sona ben sebep oldum diyebilirim. Oyundaki kararlarımdan pişman oldum gerçekten. Doğru yaptığım şeyler olmasına rağmen kötü bir sonla karşılaşmak üzücüydü. Oyunun sonucunu etkileyen her seçim önemliydi. Aslında oyun gayet iyi gidiyordu ama sonra internette bazı kritik hatalarımı fark ettim. Mesela Skjall karakteriyle Yennefer konuştuğumda ona kötü davrandım ve sonrasında Ciri'yi bulmaya çalışırken acele etmem gerektiğini öğrendim. Bunun dışında, sahireden Ciri hakkında bilgi aldığımda odaya girmemem gerektiğini bilmiyordum ve Ciri'nin özgüvenini sarsmamış olmalıydım. Triss'e veda öpücüğü vermediğim için de pişmanım, Yennefer bana bir türlü ısınmadı, Triss ise çok daha tatlıydı. Dijkstra ve Roche'a Radovid'e karşı savaşta katılmadım ve Dijkstra'nın ayağını kırdım. En üzücü seçimim ise kurtadamı öldürmek oldu, zira sonradan bize katılabilecek bir karaktermiş ve yavruları vardı. Sonunda Cirilla'nın (aslında Vesemir'in) madalyonunu elime aldığımda etrafımı saran yaratıklarla karşı karşıya kaldığımda gerçekten ne yaptığımı sorguladım. Her şeyi yapmama rağmen yeterli olmadı. Ciri öldü, Geralt öldü, Yennefer ortada yok, Radovid kazandı ve herkesi yok etti. Hayat bitti...