Türkiye'deki Sevgisizliğin ve Nefretin Nedeni
Günümüzdeki iletişim ve etkileşim biçimleri, insanların gerçek kimliklerini saklayarak müstehcen ve saldırgan davranışlar sergilemelerine olanak tanıyor. İnternet olmasaydı, kişiler arasındaki anonimlik olmasaydı belki asla bu kadar açık görünmeyecekti. Örneğin bir kişi, YouTube'a kendi sevdiği müziği paylaştığında altına bir sürü küfür yorumu düşüyor. Kötü bir performans ya da beğenilmeyen bir şey olsa bile, bu durumu eleştirebilirsiniz ancak bunu kişisel bir saldırıya dönüştürüp nefret dolu sözler sarf etmek ne demek?! Aynı durum Periscope gibi platformlarda da karşımıza çıkıyor; yayıncı kim olursa olsun, aynı nefret dolu yorumlar ile karşılaşıyoruz. Tabii ki, sürekli iltifatlarla dolu bir tutum da oldukça rahatsız edici. İnsanlar olarak, açıkçası yeteneklerimizi, nicklerimizin ardında gizlenirken ve bir monitörün önünde iken bile göstermekte zorlanıyoruz. Sokaklarda, trafikte, iş ortamlarında da durum farklı değil. İnsanlar, kendi işleri ve uğraşları ile meşgulken, başkalarının hayatlarına karışıyor ve arkalarından kötü konuşmalarına devam ediyorlar. Yüz yüze karşı karşıya geldiklerinde ise her şey normale dönüyor. Peki, insanlar neden bu kadar başkalarının hayatlarına müdahale etmeye ve onları kıskanmaya meyilli? Bu anlamak gerçekten zor. Türkiye'de insanlar genellikle mutsuz ve sevgisiz; sokaklarda mutlu insanları gördüklerinde rahatsız oluyorlar. Örneğin bir esnaf, müşterisine iki basit soru sorduğu için küfür edebiliyor. Bu tür durumlar beni gerçekten rahatsız ediyor. İnsanlar neden bu kadar sabırsız, sıkıcı ve sinirli olmak zorunda? Bu tür bir sevgisizlik ve nefret dolu tavır, toplumun genelinde yaygınlaştıkça mutsuzluğu da beraberinde getiriyor.
Günümüzdeki iletişim ve etkileşim biçimleri, insanların gerçek kimliklerini saklayarak müstehcen ve saldırgan davranışlar sergilemelerine olanak tanıyor. İnternet olmasaydı, kişiler arasındaki anonimlik olmasaydı belki asla bu kadar açık görünmeyecekti. Örneğin bir kişi, YouTube'a kendi sevdiği müziği paylaştığında altına bir sürü küfür yorumu düşüyor. Kötü bir performans ya da beğenilmeyen bir şey olsa bile, bu durumu eleştirebilirsiniz ancak bunu kişisel bir saldırıya dönüştürüp nefret dolu sözler sarf etmek ne demek?! Aynı durum Periscope gibi platformlarda da karşımıza çıkıyor; yayıncı kim olursa olsun, aynı nefret dolu yorumlar ile karşılaşıyoruz. Tabii ki, sürekli iltifatlarla dolu bir tutum da oldukça rahatsız edici. İnsanlar olarak, açıkçası yeteneklerimizi, nicklerimizin ardında gizlenirken ve bir monitörün önünde iken bile göstermekte zorlanıyoruz. Sokaklarda, trafikte, iş ortamlarında da durum farklı değil. İnsanlar, kendi işleri ve uğraşları ile meşgulken, başkalarının hayatlarına karışıyor ve arkalarından kötü konuşmalarına devam ediyorlar. Yüz yüze karşı karşıya geldiklerinde ise her şey normale dönüyor. Peki, insanlar neden bu kadar başkalarının hayatlarına müdahale etmeye ve onları kıskanmaya meyilli? Bu anlamak gerçekten zor. Türkiye'de insanlar genellikle mutsuz ve sevgisiz; sokaklarda mutlu insanları gördüklerinde rahatsız oluyorlar. Örneğin bir esnaf, müşterisine iki basit soru sorduğu için küfür edebiliyor. Bu tür durumlar beni gerçekten rahatsız ediyor. İnsanlar neden bu kadar sabırsız, sıkıcı ve sinirli olmak zorunda? Bu tür bir sevgisizlik ve nefret dolu tavır, toplumun genelinde yaygınlaştıkça mutsuzluğu da beraberinde getiriyor.