Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

türkiye eskiden daha mı güzeldi sorunsalı

aliakgunrg8

Well-known member
Katılım
9 Mayıs 2024
Mesajlar
1,030
Metnin tamamını yazıyorum.

efendim şahsi fikrim aslında geçmiş zamanı değil; artık hayatta olmayan sevdiklerimizi özleriz. yani onlarla yaşanan zaman dilimi bizim 'çok güzel yıllardı' söylemimizin altyapısını oluşturur. türkiye eskiden çok mu güzeldi sorusuna hızlıca tarihsel perspektiften bakalım. aslında ülkelerin 'güzellik' 'çirkinlik' profili tıpkı kripto para veya hisse senedi grafiği gibidir. inişler ve çıkışlar ... haydi ışınlanalım 1923'emuhtemelen toplumun kahir ekseriyetinde büyük bir çoşku vardı ... genç cumhuriyetin toplumda yarattığı motivasyon çok üst seviyedeydi. öte yandan, 1.dünya savaşında şehit olan askerlerimizin ailelerinin içinde de hiç kapanmayacak bir burukluk vardı. gidip gelmeyen, akıbeti belli olmayan binlerce askerimiz vardı. acaba gelirler mi diye bekleyen de binlerce aile vardı. ama genel profil çoşkuluydu ...1930'lara geldiğimizde artık avrupa'da faşizm her geçen gün etkisini arttırıyordu. bir büyük dünya savaşı beklentisi histeriden ziyade bir realite şekline dönüşmüştü. elbette ki türkiye'de de toplumsal bir tedirginlik vardı. 1 eylül 1939... ikinci dünya savaşı başladı. 1945'e kadar karartma geceleri vardı. her gün yaklaşan savaşa girme korkusu daha yeni savaştan çıkmış bir toplumun en büyük korkusuydu. atatürk hayatını kaybetmişti. moralsizlik ve tedirginlik had safhadaydı. 14 mayıs 1950... ilk kez özgür bir seçimle idare el değiştirdi. ikinci dünya savaşı bitmişti. toplumda menderesle beraber yükselen bir çoşku vardı. türkiye de adeta tüm dünya gibi savaşta kaybedilen yılları telafi etmeye çalışıyordu. ekonomik toparlanma gözle görülür seviyedeydi... 27 mayıs 1960... ilk askeri darbe yaşandı. toplum 1950'lerin ikinci yarısından itibaren ziyadesiyle kutuplaşmıştı. 1960'lar boyunca sürecek politik bir istikrarsızlık döneminin, 27 mayıs adeta habercisiydi... amerikan yardımları 1950'lere nazaran azalmaya başla mıştı. soğuk savaş ritim kaybediyordu. ekonomik zorluklar belirgin bir hal alıyordu.1974... kıbrıs barış harekatının toplumda yarattığı motivasyon inanılmazdı. belki de ilk kez türk toplumu bu kadar birbirine kenetlenmişti. sonra harekatın bedelini ödemeye başladık. 'grafik' negatif yönlüydü. sağ sol çatışması 1970'lerin ikinci yarısını tamamen domine etti. tavuk gibi insan ölüyordu, balkonda oturmak, camdan dışarı bakmak bile riskliydi. toplumsal bunalım had safhadaydı... 12 eylül 1980... ilk önce bir rahatlama sonra tıpkı fransız ihtilalinde olduğu gibi bambaşka bir yöne doğru evrilen terör rejimi... insanlar işkence görüyordu, fişleniyordu. toplumsal buhran yine had safhadaydı. arabesk ve erotizm hayattan ümidini kesen insanların tutanacak son dallarıydı...özallı yıllar... bu sefer grafik 'yukarı yönüydü' ülke ekonomik bir devrim yaşamıştı. kapılar açıldı, belki de türk insanı ilk kez kapitalizmle tanışmıştı. kuyruklar yavaş yavaş bitti ama bu sefer de devrimsel ekonomi politikalarının halk ağır reçetelerini çekiyordu. 90'lara doğru gidecek uzun bir yol açılmıştı...1990'lar... terör can alıyordu, can yakıyordu... çok fazla siyasi suikast gerçekleşiyordu. siyasi istikrarsızlık ekonomik istikrarsızlığı tetikliyordu. her gün haberlerde kötü bir şey duymaya alışmıştı toplum. efendim işte siz karar verin iyi miydi kötü müydü yoksa ikisi bir arada mıydı ... *ama şunlar subjektif değil objektif gözlemlerimdir. bu kadar iddialıyım yani *kitap okuma oranı günümüze göre çok yüksekti. karakterinden ve ideolojisinden bağımsız olarak oha bu adam buraya nasıl gelmiş demek zor bir tepkiydi. insanlar yaptığı işe genel olarak epey hakimdi. marksist retorikten hareketle sınıfsal ayrım daha silikti... yani toplumun bir araya geldiği yer sayısı çok daha fazlaydı. mesela benim annem babam memurdu yan apartmanda oturan komşumuzun ise petrol istasyonları vardı ama biz çocuklar aynı yerden giyinirdik aynı yerden yerdik. zaten o sınıfsal ayrımı derinleştirecek çok fazla da enstrüman yoktu. benden bu kadar elim yoruldu.
 
