Hükümetin yanlış tarım ve hayvancılık politikaları, üreticinin bu mesleği geleneksel yöntemlerle yürütmeye çalışmasının anlamsız ısrarı büyük sorun. Ülkedeki büyükbaş hayvan varlığı yüzde sekseni küçük ve orta dereceli işletmelerde bulunuyor. Geriye kalan yüzde yirmilik kısımda ise 500 ve 1000 bin baş üzeri hayvan varlığı olan profesyonel işletmeler var. Bu profesyonel işletmeler asla zarar etmezken, küçük işletmeler patır patır dökülüyor! Çünkü işi bilmiyorlar. Ben de bir çiftçiyim. Birkaç yıldır hayvancılık üzerine araştırma yapıyorum, özellikle süt sığırcılığı. Hayalim de burada da beni tanıyan bilir - bir çiftlik kurmak, süt sığırcılığı üzerine. Şu an üç yıldır deli dolu bu konu üzerine araştırma yapıyorum. Hayvan beslemesi, sürü yönetimi, gübre yönetimi, ahır planlaması vs. vs. Üç yıldır yerli yabancı ayırt etmeksizin okuyorum, çiftlik dolaşıyorum ve bugün öyle yeni bir şey öğrendim ki iyi ki dedim bu işe, bu detayı öğrenmeden girmemişim. Tıp okusam daha iyi. Bu kadar bilgi sahibi olmuş biri olarak ben kendimi hala daha yeterli bulmuyorum.
Köydeki vatandaşına rasyonda hangi yemleri kullanıyorsun diye sorduğunda rasyon ne diyor? Kuru dönem beslenmesini nasıl yapıyorsun diye sorduğumda oğlan bakıyor o işe diyor. Veteriner arkadaşım var ona soruyorum söylemiyor musunuz bunlara nasıl olması ya da olmaması gerektiğini diyorum, hasta hayvanına iğne yaptıktan sonra düzelir gibi olunca tüm söylediklerimi unutup kendi bildiğini yapıyor diyor. Yenilikçi değiller, gelenekciler. Sürü yönetimi bilmiyorlar. Genç hayvan ile yaşlı hayvanı aynı padoka koymuş adam, baskınlık hiyerarşisinden bı haber. Ya bilmemek ayıp değil fakat sana söylendiği halde söyleyeni küçük görüp biz bu işi atadan dededen yapıyoruz deyip uygulamamak da neyin nesi. Elin oğlu esansiyel yağlar, amino asitler, bypass'ligi yüksek proteinlerden rasyon çözüyor bizimkisi hayvana silaj, saman ve kesif yemi basıyor. Sonra rumen hitler'in gaz odası gibi. Hayvan yatıyor. Çağır veteriner, ver sodayi hayvan normale döndü ama o da ne karaciğer iflas etti. Sonra çağır kasabı. O güzelim inekler acı içinde yaşıyor ve daha ikinci doğumunda ölüp gidiyor. Neden? Yanlış besleme. Bol ve ucuza bulmuş pancar posasını basmış hayvana. Övünüyor bir de sırtı balık oldu bak! Bu iyi bir şey değil diyorsun sen ne anlarsın diyor. Yani yıllardır sonuçlar seni iyi bir şey olmadığına ikna edemediyse ben ne diyebilirim ki. Doğu ve güneydoğu'daki hayvanların hali daha da beter. Kapalı ahırlarda bağlı sistem, gübrenin o keskin amonyak kokusunun içinde...Resmen hayvana işkence. Düşündükçe uykularım kaçıyor bazen. Kim bilir hangi ahırda hangi hasta hayvan yavrusunu yalıyor ve ölümü bekliyor.
Velhasıl kelam ilk önce üreticinin bilinçlendirilmesi gerekiyor, gerekiyorsa zorla. Ben tarım ve hayvancılık bakanı olsam bu konuda eğitim seferberliği başlatırdım ve katılımı zorunlu kılardim. Ardından yazılı ve sözlü sınava tabi tutardım, geçmeyenin ruhsatını iptal edin! Senin hayvanlara eziyet çektirmeye hakkın yok. Millete antibiyotikli süt içirip toplum sağlığı ile oynamaya ise hiç yok.
Köydeki vatandaşına rasyonda hangi yemleri kullanıyorsun diye sorduğunda rasyon ne diyor? Kuru dönem beslenmesini nasıl yapıyorsun diye sorduğumda oğlan bakıyor o işe diyor. Veteriner arkadaşım var ona soruyorum söylemiyor musunuz bunlara nasıl olması ya da olmaması gerektiğini diyorum, hasta hayvanına iğne yaptıktan sonra düzelir gibi olunca tüm söylediklerimi unutup kendi bildiğini yapıyor diyor. Yenilikçi değiller, gelenekciler. Sürü yönetimi bilmiyorlar. Genç hayvan ile yaşlı hayvanı aynı padoka koymuş adam, baskınlık hiyerarşisinden bı haber. Ya bilmemek ayıp değil fakat sana söylendiği halde söyleyeni küçük görüp biz bu işi atadan dededen yapıyoruz deyip uygulamamak da neyin nesi. Elin oğlu esansiyel yağlar, amino asitler, bypass'ligi yüksek proteinlerden rasyon çözüyor bizimkisi hayvana silaj, saman ve kesif yemi basıyor. Sonra rumen hitler'in gaz odası gibi. Hayvan yatıyor. Çağır veteriner, ver sodayi hayvan normale döndü ama o da ne karaciğer iflas etti. Sonra çağır kasabı. O güzelim inekler acı içinde yaşıyor ve daha ikinci doğumunda ölüp gidiyor. Neden? Yanlış besleme. Bol ve ucuza bulmuş pancar posasını basmış hayvana. Övünüyor bir de sırtı balık oldu bak! Bu iyi bir şey değil diyorsun sen ne anlarsın diyor. Yani yıllardır sonuçlar seni iyi bir şey olmadığına ikna edemediyse ben ne diyebilirim ki. Doğu ve güneydoğu'daki hayvanların hali daha da beter. Kapalı ahırlarda bağlı sistem, gübrenin o keskin amonyak kokusunun içinde...Resmen hayvana işkence. Düşündükçe uykularım kaçıyor bazen. Kim bilir hangi ahırda hangi hasta hayvan yavrusunu yalıyor ve ölümü bekliyor.
Velhasıl kelam ilk önce üreticinin bilinçlendirilmesi gerekiyor, gerekiyorsa zorla. Ben tarım ve hayvancılık bakanı olsam bu konuda eğitim seferberliği başlatırdım ve katılımı zorunlu kılardim. Ardından yazılı ve sözlü sınava tabi tutardım, geçmeyenin ruhsatını iptal edin! Senin hayvanlara eziyet çektirmeye hakkın yok. Millete antibiyotikli süt içirip toplum sağlığı ile oynamaya ise hiç yok.