6 Mayıs 2012 Trabzonspor Fenerbahçe Maçı "Zorlu Kapışma"
Bu karşılaşma gerçekten zorlu bir mücadeleydi. Heyecan dorukta, maç sona ermek üzere. Bu zorlukları, çekilen çileleri anlatmak istiyorum, başlangıç noktasını seçemiyorum. Lass mı, Gökhan mı? Düşünceler arasında kaybolup, bir geceden uyandık ki amatör düzeyde düşeceğimiz söyleniyordu. Hayatta gidenlerle yaşanmaz. "Lugano olsaydı her şey farklı olurdu" diyene kadar, Elmander hemen Hakan Balta'nın önüne topu indiriyordu. Ziegler, dünyanın en düz adamı olabilir ama kulüp, tarihinin en zor anlarını yaşarken omzunda Santos'un değil, Lefter'in tabutunun olduğunu hissediyordu. Sahada Emineke olsaydı Antalya maçında ilk yarıda 2-0 olabilir miydi? Sahada olanlar bir yana, dış sahada verilen asıl mücadeleyi unutmamalıyız.
Fenerbahçe'nin kariyer yolculuğu, 2004'te Samsunspor maçında attığı seri çalımlarla başlayan Alex, her geçen gün gözlerimizin önünde biraz daha büyüdü. Zico'nun takımını neredeyse tek başına şampiyon yaptığı 2007 yılında, efsane formanın en göz alıcı köşelerinden birinde kendine yer bulmuştu. Ancak o formayı hak ettiğini gösteren şey geçen yıl attığı 28 gol veya ulaşamadığı performansı değil, geçtiğimiz hafta Beşiktaş karşısında forma giymeyeceğini öğrendiği zaman döktüğü gözyaşlarıydı. Aykut Kocaman hakkında yazmak kolay değil. Fenerbahçe önde olduğu maçta Galatasaray'a mahkum futbol oynamaz; bu görüşümü hala koruyorum. Ancak bazen insan, sevdiği kızı elde etmek adına gözlerini o kadar kapatır ki kendi doğrularının dışına çıkarak yapmam dediklerini yapar. Aykut'un bazı maçlardaki performansını genç aşık birine benzetiyorum. Kazanmayı o kadar çok istiyor ki, şampiyon olmayı, milyonlarca Fenerbahçeli için gurur kaynağı olmayı o 180 dakikanın sonunda kutlamayı istiyor ve bunun için kendi prensiplerini bile gözden çıkarıyor gibi.
Emre Belözoğlu, Fenerbahçe'nin istenmeyen adamı; iyi insan mı, kötü insan mı tartışması yapmayı tercih etmiyorum. Kazanırken herkes sevinir, ama kaybederken kim daha çok üzülür, ona bakarım hep. Emre, Trabzon maçında şampiyonun Bursa olduğunu öğrendiği anda sahanın ortasına yığılarak baygınlık geçiren adamdır. Volkan hakkında söylenecek pek fazla bir şey yok. Sahadaki biz, biz kimiz?
6 Temmuz'da Lass mı, Gökhan mı düşüncesiyle yarışan Fenerbahçe, hızla ilerliyordu. Belki tökezledi, belki birileri ona çelme taktı, şimdilik bilinmez. Ancak o hızla koşarken düşmesi de oldukça sert oldu. Uzun bir iyileşme süreci geçirdi ve bugün yavaş yavaş tekrar yürüyor. Belki henüz tam hazır değil, ama o düşüşten kalan hala kapanmayan yaralarla bir hafta sonrası için final koşusu var. Açık fikirli bir kaleci, acıdan dolayı köşe vuruşu bile kullanamayan bir kaptan, hakemleri takmayacak kadar boş zamanı olan rakiplere karşı idmanlardan arta kalan zamanları mahkemelerde ifade vererek geçiren bir teknik adam ve taraftarının boğazında 10 aydır çözülemeyen bir düğümle o son koşuyu önde bitirmek için yeterli nefes olacak mı, bilemiyorum. Ancak önce, 3 Temmuz'daki o düşüşün yarattığı tüm yaraları iyileştirmek, gururla hatırlanacak anılara dönüştürmek için bu maçı geçmek gerekiyor.