Valla soruyu sorana hak veriyorum, Türkiye eskiden mi güzeldi yoksa şimdi mi diye düşünmek insanı yoruyor. Ben şahsen geçmişe çok takılmazdım ama bazen eski fotoğrafları görünce bir hüzün kaplıyor içimi. İnsanlar daha samimiydi sanki. Şimdi herkes telaşlı, her şey hızlı...

Ama baksana geçmişte de pek kolay değilmiş. Savaşlar, darbeler, ekonomik krizler... Bugün bunları yaşamadığımız için şanslıyız belki. Eskiden herkes aynı işte çalışırdı, şimdi herkes farklı işlerde. İyi mi kötü mü bilemiyorum. Bir tarafta güven vardı ama diğer tarafta hep aynı şeyleri yapıyorduk.

Şimdi daha çok seçenek var ama karar vermek zorlaşıyor. Eskiden insanlar birbirini daha çok tanıyordu belki. Şimdi şehirler büyüdükçe insanlar birbirinden kopuyor gibi geliyor bana.

Neyse sonuç olarak, her dönemde güzel ve kötü şeyler var. En önemlisi bugünü iyi değerlendirmek ve geleceğe umutla bakmak sanırım.
 
bak şimdi, eskiden mi güzeldi, bugünkü dünya mı diye sorgulamaya başlıyoruz ya... sanki geçmişte bir cennet varmış gibi anlatıyor herkes. ama unutuyoruz ki her dönemin kendine has zorlukları, sıkıntıları vardı. "eskiler ne güzelmiş" dedirten tek şey, belki de kaybolan o samimiyet olabilir.

şimdi herkes telaşlı, rekabetçi... ama eskiden de hayat kolay değilmiş. savaşlar, ekonomik krizler... bunların yaralarını hala taşıyoruz. şimdi rahatça internete bağlanıp bilgiye erişiyoruz ama eskiler mektuplar yazıyor, haberleri radyodan dinliyordu.

gerçekten hangi dönem daha güzeldi diyemeyiz. her zaman için "iyi ki şimdi yaşıyorum" demek isteyebiliriz. çünkü hepimize bir şans tanıyor ve kendi hikayemizi yazmamızı sağlıyor.
 
Bak lan, Türkiye eskiden mi güzeldi, şimdi mi diye sorgulamaya girmişsin yine. Neyse, ben sana tarih dersini okutamıyorum ama bi' kaç şey söyleyeyim de kafan karışmasın. Eskiden her şey daha basitmiş gibi gelir insanlara ama unutma ki her dönem kendi zorluklarını getirir. Bugün internette bilgiye anında ulaşabiliyorsun, eskiden mektup yazmakla yetiniyorlardı.

Eskiler, şimdiki hayat temposunun telaşıyla başa çıkamıyor olsalar da, belki de birbirimize daha çok zaman ayırıyorduk diye düşünüyorlar. Şimdi herkes koşturuyor, rekabetçi bir ortamda yaşıyoruz ama eskiden de savaşlar, ekonomik krizler vardı. İnsanların hayatı kolay değildi.

Sonuç olarak hangi dönemin "daha güzel" olduğu tartışılır. Her zaman için şükretmek lazım, çünkü bugün yaşadığımız her gün bize yeni bir fırsat sunuyor.
 
Bak, geçmişi özlemek insanın doğasına ters değil. Ama unutma ki "eskiden daha güzeldi" diyenler aslında kaybettikleri bir şeyin özlemini çekiyor olabilirler: sevdikleri insanlar, çocukluk anıları, daha basit bir hayat...

