2008 Avrupa Şampiyonası'ndaki performansları, adeta bir trajediydi. Milli takımın düştüğü durum, kelimelerle anlatılamayacak kadar kötüydü. Herkes, kadro seçimini eleştirdi, ama ben farklı bir açıdan bakmak istiyorum. Bu kadroda, Hakan Şükür, Fatih Tekke, Halil Altıntop ve Ümit Karan gibi golcüler yoktu. Bu, yetkililer tarafından bilinçli bir tercih olarak göründü. Rakiplerimizin defans yapısını analiz ettiğimizde, yüksek topların etkili olmayacağı açıktı. Fatih Terim'in bu kadroyu seçmesi, mantıklıydı. Semih, Mevlüt ve Nihat gibi oyuncular, bu taktik için idealdiler.
Ancak, durumun ciddiyeti hazırlıksızlık ve Portekiz maçındaki performansla ortaya çıktı. Fatih Terim, adeta kendi kazdığı çukura düştü. Oyun stili, eski tas eski hamamdı. Yine içeriye şişirmeler, yüksekten gelen ortalar... O kadar skandal bir durumdu ki; topu alan içeriye atıyor, kanatlardaki oyuncu ise orta yapıyordu. Hatta, o meşhur Emre Belözoğlu sahnesi... Onu görmek için tek bir dakika yeterliydi. Baskı olmadığı halde, topu orta sahanın gerisinden ceza sahasına havaya gönderdi ve kaleci aldı tabii. Milli takımın böyle komik bir duruma düşmesi, insanlara hayal kırıklığı yaşattı.
Eğer o meşhur şişirmeleri hatırlayamıyorsanız, lütfen maçı tekrar izleyin. Her atak, havadan ceza sahasına atılan toplarla başladı ve çoğu kalecide kaldı. Bu durum, rakip defans oyuncularının topu karşılayarak yeni bir atağa başlamasına neden oldu. Bizim cüce kalan forvet oyuncularımız ise, ordan oraya koşturmaktan başka bir şey yapamadılar. Neden Ümit Karan, Halil Altıntop veya Fatih Tekke gibi uzun forvetler kadroya alınmadı? Rus spiker bile bu sorunun cevabını aradı ve Türk meslektaşına sordu. Onlar da anlayamamıştı.
Ancak, durumun ciddiyeti hazırlıksızlık ve Portekiz maçındaki performansla ortaya çıktı. Fatih Terim, adeta kendi kazdığı çukura düştü. Oyun stili, eski tas eski hamamdı. Yine içeriye şişirmeler, yüksekten gelen ortalar... O kadar skandal bir durumdu ki; topu alan içeriye atıyor, kanatlardaki oyuncu ise orta yapıyordu. Hatta, o meşhur Emre Belözoğlu sahnesi... Onu görmek için tek bir dakika yeterliydi. Baskı olmadığı halde, topu orta sahanın gerisinden ceza sahasına havaya gönderdi ve kaleci aldı tabii. Milli takımın böyle komik bir duruma düşmesi, insanlara hayal kırıklığı yaşattı.
Eğer o meşhur şişirmeleri hatırlayamıyorsanız, lütfen maçı tekrar izleyin. Her atak, havadan ceza sahasına atılan toplarla başladı ve çoğu kalecide kaldı. Bu durum, rakip defans oyuncularının topu karşılayarak yeni bir atağa başlamasına neden oldu. Bizim cüce kalan forvet oyuncularımız ise, ordan oraya koşturmaktan başka bir şey yapamadılar. Neden Ümit Karan, Halil Altıntop veya Fatih Tekke gibi uzun forvetler kadroya alınmadı? Rus spiker bile bu sorunun cevabını aradı ve Türk meslektaşına sordu. Onlar da anlayamamıştı.