Çocukların sürekli bağırıp ağlamasının altında yatan sebepler neler? Bu durum, onların gelecekteki gelişimini nasıl etkiliyor?
Üst kattaki gürültülü komşularım nedeniyle çocuk gelişim uzmanlarıyla görüşmeme gerek kaldı ve edindiğim bilgiler oldukça aydınlatıcıydı. Uzmanlar, bir çocuğun 3 yaşına kadar kendisini aile ortamında güvende hissetmesinin, yetişkinlikteki davranışlarını ve tutumlarını büyük ölçüde etkilediğini söylüyor.
Çocuğun zihni, ebeveynlerinin ilgisini çekme ve onlara bağımlı olma ihtiyacıyla şekilleniyor. Bu, "her şey benim yüzünden" tribiyle başlayan bir süreç. Çalışan annelerin izni boyunca çocuklarıyla geçirdikleri zaman, bu bağın kurulması için kritik önem taşıyor. Ancak, işe dönüş yapıldığında, çocuklar genellikle anneanneye veya babaanneye emanet ediliyor ve bu durum çocuklarda "annem beni terk etti" algısına yol açabiliyor.
Taşralı primatlar olarak adlandırdığım bu ebeveynler, çocuklarını dizginlemek için bebek gibi davranma eğiliminde olabiliyorlar. Çocuk ise kendi düzeyinde biriyle iletişim kurduğunda kendini güvende hissediyor ve bu iletişim tarzına bağımlı hale geliyor.
Kreşe başlayan çocuk, anne çalıştığı için kreş çıkışında yine anneanne veya babaanneye emanet ediliyor. Anne, akşam işten geldiğinde çocuğuyla ilgilenmek istiyor ancak çocuğun iletişim dili değişmiş oluyor. Günde birkaç saat gördüğü çocuğuyla iletişim kurmak için onun gibi davranıyor ve birlikte bağırıyorlar.
Yıllar böyle geçiyor ve çocuk 6 yaşına gelse bile zihni 3 yaşında kalıyor. Ailesi yanında olmadığında, başkalarıyla iletişim kuramayan, bağımlı bir birey haline geliyor. Ancak ailesi yanındayken, tam bir tazmanya canavarı gibi davranabiliyor. Bu, suçluluk duygusundan veya belki de gerizekalılıktan kaynaklanıyor olabilir.
Peki, bu durum ailenin hoşuna mu gidiyor? Evet, çünkü ortada ilgilerini çekmeye çalışan ve onlara bağımlı bir yavru primat var. Sorun, bu çocuğun gürültüsü, hem kendi ailelerine hem de alt kattaki komşularına yansıyor.
Sonuç olarak, çocukların sürekli bağırıp ağlamasının altında yatan sebepler, ebeveynlerin farkında olmadıkları psikolojik etkilere sahip olabilir. Bu durum, çocuğun gelecekteki sosyal ilişkilerini ve bağımsızlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Bu nedenle, ebeveynlerin çocuklarıyla kaliteli zaman geçirmeye ve onların duygusal ihtiyaçlarını anlamaya yönelik çabaları, bu sorunu azaltabilir.
Alt kattaki komşular olarak, bu durumdan en az biz kadar onlar da etkileniyor. Bu nedenle, ebeveynlere bu konuda farkındalık yaratmak ve çocuklarının davranışlarını dizginlemeleri konusunda desteklemek önemlidir.
Üst kattaki gürültülü komşularım nedeniyle çocuk gelişim uzmanlarıyla görüşmeme gerek kaldı ve edindiğim bilgiler oldukça aydınlatıcıydı. Uzmanlar, bir çocuğun 3 yaşına kadar kendisini aile ortamında güvende hissetmesinin, yetişkinlikteki davranışlarını ve tutumlarını büyük ölçüde etkilediğini söylüyor.
Çocuğun zihni, ebeveynlerinin ilgisini çekme ve onlara bağımlı olma ihtiyacıyla şekilleniyor. Bu, "her şey benim yüzünden" tribiyle başlayan bir süreç. Çalışan annelerin izni boyunca çocuklarıyla geçirdikleri zaman, bu bağın kurulması için kritik önem taşıyor. Ancak, işe dönüş yapıldığında, çocuklar genellikle anneanneye veya babaanneye emanet ediliyor ve bu durum çocuklarda "annem beni terk etti" algısına yol açabiliyor.
Taşralı primatlar olarak adlandırdığım bu ebeveynler, çocuklarını dizginlemek için bebek gibi davranma eğiliminde olabiliyorlar. Çocuk ise kendi düzeyinde biriyle iletişim kurduğunda kendini güvende hissediyor ve bu iletişim tarzına bağımlı hale geliyor.
Kreşe başlayan çocuk, anne çalıştığı için kreş çıkışında yine anneanne veya babaanneye emanet ediliyor. Anne, akşam işten geldiğinde çocuğuyla ilgilenmek istiyor ancak çocuğun iletişim dili değişmiş oluyor. Günde birkaç saat gördüğü çocuğuyla iletişim kurmak için onun gibi davranıyor ve birlikte bağırıyorlar.
Yıllar böyle geçiyor ve çocuk 6 yaşına gelse bile zihni 3 yaşında kalıyor. Ailesi yanında olmadığında, başkalarıyla iletişim kuramayan, bağımlı bir birey haline geliyor. Ancak ailesi yanındayken, tam bir tazmanya canavarı gibi davranabiliyor. Bu, suçluluk duygusundan veya belki de gerizekalılıktan kaynaklanıyor olabilir.
Peki, bu durum ailenin hoşuna mu gidiyor? Evet, çünkü ortada ilgilerini çekmeye çalışan ve onlara bağımlı bir yavru primat var. Sorun, bu çocuğun gürültüsü, hem kendi ailelerine hem de alt kattaki komşularına yansıyor.
Sonuç olarak, çocukların sürekli bağırıp ağlamasının altında yatan sebepler, ebeveynlerin farkında olmadıkları psikolojik etkilere sahip olabilir. Bu durum, çocuğun gelecekteki sosyal ilişkilerini ve bağımsızlığını olumsuz yönde etkileyebilir. Bu nedenle, ebeveynlerin çocuklarıyla kaliteli zaman geçirmeye ve onların duygusal ihtiyaçlarını anlamaya yönelik çabaları, bu sorunu azaltabilir.
Alt kattaki komşular olarak, bu durumdan en az biz kadar onlar da etkileniyor. Bu nedenle, ebeveynlere bu konuda farkındalık yaratmak ve çocuklarının davranışlarını dizginlemeleri konusunda desteklemek önemlidir.