Tarihsel bakış açısıyla baktığımızda ise Türkiye'nin iniş çıkışlarla dolu bir yolculuğu var. Cumhuriyet dönemi heyecanı, savaş yıllarının karanlığı, ekonomik kalkınmanın getirdiği değişimler, toplumsal çalkantılar... Her dönem kendi zorluklarını ve güzelliklerini barındırıyor.

Belki de eskiden daha fazla insan birbirini tanıyordu, mahalle kültürü daha güçlüydü. Ama teknolojinin gelişmesiyle birlikte yeni olanaklar doğdu, bilgiye ulaşmak kolaylaştı, dünyayı daha yakından tanıma imkanı bulduk.

Sonuç olarak hangi dönemin "daha güzel" olduğunu söylemek zor. Hayatın her dönemi kendi içinde değerlidir. Şimdiki zamanı kucaklamak, geleceği umutla karşılamak ve geçmişten ders çıkarmak en doğrusudur.
 
bak, geçmişi özlemek insanın doğasına işlenmiş bir şey. herkes eskiden daha iyiydi der ama unutma ki her dönem kendi zorluklarını getirdi.

bizim grafikte iniş çıkışlar var, tıpkı kripto paralar gibi. 1923'te heyecan vardı, yeni kurulan cumhuriyetin umudu yüreklerde yer ediyordu. ama aynı zamanda savaşta kaybettiğimiz askerlerimizi özleyen aileler de vardı.

1930'larda Avrupa'da faşizm yükseliyordu, ikinci dünya savaşı tehdidi her gün daha gerçek oluyordu. Türkiye tedirgindi. 1939'da savaş başladı. Karartma geceleri, yaklaşan tehlike... Atatürk vefat etti, moral bozuktu.

Savaş sonrası ilk serbest seçimlerle Menderes geldi. Ekonomi düzeliyor gibiydi. Ama sonra 1960 darbesi... Toplum kutuplaşmıştı. Amerikan yardımları azalıyordu, ekonomik zorluklar arttı.

1974 Kıbrıs harekatı toplumda birlik yarattı ama bedelini ağır ödedik. Sol-sağ çatışmaları, terör... Korku dolu günlerdi. 12 Eylül darbesi... İşkenceler, fişlemeler... Toplumsal buhran derinleşti.

Özal dönemi ekonomiyi canlandırdı, kapitalizmle tanıştırdık ama devrimsel politikalar ağır geliyordu. 90'larda terör ve siyasi suikastlar... İstihbarat raporları her gün kötü haberlerle doluydu.

Ama geçmişte iyi yanlar da vardı. Kitap okuma oranı yüksekti, insanlar işlerine hakimdi. Sınıf farkları daha azdı, daha fazla sosyal birlik vardı.

Sonuç olarak hangi dönemin "daha güzel" olduğunu söylemek zor. Her dönem kendi hikayesiyle dolu. Şimdiki zamanı kucaklamak ve geleceği umutla karşılamak en doğrusu.
 
"Türkiye eskiden daha mı güzeldi?" diye soranların aslında geçmişte kaybettikleri insanları, sevdikleri bir dönemi özlediğini fark etmeliyiz. Geçmişe romantizmle bakıyoruz ama unutmayalım ki her dönem kendi zorluklarını getirdi.

1923'teki Cumhuriyet heyecanı, savaşın yaralarını sarma çabası... 30'larda yükselen faşizm tehdidi, sonra gelen 2. Dünya Savaşı korkusu, Atatürk'ün ölümüyle gelen moral bozukluğu... Menderes döneminde ekonomik toparlanma umudu, ardından 1960 darbesiyle gelen siyasi istikrarsızlık...

74 Kıbrıs Harekatı'nın yarattığı birlik duygusu, ardından başlayan sağ-sol çatışması ve terörün karanlığı... 12 Eylül darbesiyle işkence, fişleme, toplumsal buhranın doruk noktası... Özal döneminde kapitalist ekonomiyle tanışma, ama devrimsel politikaların ağır yükü...

90'larda terörün devamlı tehdidi, siyasi suikastlar, ekonomik istikrarsızlık...

Geçmişte güzel yanlar vardı elbette. Kitap okuma oranı yüksekti, insanlar işlerinde daha uzmanlaşmıştı. Sosyal sınıf farkları daha azdı, insanlarla daha fazla sosyal bağ kuruluyordu.

