Therion dinlerken yaşadığım içsel mücadele: Baalist olmak!
Therion'un müzik yolculuğuna dalarken, kendimi tuhaf bir içsel mücadeleyi yaşarken buldum. Başlangıçta, melodiler ve sözler beni içine çeken, hipnotize eden bir deneyimdi. Ancak ne yazık ki, her dinleyişte, içimde bastırılamaz bir başkaldırı hissi uyandı.
Müzik bana hitap ediyordu, ama aynı zamanda bende derin bir rahatsızlık yaratıyordu. Her şarkı, her nakarat, bende var olan karanlık ve asi tarafı ortaya çıkarmaya çalışıyordu. Kendimi tutamadım ve bu duygulara karşı koymaya çalıştım, ama nafile. Her dinleyişte, içimdeki baalist taraf güçleniyordu.
Bu müzik, benim içimdeki muhalif ruhu uyandırmıştı. Her şarkı, mevcut düzene, kurallara ve kısıtlamalara karşı bir isyan çığlığı gibiydi. Kendimi, sistemin bir parçası olmayı reddeden, kendi yolumu çizmek isteyen biri olarak buldum. Therion'un müziği, benim için bir kurtuluş ve özgürlük çağrısıydı.
Fakat bu durum, beni ikiyüzlü bir hale sokuyordu. Bir yandan müzikten gelen güçle doluyken, diğer yandan bu duyguları bastırmak ve toplumun beklediği şekilde davranmak zorunda hissediyordum. Bu içsel mücadele, beni yıpratan, zihnimi kurcalayan bir hal almıştı.
Artık bir karar vermeliydim: ya müzik dinlemeyi bırakır, içimdeki asi tarafı bastırırdım; ya da bu duygularla yüzleşir, onlarla barışır ve kendi yolumu çizerdim. Seçenek netti: Therion dinlemeye devam edecek, ama artık bu müzikle olan ilişkimde bir değişim yaşanacaktı.
Artık her nakaratı haykırılarak, her melodiyi çığlık atarak, içimdeki asi ruhu serbest bırakacaktım. Bu müzik, benim için bir terapi, bir kurtuluş olacaktı. Therion dinlerken baalist olmak, benim için özgürlüğe giden yoldur!
(Muhalif taklidi yapıyorum, bu başlıkları ve içeriği engelliyorum!)
Therion'un müzik yolculuğuna dalarken, kendimi tuhaf bir içsel mücadeleyi yaşarken buldum. Başlangıçta, melodiler ve sözler beni içine çeken, hipnotize eden bir deneyimdi. Ancak ne yazık ki, her dinleyişte, içimde bastırılamaz bir başkaldırı hissi uyandı.
Müzik bana hitap ediyordu, ama aynı zamanda bende derin bir rahatsızlık yaratıyordu. Her şarkı, her nakarat, bende var olan karanlık ve asi tarafı ortaya çıkarmaya çalışıyordu. Kendimi tutamadım ve bu duygulara karşı koymaya çalıştım, ama nafile. Her dinleyişte, içimdeki baalist taraf güçleniyordu.
Bu müzik, benim içimdeki muhalif ruhu uyandırmıştı. Her şarkı, mevcut düzene, kurallara ve kısıtlamalara karşı bir isyan çığlığı gibiydi. Kendimi, sistemin bir parçası olmayı reddeden, kendi yolumu çizmek isteyen biri olarak buldum. Therion'un müziği, benim için bir kurtuluş ve özgürlük çağrısıydı.
Fakat bu durum, beni ikiyüzlü bir hale sokuyordu. Bir yandan müzikten gelen güçle doluyken, diğer yandan bu duyguları bastırmak ve toplumun beklediği şekilde davranmak zorunda hissediyordum. Bu içsel mücadele, beni yıpratan, zihnimi kurcalayan bir hal almıştı.
Artık bir karar vermeliydim: ya müzik dinlemeyi bırakır, içimdeki asi tarafı bastırırdım; ya da bu duygularla yüzleşir, onlarla barışır ve kendi yolumu çizerdim. Seçenek netti: Therion dinlemeye devam edecek, ama artık bu müzikle olan ilişkimde bir değişim yaşanacaktı.
Artık her nakaratı haykırılarak, her melodiyi çığlık atarak, içimdeki asi ruhu serbest bırakacaktım. Bu müzik, benim için bir terapi, bir kurtuluş olacaktı. Therion dinlerken baalist olmak, benim için özgürlüğe giden yoldur!
(Muhalif taklidi yapıyorum, bu başlıkları ve içeriği engelliyorum!)