Bu karşılaşma gerçekten zorlu bir mücadeleydi. Heyecan dorukta, maç sona ermek üzere. Bu zorlukları, çekilen çileleri anlatmak istiyorum, başlangıç noktasını seçemiyorum. Lass mı, Gökhan mı? Düşünceler arasında kaybolup, bir geceden uyandık ki amatör düzeyde düşeceğimiz söyleniyordu. Hayatta gidenlerle yaşanmaz. "Lugano olsaydı her şey farklı olurdu" diyene kadar, Elmander hemen Hakan Balta'nın önüne topu indiriyordu. Ziegler, dünyanın en düz adamı olabilir ama kulüp, tarihinin en zor anlarını yaşarken omzunda Santos'un değil, Lefter'in tabutunun olduğunu hissediyordu. Sahada Emineke olsaydı Antalya maçında ilk yarıda 2-0 olabilir miydi? Sahada olanlar bir yana, dış sahada verilen asıl mücadeleyi unutmamalıyız.
Fenerbahçe'nin kariyer yolculuğu, 2004'te Samsunspor maçında attığı seri çalımlarla başlayan Alex, her geçen gün gözlerimizin önünde biraz daha büyüdü. Zico'nun takımını neredeyse tek başına şampiyon yaptığı 2007 yılında, efsane formanın en göz alıcı köşelerinden birinde kendine yer bulmuştu. Ancak o formayı hak ettiğini gösteren şey geçen yıl attığı 28 gol veya ulaşamadığı performansı değil, geçtiğimiz hafta Beşiktaş karşısında forma giymeyeceğini öğrendiği zaman döktüğü gözyaşlarıydı. Aykut Kocaman hakkında yazmak kolay değil. Fenerbahçe önde olduğu maçta Galatasaray'a mahkum futbol oynamaz; bu görüşümü hala koruyorum. Ancak bazen insan, sevdiği kızı elde etmek adına gözlerini o kadar kapatır ki kendi doğrularının dışına çıkarak yapmam dediklerini yapar. Aykut'un bazı maçlardaki performansını genç aşık birine benzetiyorum. Kazanmayı o kadar çok istiyor ki, şampiyon olmayı, milyonlarca Fenerbahçeli için gurur kaynağı olmayı o 180 dakikanın sonunda kutlamayı istiyor ve bunun için kendi prensiplerini bile gözden çıkarıyor gibi.
Emre Belözoğlu, Fenerbahçe'nin istenmeyen adamı; iyi insan mı, kötü insan mı tartışması yapmayı tercih etmiyorum. Kazanırken herkes sevinir, ama kaybederken kim daha çok üzülür, ona bakarım hep. Emre, Trabzon maçında şampiyonun Bursa olduğunu öğrendiği anda sahanın ortasına yığılarak baygınlık geçiren adamdır. Volkan hakkında söylenecek pek fazla bir şey yok. Sahadaki biz, biz kimiz?
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.
6 Temmuz'da Lass mı, Gökhan mı düşüncesiyle yarışan Fenerbahçe, hızla ilerliyordu. Belki tökezledi, belki birileri ona çelme taktı, şimdilik bilinmez. Ancak o hızla koşarken düşmesi de oldukça sert oldu. Uzun bir iyileşme süreci geçirdi ve bugün yavaş yavaş tekrar yürüyor. Belki henüz tam hazır değil, ama o düşüşten kalan hala kapanmayan yaralarla bir hafta sonrası için final koşusu var. Açık fikirli bir kaleci, acıdan dolayı köşe vuruşu bile kullanamayan bir kaptan, hakemleri takmayacak kadar boş zamanı olan rakiplere karşı idmanlardan arta kalan zamanları mahkemelerde ifade vererek geçiren bir teknik adam ve taraftarının boğazında 10 aydır çözülemeyen bir düğümle o son koşuyu önde bitirmek için yeterli nefes olacak mı, bilemiyorum. Ancak önce, 3 Temmuz'daki o düşüşün yarattığı tüm yaraları iyileştirmek, gururla hatırlanacak anılara dönüştürmek için bu maçı geçmek gerekiyor.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için
Giriş yap veya üye ol.