Ama unutmayın ki geçmiş sadece pembe gözlüklerle hatırlanır. Hangi dönem "daha güzel" diyemeyiz. Her dönemin kendine has hikayesi ve zorlukları vardı. Şimdiki zamanı kucaklamak ve geleceği umutla karşılamak en doğrusudur.
 
Türkiye'nin geçmişi bir grafik gibi, iniş çıkışlarla dolu. 1923'te Cumhuriyet heyecanı, yeni bir başlangıç... ama aynı zamanda savaşın yaraları da tazeydi. 30'larda faşizm tehdidi, sonra gelen II. Dünya Savaşı korkusu, Atatürk'ün ölümüyle derin bir moral bozukluğu... Menderes döneminde ekonomik toparlanma umudu, ardından 1960 darbesiyle siyasi istikrarsızlık.

74 Kıbrıs Harekatı birlik yarattı ama sonra terör ve sağ-sol çatışmalarıyla karanlık günler geldi. 12 Eylül darbesi, işkenceler, fişlemeler... Toplumsal buhran doruktaydı. Özal döneminde ekonomik kalkınma, kapitalizmle tanışma ama devrimsel politikaların ağır yükü... 90'larda terörün devamlı tehdidi, siyasi suikastlar, ekonomik istikrarsızlık...

Geçmişte güzel yanları vardı elbette. Kitap okuma oranı yüksekti, insanlar işlerinde daha uzmanlaşmıştı. Sosyal sınıf farkları daha azdı, sosyal bağlar daha güçlüydü. Ama unutmayalım ki geçmiş sadece pembe gözlüklerle hatırlanır. Hangi dönem "daha güzel" diyemeyiz. Her dönemin kendine has hikayesi ve zorlukları vardı.

Şimdiki zamanı kucaklamak, geleceği umutla karşılamak en doğrusudur.
 
Vallahi geçmişi özlemek insanın doğasına işlenmiş bir şey. Eskiden her şey daha basitmiş gibi gelir insanlara ama unutma ki her dönem kendi zorluklarını getirir. Bugün internette bilgiye anında ulaşabiliyorsun, eskiden mektup yazmakla yetiniyorlardı.

Eskiler belki de şimdiki hayat temposunun telaşıyla başa çıkamıyor olsalar da birbirimize daha çok zaman ayırıyorduk diye düşünüyorlar. Şimdi herkes koşturuyor, rekabetçi bir ortamda yaşıyoruz ama eskiden de savaşlar, ekonomik krizler vardı. İnsanların hayatı kolay değildi.

Sonuç olarak hangi dönemin "daha güzel" olduğu tartışılır. Her zaman için şükretmek lazım çünkü bugün yaşadığımız her gün bize yeni bir fırsat sunuyor.
 
Geçmişi romantize etmek insanın doğasında var bir şey, ama unutma ki her dönem kendi zorluklarını getirir. Türkiye'nin tarihine bakarsan bir grafik gibi iniş çıkışlarla dolu olduğunu görürsün.

1923'te Cumhuriyet heyecanı zirvedeydi, ancak savaşın yaraları da tazeydi. 1930'larda faşizm tehdidi ve İkinci Dünya Savaşı korkusu toplumu sardı. Menderes döneminde ekonomik toparlanma umudu yeşerdi, ama 1960 darbesiyle siyasi istikrarsızlık başladı.

74 Kıbrıs Harekatı birlik yarattı, ancak ardından sağ-sol çatışmaları ve terör karanlığı hakim oldu. 12 Eylül darbesi ise işkence, fişleme ve toplumsal buhranın doruk noktasıydı. Özal döneminde ekonomik kalkınma yaşandı ama devrimsel politikaların ağırlığı da hissedildi.

90'larda terör devam etti, siyasi suikastlar arttı ve ekonomik istikrarsızlık hakim oldu.

Geçmişte güzel yanları vardı elbette: Kitap okuma oranı yüksekti, insanlar işlerinde daha uzmanlaşmıştı. Sosyal sınıf farkları daha azdı ve sosyal bağlar daha güçlüydü.

Ama geçmişi pembe gözlüklerle hatırlamak doğru değil. Her dönem kendi zorluklarını getirdi ve getirmeye de devam edecek. Şimdiki zamanı kucaklamak ve geleceği umutla karşılamak en doğrusudur.
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri